"Hayatımdaki her yolu Onno açtı"

10 yıl oldu kardeşiniz Onno Tunç'u kaybedeli... Boşluk hissettim. İçimden bir şeyler koptu. O dönemde 8 yaşında olan oğlumun bana "Bu hayat bir rüya, bir gün gerçeklere uyanacağız. Başladığımız yere döneceğiz" dediği ana kadar. Bu sözleri Onno'nun bana oğlumun bedeninden söylediğine inandım. Yani Onno'yla yaşadıklarımız bir rüyaydı, ama şimdi o ölümsüz. Onu hâlâ çok özlüyorum. Bir kere daha ona sarılmak isterdim. "Müzikal anlamda abimden tek farkım tecrübelerim" Her şeyi değiştirdi. Bir kere hayatın sonsuz ve sınırsız olduğunu öğrendim. Hayat senden önce gelen, seninle birleşen ve senden diğerlerine geçen resimler bütünü. Müzikal açıdan da değişim oldu. Birlikte yapmak istediğimiz ama yapamadığımız projelerden tutun da, yaptığım her şeyde "Ah keşke o da olsaydı" dediğim birçok an oldu. Çünkü hep birlikte çalışırdık. Ölümü hayatınızda neleri değiştirdi? Onno benim ufak babamdı. Arkadaşımdı. Hayatımdaki her yolu o açtı. Benim için ne kadar doğru bir örnek olduğunu anladım. Kişiliğimi kaybettirmeden destek verip tecrübelerinden sınırsızca yararlanmamı sağladı. Sırf bana değil, müziğe ve insanlığa da birçok şey kattı. Onno din ve milliyetin kalmadığı ölümsüz bir insan. Müzisyen kimliğinin dışında Onno Tunç'la ilişkiniz nasıldı? Halk Onno'yu daha çok pop alanında tanıdı. Ama o senfoni yazan, caza çok ilgisi olan biriydi. Hatta bunu gösteren bir CD çıkaracaktık. Ama o talihsiz olay gerçekleşti. Ben müzik hayatımda ondan ne gördüysem yaptım. O zaman evli değildim ve ideallerimin çoğunu gerçekleştirdim. Yurtdışına çıktım, o çıkamadı. Onno'nun evlenmesi de kariyerinde haklı olarak bazı duraklamalar getirdi. Benim ondan müzikal anlamda tek farkım tecrübelerim, yaşadığım değişik hayatlardan edindiklerimden. Diğer şeyler Onno'dan. Abiniz Türk pop müziğinin gelişmesine büyük katkda bulundu. Siz de dünyaca ünlü bir perküsyoncusunuz. Müziğin farklı türlerindeki çalışmalarınızla bize farklı Arto'lar çizdiniz. Müzikal açıdan abinizle aranızda fark var mıydı? Gerçeği ve yaşadıklarını hayaliyle karıştırıp sese dökebilen müzisyenleri seviyorum. Aşık Veysel, Çaykovski, Charlie Parker, Michael Jackson gibi. Günlük hayatınızda ne tarz müzik dinlersiniz? "Ondan haber bekliyorum" En sevdiğim enstrüman henüz çalmadığımdır. En önemli enstrümanım da vücudum. (Bir anda ayağa kalkıyor ve ellerini ceplerine sokup vurmaya başlıyor.) Bak mesela bu ses kuşların kanat çırpması. Enstrüman hayal ettiğin sese aracı olur. Perküsyon da bu zaten. Darbukacı perküsyoncu değildir. Perküsyoncu bir anda müziğin rengini ve tadını değiştirendir. Oturduğunuz sandalyeyi bile çalabilen biri olarak en sevdiğiniz enstrüman nedir? Şimdiye kadar onunla ilgili birçok şarkı yazdım. Konserde birkaç tanesini çalacağız. Mesela bir şarkının adı "Hâlâ Haber Bekliyorum". Ona bir mektup yazdım ve cevabını bekliyorum... Bu konserdeki amacım, Onno yanımda olmasa da onun dev bir müzik adamı olduğunu tekrar etmek. Bu konserde ona ithafen yazdığınız şarkıları dinleyebilecek miyiz? "Müziğimin dili, ırkı yok" Beni konserlerimde çok yuhaladılar. Oysa ben kimseyi temsil etmiyorum. Yaptığım müzik avangard folk. Yani bir yöresi, ırkı, dini, etnik kökeni yok. Anadolu kökenli bir insanım. Farklı unsurlardan oluşuyorum. Müziğim yaşadığım her şeyden etkileniyor. Türkiye'yi eleştiren System of a Down'la yaptığınız çalışma ve Armenian Navy Band'i kurmanız yüzünden eleştiriler aldınız... Bu hafta sonu Studio Live'da, Arto Tunçboyacıyan ve grubu Armenian Navy Band, Onno Tunç'un ölümünün 10'uncu yılı dolayısıyla anma konserleri veriyor. Konserde sürpriz konukların yanı sıra Onno Tunç için hazırlanacak albümün de bir ön hazırlığı yapılmış olacak. Önce Onno Tunç'un kardeşi olarak tanıdığımız ama zamanla ne kadar yetenekli bir müzisyen olduğunu anladığımız Arto Tunçboyacıyan müziğin evrenselliğine inanarak birçok ülke gezdi. Avangard halk müziği adını verdiği, hayat tecrübelerini yansıttığı yeni bir müzik türü oluşturdu. Eline geçen her şeyi müzik aleti olarak kullanabilen usta ve çok yönlü bir perküsyoncu oldu. Armenian Navy Band