11.04.2007 - 00:00 | Son Güncellenme:
www.ilhanuckan.com Faks: (0212) 505 63 88 Kadınlar için erkeğin parmağındaki alyansın bir cazibe etkisi yarattığını bilmeyen var mı? Yok. Peki hangi evli erkekler "müsait"tir? Hangi evli erkeğe aşık olduğunuzda "kötü kadın" olmazsınız? Deniz Seki ve Hüsnü Şenlendirici aşkına tek söz söylemeden geçeyim mi yani... Geçeyim... Çünkü mesele kişiler değil, durumlar. Bir erkeğin parmağındaki alyansın biçimine bakıp "müsait" olup olmadığını anlayabilirsiniz... Alyans takmayan erkekler: Bir erkek evli ve alyans takmıyorsa ona "müsait" gözüyle bakabilirsiniz... Ama size uyar mı onu da düşünün. Çünkü bir erkeğin parmağında alyansı yoksa siz onun ilk kaçamağı olmayacaksınız da demektir bu. Üstelik karısı da durumdan haberdardır büyük ihtimalle... Hatta evlilik dışı çocuklarının olabileceğini de aklınızın bir kenarında tutun derim. İnce alyanslı erkekler: Nedense parmağında ince alyans olan erkeklerin "uzun süredir evli" olmaları kuvvetle muhtemeldir. Bunların ya halinden memnun ya da evliliği fazlasıyla kanıksamış, ev ve dışarıdaki hayatı arasında rahatça sınırlarını yerleştirmiş bir insan olduğunu da düşünebilirsiniz. Ne evliliklerini bozarlar ne de metresten vazgeçerler... Kalın ve parlak sarı altın alyanslı erkekler: Sanırım en "müsait olmayan" ve aynı zamanda "en müsait olan erkekler" onlar. Nasıl mı? Bunlar eşlerine çok aşık olup da evlenmiş erkeklerdir. Ama sanki evlenmek için biraz fazla çaba harcadıklarından yaralanmış egolarını tamir etmek için müsait olma eğilimi de doğmuştur. Hafif saf bir mizaçları vardır. Az biraz daha duygusal, aşık, "iyi" ve "kötü" olma arasındaki çizgileri de hafif oynakmış gibi bir ruh halleri de vardır... Ama tehlikelidirler çünkü aldatıp eşlerine söyleme eğilimleri vardır. Kalın platin alyanslı erkekler: Onların güzel, manken gibi ve büyük ihtimalle de genç bir eşleri vardır. Ha bire çocuk yaparlar. Akılları fikirleri işleri ve geniş bir ailedir. Müsait olduklarını düşünmeyin derim çünkü kendisine göstereceğiniz ilgi sonucunda sizi "kötü kadın muamelesi"yle aşağılamaları riski yüksektir... İşte Bilirkişi olarak yazıyorum: İlişkiye bir üçüncü kişinin gölgesi düştüğünde erkeğin gücünde ciddi bir azalma olduğunu, hayatla başa çıkmak için kaçamak yollara saptığına dair işaretleri görmezden gelmeyin. İnsanda birine aşk hissetmesi için hayranlık duygusu oluşması gerekir ama böyle bir erkek nasıl olur da hayranlık uyandırır? Acıma uyandırmalı! O erkek de "Benden nefret et ama bana acıma" deyip gururlu davranmalı ve ortadan kaybolmalıdır. Yoksa "Bak o öyle konuşmasaydı ben boşanmaktan vazgeçerdim" gibi hepten acıklı durumlara düşmek pek fena canım...İyi oyunlar herkese... Bugünkü yazımın ana fikri şu: "Magazin Mahkemesi"ni seyrettim de... Gülben Ergen konuktu. Bebeği ve kendisiyle ilgili ne kadar planlı programlı hareket ettiğini anlattı. Belki bu kadar hazırlanmış olmasaydı, yani hem programa hem de iletişim yönetimine, onun hakkında yazılar yazmış kişilerden biri olarak bende "Kadına haksızlık mı ettim?" sorusunu cevaplamam için vicdan sorgulaması yaratabilirdi. Ama yaratmadı işte. Öpelim de haber verelim... Bu kadar hesap kitap insanı yoruyor... Bu arada "Magazin Mahkemesi"ni de bayağı bir triptik olsa da sevdiğimi söylemem lazım. Tabii Uçankuş ekibi hazırladığı için "Uçankuş" programındaki çancının yerine hoppa hakim amca gelmiş ama o da olsun... Onları da öpelim. Öptüm sizi Küçük oyun köşesi! Erkeklerin özgürlüklerine olan düşkünlüklerini eğlenceli bir oyuna dönüştürebilirsiniz. Yerli yersiz, "Tabii canım istediğin saatte eve gelebilirsin; elbette kız arkadaşların olacak neden kıskançlık yapayım; nasıl istersen bir tanem" türü cümleler kurarsınız. Hiç beklemediği için şaşırır elbette. Sonra bir sus payı verip yüzüne tam bir aptal gülümsemesi yerleşmeye başladığı zaman darbeyi indirirsiniz: "Saat kaçta istersen eve gelebilirsin ama ben evde olmayacağım! Otel mi burası?" Yüzündeki ifadeyi hafızanıza yerleştirin aklınıza geldikçe eğlenirsiniz! Özgürlük yanılsamasını kırmanız da cabası... "Erkeği özgür olduğuna inandırıp dalga geçme" oyunu!