Cumartesi "Kitabı gördüğüm anda şarkı kafamda çalmaya başladı"

"Kitabı gördüğüm anda şarkı kafamda çalmaya başladı"

16.07.2005 - 00:00 | Son Güncellenme:

Şebnem Ferah'ın yeni albümü "Can Kırıkları" adını Karin Karakaşlı'nın aynı adlı kitabından alıyor. Ferah "Kitap bana postayla geldi. İsminden çok etkilendim. Görür görmez şarkı kafamda çalmaya başlamıştı bile" diyor

Kitabı gördüğüm anda şarkı kafamda çalmaya başladı

eberkoz@milliyet.com.tr Rock müzikte kadın vokaller arasında en çok bilinen isimlerden biri Şebnem Ferah. İki yıl aradan sonra beşinci albümü "Can Kırıkları" ile daha sert bir dönüş yaptı müziğe. Pasaj Müzik etiketli albüm adını Karin Karakaşlı'nın aynı adlı kitabından alıyor. Ferah kendine postayla hediye olarak gönderilen kitabı görür görmez şarkının kafasında çalmaya başladığını söylüyor. Rock'n Coke festivalinde "Perdeler" albümünde birlikte çalıştığı Apocalyptica'dan önce sahneye çıkacak olan sanatçı, "Genelde kendi içimden çıkan duyguları yazmaya çalışıyorum. Çünkü bu bana daha dürüst geliyor. Şarkılarınızla birilerinin duygularında yer işgal ediyorsunuz. En azından dürüst olmalıyız diye düşünüyorum" diyor. Ferah'la yeni albümü hakkında Pasaj Müzik'in Boğaz manzaralı çatı katında konuştuk. Albüme başlarken şöyle olsun, böyle olsun diye belirlemeler yapmıyorum. Bu belirlemeleri şarkıların kendileri yapıyor. Şarkılar içimden adeta hapşırık gibi çıkıyor. İnsan hapşırığını tutabilir mi? Tutamaz. Ben sadece benden bir şeyler çıkmaya başladıktan sonra onları bir albüm haline getirmeye karar veriyorum. Ben ve arkadaşlarım bünyemizden ne çıkıyorsa onu çaldık. Bunun sonucunda da bu albüm diğerlerine göre biraz daha sert oldu. "Can Kırıkları" önceki albümlerinize göre daha sert olmuş. Dört yıldır tatil yapmıyordum ve biraz değişikliğe ihtiyacım vardı. Los Angeles'a giderek kendime bir hediye vermek istedim. Orada tek başıma olunca konsantre olabildim. Ne kapı çalıyordu ne de telefon. Şarkıların bir kısmı Amerika'dayken ortaya çıkmış. Amerika'ya neden gitmiştiniz? "Bitmemiş bir şarkının mahremiyeti önemlidir" Aklıma gelenleri kayıt cihazına kaydederim. Sonra günlerce evde çalışırım. Evde kaydettiğim bir şarkıyı ertesi gün dinlediğimde de beğeniyorsam üzerinde çalışmaya devam ederim. Ancak stüdyoya girdiğimde onlarla paylaşırım. O ana kadar bitmemiş bir şarkının mahremiyeti benim için değerlidir. Şarkıların iskeletini değiştirmezler ama müzikal olarak bana etkileri çok büyüktür. Yıllardır birlikte çaldığınız isimler bu albümde de var: Klavyede Ozan Tügen, gitarlarda Metin Türkcan, bas gitarlarda Buket Doran ve davullarda Aykan İlkan. Şarkı yaptıktan sonra onlara dinletip onay aldığınız olur mu? Evde zaman geçirmeyi seviyorum. Tek başına yaşıyorum. Film ve sevdiğim şarkıcıların konser kayıtlarını izlemeyi seviyorum. Küçük bahçemde dinlenmek ve çiçekleri seyretmek bana iyi geliyor. Zamanla görselliğe daha az önem verir oldum. Birilerinin hayatında yer edeceksem görüntüm bunun en ufak kısmını kaplamalı. Çok hareket ederek şarkı söylüyorum. Bu yüzden sahnede rahat kıyafetler giymek istiyorum. Kıyafetlerimi yurtdışındaki ikinci el mağazalardan alıyorum. Grup arkadaşlarım ailem gibi. Onlara yemek yapmak hoşuma gidiyor. Yemeklerime bayılırlar. Mangal ve meze yapmakta başarılıyım. "Mangal ve meze yapmakta başarılıyım" "Şarkılarınızla birilerinin duygularında, kulaklarında yer işgal ediyorsunuz. En azından dürüst olmalısınız" Bazen birebir olmuyor. Ancak genelde kendi içimden çıkan duyguları yazmaya çalışıyorum. Çünkü bu bana daha dürüst geliyor. Birilerinin kulaklarında, duygularında yer işgal ediyorsunuz. En azından dürüst olmalıyız diye düşünüyorum. Ama bu yaştan sonra birebir de yaşamanız gerekmiyor. Eğer sinir uçları açık biriyseniz yakınınızda olan bir şey sizi kendiniz yaşamışsınız gibi etkileyebiliyor. Önceki röportajlarınızdan birinde "Gece yastığa kafamı koyduğumda aklıma gelen şeyleri yazıyorum" demişsiniz. Şarkılarınızda, yaşadıklarınızı birebir mi anlatırsınız? Şarkılarınız aslında sizin hikayeleriniz mi? İçimden o duyguyu bağıra çağıra söylemek geliyorsa, söylerim. İnsan sorunlu olduğu duygularla ilgili bağırıp çağıramaz, hallettiği duygularla ilgili bağırır, çağırır, başkalarıyla paylaşır. Böyle düşünenlerin çıkması beni rahatsız etmiyor. Dinleyicilerim ne kadar hayat dolu olduğumu biliyorlar. Yaşadıklarınızı anlattığınız, şarkı sözlerinizde samimi olduğunuz için biraz acıların kadını imajınız var. Bundan rahatsız mısınız? Çok iyi çığlık atan şarkıcılar var. Beni dinleyicilerin gözünde bir adım ileri koyan bir şey varsa o benim o çığlığı gerçekten duygusunu vererek atabilmemden kaynaklanıyordur. Teknik olarak çığlık atabilmek farklı, söylediğin kelimeyi gerçekten yüreğinle söylemekle farklı. Bazen bir fısıltı da çok şey anlatabilir, yüreğinizde fışkıran bir çığlık da... Kendi acımı ve sevincimi haykırdığım için belki insanların içine biraz daha işliyorum. Bağırıp çağırmak demişken sizin Türkiye'nin en güzel çığlık atan kadını olduğunuzu düşünenler var. "Can Kırıkları şarkısını 15-20 dakikada bitirdim" Kitap bana "Kelimeler Yetse" albümünü çıkardığım dönemde yazarı Karin Karakaşlı tarafından postayla gönderildi. Daha kitabın adına bakar bakmaz neredeyse şarkının kafamda çaldığını söyleyebilirim. İsminden o kadar etkilendim ki... Can kırıkları tanımlaması nasıl benim aklıma gelmez diye de hayıflandım açıkçası. Bu albüm için yaptığım ilk parça. Sözüyle ve müziğiyle birlikte 15-20 dakika içinde bitirdim. Karakaşlı'ya albüme bu ismi vereceğimi söylediğimde çok memnun oldu. "Can Kırıkları" aslında bir kitap adı. Nasıl oldu da albüm bu adı aldı? "Best of albüm yapmaya daha çok var yahu. Ben hâlâ henüz yapmadıklarımın peşindeyim" Var tabii. Belki konser kayıtlarını bir araya getirebiliriz. "Best of" albüm yapmaya daha çok var yahu. Ben hâlâ henüz yapmadıklarımın peşindeyim. Geçmiştekiler insanların hafızasında duruyor. Daha ileriki yıllarda onlara tekrar sunabilirim belki. Birkaç yıllık şarkıcılar bile "best of" albüm çıkarıyor. Hayranlarınızın böyle bir isteği yok mu sizden? İyi ki sordunuz bu soruyu. Yanlış özetlenmiş ne yazık ki. Benim müzik arşivimin yüzde 75'ini yabancı albümler oluşturuyor. Türk müzik kanallarını kim çıkmış diye takip etmem. Beğenilerimi sadece Türkiye'de yapılan müzikler oluşturmuyor. Ama benim de sevdiğim müzisyenlerimiz var tabii. MFÖ, Bülent Ortaçgil, Sezen Aksu, Cem Karaca, Moğollar ve Erkin Koray. Aksu'nun bazı şarkılarını nerede duysam tüylerim diken diken olur. Yenilerden Mor ve Ötesi'ne bayılıyorum. Manga'nın albümünün çok enerjik olduğunu düşünüyorum. Bir röportajınızda Türkçe müzik dinlemem demişsiniz. Türkiye'de şarkıcı olup da Türk şarkılarını dinlememek mümkün mü? Teklif kanaldan geldi. Ben aracı oldum sadece. Amos benim de çok beğendiğim, saygı duyduğum bir sanatçı. Soruları kendim hazırladım. Röportajın sonunda da nazar boncuklu bileklik hediye ettim. Çok hoşuna gitti. CNN Türk'teki Tori Amos röportajında sizi görünce şaşırdık. Siz mi istediniz röportajı yapmayı?