Harika bir kaçış noktası

Yunanistan’ın üzerinde yerleşim olan adalarından biri Patmos. Çevresindeki küçük adacıklarla, dantel gibi sıralanmış plajları, masmavi deniziyle ve mavi pencereli, çiçekli avlularla bezeli minik beyaz evleriyle sevimli bir ada. “Adada olma hissi”ni en güzel şekilde tadabileceğiniz, hayatın yoğun temposundan soyutlanıp huzur içerisinde yerel ve doğal güzelliklerden sonuna dek faydalanabileceğiniz, zamanın yavaş aktığı bir yer.

Bir hac merkezi

Bu şirin ada henüz turizm ve modern hayat tarafından işgal edilmiş değil, bu sebeple her şey otantik, her şey olması gerektiğı şekilde korunmuş. Patmos’ta beni en çok şaşırtan şey her yerde, en basit kafeteryadan en iyi lokantasına güler yüzlü servis ve lezzetli yemeklerle karşılaşmak oldu. Üstelik kaliteye göre fiyatlar çok uygun, özellikle ülkemizle karşılaştırırsak.

UNESCO’nun 1999 yılında Dünya Mirası Listesi’ne aldığı Patmos barındırdığı zengin tarihi unsurlar sayesinde Avrupa’nın yedi hac merkezinden de biri. Yazın yaklaşık
3 bin kişinin yaşadığı adada kışın şartlar değiştiği için nüfus 500’e düşüyor.

Adada dünyanın en güzel koylarından biri olarak gösterilen Grikos’la birlikte 13 tane plaj yer alıyor. Bütün plajlarda ada mutfağından seçme lezzetler, deniz ürünleri, uzo ve bira çeşitleri ile yerel şaraplar sunan müthiş tavernalar var. Ama buraya gidecekseniz, sakın başka adalardaki gibi bir eğlence ya da gece hayatı, plaj partileri beklemeyin. Plajlarında müzik bile çalınmayan ada, doğayla baş başa kalmak isteyenler için mükemmel bir kaçış noktası. Ayrıca ekolojik şarap üreticilerinin de olduğu Patmos’ta, kendi bahçelerinde yetiştirdikleri sebze, meyvelerle taptaze lezzetler sunan birçok restoranla karşılaşacaksınız.

Genelde çakıl taşlarıyla bezeli plajlar arasında, parlak ve binbir renkli taşlarıyla nam salmış Lampi görülmeye değer. Sadece gündüz ve dolunaylı gecelerde servis veren restoran George’s Place’in bulunduğu Kampos, adanın en uzun plajı. Benim favorim Grikos Koyu’nda, gün içinde yemek yemek için en güzel mekan olan Plefsis Taverna.

Minicik sokaklarıyla masalsı bir labirenti andıran, adanın başkenti Chora’da (Hora) adanın koruyucu azizi Artemis’in mabedinin kalıntıları üzerine 11’inci yüzyılda inşa edilmiş, turistlerin büyük ilgisini çeken Saint John Manastırı bulunuyor. Hora’nın en ünlü mekanlarından biri Jimmy’s Balcony. Adanın yerlisi olan Jimmy’nin mekanı lezzetli mezelerinin yanı sıra harika manzarasıyla cezbediyor. Hora’nın daha tepesindeki ana meydanda bulunan Vaggelis’in manzarası yok ama yemek konusunda daha başarılı. Jimmys’de bir şeyler içtikten sonra Vaggelis’te yemek yemenizi tavsiye ederim. Özgün menüsü, sempatik çalışanlarıyla burası keyfinize keyif katabilir. Tandırda keçi etini de yiyebileceğiniz en iyi yer burası.

Merkez çok hareketli

Adanın en büyük yerleşim yeri ve sürekli hareketli olan merkezi, limanın bulunduğu Skala. Skala’da alışveriş yapmak için sevimli butikler, frappe ya da soğuk espresso’nuzu yudumlayabileceğiniz kafeler ve yerel lezzetlerin sunulduğu lokantalar var. Skala’da küçük butiklerde saatlerinizi geçirip ara sokaklarında fotoğraf çekmek için renkli köşelerle karşılaşabilirsiniz.

Skala’daki favori restoranım To Tsipouradiko Mas. Burası çakıl taşlı sahile dizili masalarında, liman manzarası eşliğinde mezeler ve günlük deniz ürünleri tadabileceğiniz eşsiz bir aile işletmesi.

Menüler benzer, sunumlar farklı

Patmos’taki lokantalarda menüler birbirlerine çok benziyor ama özel yemekleri de var. Her yerde karşınıza Yunan salatası, yufkaya sarılı şekilde kızartılmış, ballı susamlı peynir “tropita”, efsanevi kabak kızartması, muhteşem Yunan yoğurduyla susuz hazırlanan cacık “tzatziki”, bol peynirli mücver çeşitleri, tuzda balık çeşitleri, tarama, patlıcan ezmesi, fava, kızartma köfteler, buharda veya sadece zeytinyağı ile hazırlanan sebze yemekleri, baklava ve “saganaki” (sahanda pişirilen ve alevlendirilen yiyecekler) çeşitleri çıkıyor.

Yemekler aynı ama teknikler ve sunumlar farklı. Örneğin tarama, bizimkine nazaran daha kremamsı bir dokuya ve daha az yoğun bir lezzete sahip. Bütün zeytinyağlılar az ısıtılarak ılık servis ediliyor. Renklerini, lezzetlerini kaybetmeden al dente haşlanmış sebzeler, ana yemeklere daima eşlik ediyor.