20.01.2007 - 00:00 | Son Güncellenme:
www.ilhanuckan.com Faks: (0212) 505 63 88 Kendini kanıtlama çırpınışları, "Benim de söyleyecek sözüm var" çığlıkları, başkalarının yanında kadını ezme, küçük düşürme edepsizlikleri... Daha da olmazsa millete göstere göstere başka kadınlarla yatmalar... Sonra da sürsün bakalım o evlilik! Başarılı kadın evli değilse o da ayrı bir sorun! Hangi "akıllı", "hazımlı" ve kendine güvenen erkek çıkacak da o kadınla evlenecek! Etrafınıza şöyle bir bakacak olursanız sayamayacağınız kadar örneğe rastlarsınız. Bazıları, eşleri ünlü olanlar, boşandıktan sonra bile kendilerini kanıtlama kompleksi tuzağında debelendikleri için, eski ve "yalnız" karılarını rezil ettikten sonra onların yerine çıkıp şov programı yapacaklar neredeyse! Programın adının da "Kabız erkeğin maço şovu" olması kuvvetle muhtemel! Bir kadın başarılı olmaya başlamasın hele! Yanındaki, dibindeki erkeği sanki erkekliği elinden alınacak, hadım edilecekmiş gibi nasıl da bir panik havası sarıp sarmalayıveriyor, değil mi? Bir süre önce bir gazetede Prof. Dr. Ünsal Oskay'ın bir röportajına göz gezdirmiştim... Erkeklerin tek iktidar alanlarının evleri olduğundan ve o yüzden bu iktidarı ancak eşleri üzerinde hissetmeye çalıştıklarından bahseden bir röportajdı... Tabii Ünsal bey akıllı kadınların sahip oldukları bu aklı ve zekayı gizlemelerinin, onların ve kocacıklarının da ego sağlığına olan yararlarından bahsedebilen nadir erkeklerden biri olarak biraz daha dikkatimi çekti. Gerçi evlilik ve tek eşlilik konusunda daha ödevine çalışmamış olsa da olsun artık o kadar... Velhasıl anladığınız üzere başarılı kadınların arkasındaki erkeklerin kıskanç olmasının sebebi yine biz kadınlarız. Zavallıcıklara "Ne başarılıyız", "Aman da sen gölgemde kayboldun vallahi" diye fazla mı havalı davranıyoruz acaba? Yine iyi niyet ve zekayla bu meseleye çözüm üretme taraftarıyım gördüğünüz gibi... Çözüm şudur: Her başarılı adımınızdan sonra bu kıskanç adama bir hediye verin. Yani kendi başarınız sırasında sizi desteklemiş gibi... "O olmasaymış kim bilir nasıl da başarısız olurmuşuz, nasıl da şu kurtlar sofrasında bir başımıza kalakalırmışız, kadın başına kolay mı başarılı olmak" gibi son derece ezik cümleleri omzuna başınızı yaslayarak minnetle ve mırıldanarak anlatırsanız, emin olun başarılarınıza başarı katarsınız. Yani zemini sağlam tutarsınız. Adam da böyle bir kadın tarafından değeri nasıl da biliniyor diye pek sevinir. Çıkıp sizi rezil etmekle kendi egosunu da yaralayacağından, ancak sizin onu ödüllendirmenizle hayatında mutlu olacağını anlar. Aptalsa anlamaz tabii. Sonra da çıkar abuk sabuk konuşur. İşte Bilirkişi olarak yazıyorum: Erkeklerin hayatı çoook zor vallahi... İyi oyunlar herkese... Bugünkü yazımın ana fikri şu: Küçük Oyun Köşesi! Eğer sevgiliniz ya da karınız alışveriş delisiyse alışveriş yaparken onun kuyruğundan ayrılmayın. Ha bire aldıkları hakkında alakalı alakasız yorum yapın. Bu onun konsantrasyonunu bozacak ve yanlış şeyler almasına neden olacaktır. Size düşen aldığı bu şeyleri hiç kullanmadığını onun kafasına kakıp artık alışverişin onda saplantılı bir hastalık haline geldiği konusunda onu ikna etmekten ibaret. Böylece doğru şeyler alabilmek için iyice aklı şaşacak ve size danışabilmek için hep sizinle alışverişe gitmek gibi bir tuzağa düşecektir. Tabii bu tuzak sizin için ne kadar eğlenceli olur onu bilemem... Bir kadını alışveriş hastası olduğuna ikna etme oyunu! Erkek Köşesi! Hem erkeklerden hem de kadınlardan daha renkli kişilikleri olduğundan...Kadınların en sivri taraflarını kopyaladıkları için onların yanında dişi olduklarını hatırladıklarından...Hemcinslerine duydukları gizli güvensizliği onların yanında gizlemediklerinden... Eninde sonunda arkadaşlıklarına cinsellik bulaştırmaya çalışmayacaklarından...Onları etüt ederek kendi kadınlıklarını geliştirmelerine imkan sağladıkları için... Kadınlar gay'leri neden sever? ÇEKİNMEYİN, SORUN! DAHA İYİSİNİ BİLENİNİZ VARSA DA ANLATSIN! 25 yaşındayım, eşimle tam olarak 15 aylık evliyiz ama şu anda büyük sorunlarımız var. Ben sinirli bir anımda onu evi boşaltmakla tehdit ettim ve o da annesine gitti. Sinirle kendi eşyalarımı bir yere taşıdım, o da kendine ait olanları aldı. Bu olaylar karşısında çok pişmanım çünkü karımı çok seviyorum ama o haklı olarak benden nefret ediyor ve benimle kesinlikle konuşmak istemediğini söylüyor. Suç benim, sinirime hakim olamadım. Ama İlhan hanım yemin ederim onu canımdan da çok seviyormuşum. 10 gündür ayrıyız, bir kere annesindeyken gittim, kapıyı kilitledi ve benimle görüşmek istemediğini söyledi. Ama onsuz duramayacağımı, yaptıklarımdan çok pişman olduğumu anlatamıyorum. Sizden çok acil yardım istiyorum çünkü dayanacak gücüm kalmadı. Ben yuvamı kurtarmaya çalışıyorum ama nafile, ne yapabilirim? Lütfen bana yardım edin, minnettar kalırım size. Saygılarımla... "Yaptıklarımdan çok pişman olduğumu karıma anlatamıyorum!" * * * Kerim bey, size bir uyarı; asla bir daha eşinizden evi terk etmesini istemeyin, çok derdiniz varsa siz evi terk edin, o zaman dönecek bir yeriniz olur. Gelelim ne yapacağınıza... İnsan böyle bir şey yaptıktan sonra 10 günde sadece bir kere mi gider karısına? Her gün gidin. İstikrarlı olursanız ve o size dönene kadar her gün kapısına giderseniz sizi affetme ihtimali yüksek. Bayağı bir yalvarmak zorunda olduğunuzu da sakın aklınızdan çıkarmayın. Mesele size güveninin kalmaması. Her ne kadar sizinle konuşmak istemese de tekrar güvenini kazanmanız hiç aksatmadan onu aynı saatlerde görmeye gitmenize bağlı... Tabii artık sinirlerinize nasıl hakim olacağınızı da ona inandırıcı bir şekilde anlatmanız lazım. İşiniz zor. Kolay gelsin... Ahu Tuğba bütün klişe halleriyle şimdi de Esra Ceyhan'ın programında belirdi... Sempati toplamak için anne-baba kutsaldır söylevlerinde kendini kaybederken programın konuk seyircilerinden bir hanım, "Keşke benim annemle babam da hayatta olsaydı da yanımda olsaydı yeter ki..." gibisinden bir laf edince Esra Ceyhan'ın cevabı şahaneydi: "İnşallah bu dileğinize hızla kavuşursunuz"... Güle güle öpmemek olmaz vallahi!Asena'nın sevgilisi ne diye kamera görünce o kadar yapış yapış oluyor dersiniz? Cevap vermeyeyim, siz bulun. Öpelim mi? Hayır. Sevgilisi insanın içini bayacak kadar öpüyor zaten onu. Erkek dediğin de biraz ağır durmalı canım! Öptüm sizi