Karantina günlerinde İtalyanca

Paola Martani, İstanbul’da yaşayan bir İtalyan. Koç Üniversitesi’nde verdiği İtalyanca derslerine salgın nedeniyle online ortamda devam ederken, bu çabasını karantina günlerini İtalyanca öğrenmeye ayırmak isteyenler için de sürdürüyor: “İçinde bulunduğumuz durum, şimdinin içinde yaşama arzusunu tüketecek cinsten. Bunun gelecekte ağır sonuçları olabileceğini düşünüyorum. Buna teslim olmak, sadece kendimden vazgeçmek değil, öğrencilerimden ve onların gelecek planlarından da vazgeçmek olurdu. Ve elbette bu bir seçenek bile olamazdı. Sanırım devam etmemi sağlayan da bu düşünce oldu.”

Martani, başlangıçta zorlandığını gizlemiyor. Her şey gözüne yeni ve korkutucu gözükse de, kısa süre içinde zorluklar aşılmış. Zamanla, öğrencilerle karşılıklı olarak yeni bir öğrenme biçimi geliştirdiklerini düşünüyor. Sonrasında bunu özel ders verdiği öğrencilerle de sürdürmüş. Öğrencileri de karantina sürecinde boş vakitlerini daha fazla İtalyanca çalışmaya adamış. Martani derslerinde tüm dijital olanakları kullansa da geleneksel yöntemlerden de vazgeçmeyenlerden. Ekran karşısına koyduğu tahta üzerinden ders anlatmayı “Tahtaya yazmak öğrenciye, yeni bilgileri zihninde işlemesi için zaman tanıyor. Ayrıca alışkın olduğumuz bu geleneksel yöntemlerin, hem öğrenciyi hem de öğretmeni daha güvende hissettirdiğini düşünüyorum” diye açıklıyor ve ekliyor: “Tabii ki derse ya da öğrenciye göre yöntemler değişiyor. Öğretmenin tek ve sabit bir yolu yok.”

Martani’den İtalyanca ders almak isteyenler Paola.neve.martani@gmail.com adresi üzerinden kendisine ulaşabilir.

Martani, uzun yıllarını yurtdışında geçirmiş olsa da Türkiye’de kendini yabancı gibi hissetmediğini, hatta karantina sürecini geçirebileceği en iyi yerin İstanbul olduğunu söylüyor: “Sadece evim burada olduğu için değil; Türkiye’de olmayı, İtalya’da başka bir dilin konuşulduğu bir yerde olmaktan çok da farklı görmüyorum. İtalya’daki durum nedeniyle elbette endişelendiğim zamanlar oldu. Ama herkes, içindeki gücü ve sakinliği kendine özgü yollarla buluyor. Böyle zorlu dönemler, korkularımızın üzerine gidip daha da güçlenmiş olarak dönmemiz için de bir fırsat. Tabii ki İtalya’daki ailem ve arkadaşlarımla her gün konuşuyorum ve onların iyi olup olmadığından sürekli haberdar oluyorum. Ama evde geçen zamanı da yeni çalışma yöntemleri öğrenmekle, okumakla, yazmakla geçiriyorum. Bu süreçte Türk öğrencilere ders vermek de benim için büyük bir zevk. Her şeye rağmen ve özellikle de böylesi karanlık dönemlerde, hayatı yaşanabilir kılacak şekilde yaşamayı seçmekten başka şansımız yok diye düşünüyorum.”