03.04.2010 - 01:00 | Son Güncellenme:
Elif Berköz Ünyay
Nefise Karatay ile o, İKSV’nin yeni yeri Deniz Palas’taki program çekimini tamamladıktan sonra binanın en üst katındaki
X Restaurant’ta buluşuyoruz. Mankenlikle başladığı kariyerine dizi oyunculuğu ve sunuculukla devam eden Karatay şu ana kadar yaptıkları arasında en sevdiği işin “Afiş”i sunmak olduğunu söylüyor: “Yeni şeyler öğrendiğim, işin mutfağında da yer aldığım, kendimden de bir şeyler katabildiğim bir program “Afiş”. Sadece metni prompter’dan okuyup ayrılmıyorum işten. Sabahki toplantılara katılıyorum, editörlerle birlikte röportajlar için soru çıkarıyorum.”
Karatay restoranın balkonunda fotoğraf çektirirken bir rüzgar çıksa uçacak kadar zayıf! Ama kendini hâlâ yeterince ince bulmayanlardan olsa gerek fotoğraflarına bakarken yorumu şu oluyor: “Yanaklarım çok tombik çıkmış. Kollarım da çok kalın.”
Daha önce magazin ve moda programları sunmuştunuz. Kültür-sanat programı “Afiş”e nasıl geçiş yaptınız?
Benden istenen ya magazin programı ya da sabah kuşağında yer alan kadın programı yapmamdı. Beni çağıran kanallara elimde hazırladığım life style tarzı bir programın demosuyla gidiyordum. “Yemek yapmayı bilmem, hayatımda örgü örmedim, benden kadın programı çıkmaz. Ben ‘İstanbul’da ne yapılır, nereye gidilir, ne yenir’i anlatan bir program yapmak istiyorum” diyordum. Aldığım cevap hep aynıydı: “Sizin istediğiniz program reyting getirmez, gelin siz kadın programı sunun.” Demomu CNN TÜRK’e de bırakmıştım. Kanalın programlar koordinatörü Aslı Öymen beni arayıp görüşmeye çağırdı. “Senin enerjine, kamera önünde duruşuna bayıldım, çok güzel bir program hazırlamışsın ama bizim kanalda bu tarz program var. ‘Afiş’e yeni sunucu arıyoruz. Düşünür müsün?’ dedi.
Kültür-sanatla aranız nasıldı “Afiş”ten önce?
Sinemayı, tiyatroyu çok seviyordum. Boş zamanlarımda sergi gezmeyi de. Programla birlikte sanata ilgim daha da arttı. Şimdi sanata ayıracak daha fazla vaktim var. “Afiş” için tiyatro kulislerini geziyorum, galalara ve basın gösterimlerine katılıyorum. Sergi açılışlarını takip ediyorum. Hobim benim mesleğim oldu. Çalışmıyor gibiyim. Hayatım boyunca en haz alarak aldığım yaptığım iş bu.
“Sınırsız bir bütçem olsaydı Komet ve Ömer Uluç alırdım”
Dizi ya da film tekliflerine kapınızın kapalı olduğu anlamına mı geliyor bu?
Teklifler geliyor. Çok içime sinen bir şey çıkarsa kabul ederim. Programın hazırlık aşamasında çalışmamdan ötürü dizi ya da sinema filmi çekimine haftada üç gün ayırabilirim. Oyunculuğu özlüyorum ama bu program benim için daha önemli şu an.
Yeni işinizde bol bol sergi geziyor sanatçılarla röportajlar yapıyorsunuz. Size sınırsız bir bütçe verilse hangi sanatçıları koleksiyonunuza katmak isterdiniz?
Gittiğim galerilerde “Nefise hanım koleksiyon yapmaya başlayın ufak ufak” diyorlar. Ama ben hâlâ başlayamadım. Eğer sınırsız bir bütçem olsaydı Komet, Ömer Uluç, Burhan Doğançay, Burhan Uygur, Bubi, Ardan Özmenoğlu, Canan Tolon ve Ebru Uygun’un eserlerini eklerdim koleksiyonuma.
“Anoreksik olduğum iddiası doğru değildi”
Mankenliği bıraktınız ama arada sırada defilelere çıkmayı sürdürüyorsunuz. Hatır işlerine mi “Evet” diyorsunuz?
Dört yılı geçti mankenliği bırakalı. Bir yardım organizasyonu olabilir ya da dostumdur, defilesinde yürürüm. Mesela en son İstanbul Moda Haftası’nda Arzu Kaprol defilesine çıktım. Arzu yıllardır özel gecelerdeki kıyafetlerimi hazırlar.
Kıyafet sponsorunuz mu var yoksa kendi gardırobunuzdan mı giyiniyorsunuz programda?
Sponsorum Park Bravo. Ben kendim için alışveriş yaparken iyi parçalara iyi paralar veririm. Mesela çantaya, ayakkabıya, trençkota yatırım yapmaktan çekinmem. Sadece tek sezon boyunca moda olan bir ürünü ise Zara, Topshop gibi markalardan satın alırım.
Nasıl bu kadar zayıf kalabiliyorsunuz? Ömür boyu süren bir rejim programının içinde misiniz? Bir dönem anoreksik olduğunuz da yazılmıştı...
Evet, öyle bir iddia vardı. Ama yalan tabii. Ben zayıflığıma rağmen sağlıklı göründüğümü düşünüyorum. Anoreksik olsaydım yüzüm çökerdi. Bir spor hocam ve beslenme uzmanım var. Eskiden haftanın beş günü gidiyordum spor salonuna, üçe indirdim. Zayıflık çirkin gözükmesin diye kas yapmaya gayret ediyorum. İstediğimi yiyorum ama azar azar. Bizim ailede zayıflık genetik. Annem de zayıf. Ablam hamileyken 23 kilo aldı. Şu an benim kilomda, 52’de.
“Evlenmezsem B planım bekar arkadaşlarımla Ayvalık’ta bir taş evde yaşamak”
Teyze olmak evlilik planlarınızı öne çekti mi?
22 aylık yeğenim Deniz’e bayılıyorum. Ablamın gözü benden kara. Çünkü çocuk zor. Benim gözüm kara değil, olsaydı çoktan girişirdim evliliğe ve çocuğa. Hayat bana ne gösterir bilmiyorum.
Üç yakın kız arkadaşım da hâlâ bekar. Eğer evlenmezsek yaşlılığımız için bir B planımız var: Ayvalık’ta bir taş ev alıp birlikte yaşamak.
Cildiniz gittikçe gençleşiyor gibi. Bir müdahale var mı?
Oksijen çadırında uyuyorum gece. Şaka bir yana bana “Benjamin Button gibisin. Ne yapıyorsun?” diye soruyorlar. Sanıldığı gibi güzellik salonlarında yaşamıyorum. Evde kendime peeling yapıyorum, spor sonrası saunaya giriyorum. Bronzlaşmak cildi yaşlandırıyor. Tatilde deniz kenarına indiğimde arkadaşlarım bana “Nefise gölgelenmeye mi gidiyorsun?” der. Güneşe çıkmam. Çıkarsam da
50-60 korumalı krem kullanıyorum. Bunların da etkisiyle cildimde kırışık yok denecek kadar az.