Cumartesi “İzleyemedim filmi, başka yerlere bakmaya çalıştım”

“İzleyemedim filmi, başka yerlere bakmaya çalıştım”

15.03.2014 - 02:30 | Son Güncellenme:

Altın Portakal ödüllü “Mavi Dalga”nın başrol oyuncusu Ayris Alptekin ilk sinema deneyimi için “Biliyordum başıma geleceği. İlk seferinde izleyemedim, başka yerlere bakmaya çalıştım” diyor

“İzleyemedim filmi, başka yerlere bakmaya çalıştım”

Geçtiğimiz hafta vizyona giren, Altın Portakal’da En İyi İlk Film, En İyi Senaryo ve En İyi Kurgu ödüllerini alan “Mavi Dalga”, Balıkesir’de yaşayan bir grup gencin etrafında dönüyor. Şehirde yaşanan birkaç aksiyon dışında sıradan bir hayat onlarınki. Bu küçük şehirden büyüğüne, İstanbul’a okumaya gelmenin hayalini kuruyorlar. Türkiye’de İstanbul dışında yaşayan çoğu liselinin empati kurabileceği bir hikaye. Olayların merkezindeki Deniz karakterini canlandıran Ayris Alptekin’in başarılı performansının da etkisi var bunda elbette. Alptekin soyadı tanıdık gelebilir çünkü Ayris’in babası bir zamanların
gözde manken ve oyuncusu Yaşar Alptekin.
Ayris Alptekin henüz 21 yaşında; arkadaş grubuyla senaryolar yazıp sahneliyor. Başrol oynadığı ve senaryosuna katkıda bulunduğu ilk sinema filmi Altın Portakal Film Festivali’nden ödüllü. Yine birlikte çalıştığı arkadaşlarıyla belgesel çekiyor. Gelecek vâdeden oyuncu ve senarist Ayris Alptekin’i takdimimizdir...

Haberin Devamı

Bu projeye nasıl dahil oldunuz?

Biz beş kişilik bir ekibiz. Filmdeki kadronun bir kısmı da bu ekipten. Galataperform’da kolektif metinler yazıp sergiliyorduk. Ezgi Baltaş vasıtasıyla da filmin yönetmenleri ve senaristleri Zeynep (Dadak) ve Merve (Kayan) ile tanıştık. Zeynep’le Merve zaten halihazırda arkadaş olan beş kişi ile ilgili hayaller kuruyormuş. Biz öncelikle sürecin senaryo yazım kısmına dahil olarak başladık.

Filmde oynamanız planlanmıyordu yani...

Evet. Zeynep’le Merve senaryoyu kendileri oluşturdu ama biz de karakter analizi, doğaçlama gibi konularda yardımcı olduk. Yaptığımız o doğaçlamalar etkili oldu sanırım. Filmde de olmamızı istediler.

Oyunculuk aklınızda var mıydı?

Aslında yoktu. Güzel sanatlar lisesi mezunuyum. Dramatik yazarlık istiyordum. Şimdi İstanbul Üniversitesi Tiyatro Eleştirmenliği ve Yazarlığı Bölümü’nde öğrenciyim.

Haberin Devamı

Filmi ilk izlediğinizde ne düşündünüz?

İnsan kendi sesini duyunca bile irkiliyor. Biliyordum başıma geleceği. İlk seferinde izleyemedim zaten. Başka yerlere bakmaya çalıştım. İlk izlediğinde her şey abartılı geliyor. İkincisinde sanki o ben değilmişim gibi izledim.

“Ünlü çocuğu olmak nasıldır bilmiyorum”

Babanız Yaşar Alptekin’i manken olarak tanıdık, filmlerini izledik. Ünlü bir babaya sahip olmak nasıl bir his?

Ben babamı izleyemezdim. Bundan hep şikayet eder. Filmlerini çok daha sonra izlemişimdir.

Neden?

Bilmiyorum. Mutlaka bir açıklaması vardır ama pek derinine inmedim. Bir de babamla çok özel bir ilişkimiz var, belki sahiplenmeden kaynaklı reddetme olabilir. Ünlü çocuğu olmak nasıldı bilmiyorum. Kendimi hiç öyle hissetmediğim için... Babam beni öyle yetiştirmedi. Bunun için özen gösterdiğini de sanmıyorum. Öyle oldu bir şekilde. Bir de ben babaannem, dedem ve babamla büyüdüm. Biraz da ondan herhalde.

Sınıf arkadaşlarınız bilir miydi babanızın kim olduğunu?

Tabii. Hep babam gelirdi veli toplantılarına, herkes etrafına toplanırdı. Sinirlenirdim biraz. Çocukken paylaşmak da zor oluyor sevdiğin şeyleri.

Haberin Devamı

“Aile değişebiliyorsa daha büyük değişim mümkün”

Arkadaşlarınızla yaptığınız belgeselden bahsedelim biraz da. “Ben Bir Slogan Buldum: Annem Benim Yanımda”...

Gezi Parkı eylemlerine katılan 90 kuşağı ve aileleri hakkında bir belgesel. 13. !f İstanbul Uluslararası Bağımsız Filmler Festivali’nde gösterildi. Beşimiz de 90 jenerasyonundan insanlar olarak biraz kendimizi tanıtmak için yaptık bunu. Gezi Parkı olaylarına katılmayı onaylayan ve onaylamayan ailelerin ve çocuklarının anlattıklarını kaydettik.

Nasıl buldunuz bu aileleri ve çocuklarını?

Kendi çevremizden yola çıktık. Hareket noktamız şuydu: Devletin en küçük yapı taşı ailedir diye bir söylem vardı. Biz Gezi süreciyle beraber kendi ailelerimizle ilişkimizin değişmeye başladığını fark ettik. Bunu bir umutla kaydetmek istedik. Eğer devletin en küçük yapı taşı aile değişebiliyorsa o zaman daha makro bir düzeyde değişim ihtimali mümkün.

Bu belgeselde kendi anne, babanız var mı?

Annem var.

Geldi mi sizinle parka?

Benimle gelmedi, kendi arkadaşlarıyla gitti. Başta benim gittiğimi duyunca sinirlendi, sonra kendi gelmeye başladı.