25.07.2020 - 03:00 | Son Güncellenme:
Hollanda’nın 27 Temmuz itibarıyla hayata geçirdiği prosedüre göre, bir Hollanda vatandaşıyla birlikte olan Avrupa Birliği (AB) üyesi olmayan ülke vatandaşının, sınırdan geçiş sırasında, ilişkisi olduğunu kanıtlayan bir belge göstermesi yeterli olacak. Ancak ilişkinin 3 aydan uzun süredir devam ettiğini söylemesi şartıyla. Yalan beyan tespit edilirse cezası var. Fakat gerçekse, Hollanda’da 90 gün kalma iznini elde etmiş olacak. ABD gibi yüksek riskli bir ülkeden geldiği durumdaysa, iki hafta zorunlu karantinayı göze almak gerekiyor. Benzer bir uygulamayı “sevgili vizesi” adıyla Danimarka da hayata geçirmiş durumda. Ancak Danimarka’ya ayak basmak için ilişkinin 6 aydır devam ediyor olması koşulu aranıyor. Seyahat yasakları AB sınırları içinde 15 Haziran itibarıyla kaldırılmıştı. 1 Temmuz’dan itibarense her 15 günde bir yenilenen güvenli ülkeler listesiyle seyahat yasakları güncelleniyor. Bu listede Türkiye henüz yer almıyor.
“Birlikte geçirdiğimiz her an bize hediye”
Bu dönemde uzak mesafe ilişkisi yaşayanlar da çeşitli yollar aradı. Bunlardan biri de “Sema’nın Sağlıklı Mutfağı” adlı kitabıyla da tanınan Fonsiyonel Tıp Sağlık Koçu Sema Özpekmezci. Pekmezci, hem kendisine hem Güney Kıbrıslı erkek arkadaşına kucak açan Kuzey Kıbrıs’a gidebilmek için yaşadıklarını Milliyet Cumartesi için kaleme aldı:
“Senelerce etrafımda, arkadaşlarımda uzun mesafeli ilişki yaşayanları görüp ‘’ben hayatta yapamam’’ derdim ama bir kez daha öğrendim ki, büyük konuşmamak lazımmış. Hayatımın çok zor günlerindeyken birden bire bir Yunan’a aşık oldum. Kendisi Türkiye’de yaşamıyordu ama bu konular kontrolümüz dışında gelişiyormuş. Hadi bir kez gideyim, bir kez o gelsin derken kendimizi dolu dizgin bir ilişkinin ve her hafta yapılan seyahatlerin içinde bulduk. Farkında olmadan hayallerimdeki ilişkinin içindeydim. ‘Her şey daha da mükemmel olamaz’’ dediğimiz bir zamanda, tüm dünyada yayılmaya başlayan Corona ufak ufak kulağımıza gelmeye başlamıştı. Havaalanında her hafta artan değişimlerle, maskeli insanlarla, yok canım bize gelmez düşünceleri ile seyahatlerimize devam ediyorduk. Ben her hafta buluşmamız için uçaklardaki bir saat önceki uçuşu bile hesaplar olmuştum. Her dakika bizim için çok önemliydi. Ta ki 13 Mart gününe kadar. En son 9 Mart’ta Constantinos’u havaalanına bırakmıştım ve ‘’Cumartesi görüşürüz’’ diye ayrılmıştık. Nereden bilebilirdik ki bu süre 3 Temmuz’a kadar sürecekti. Martın 13’ünde günü erkek arkadaşım yolda, buraya doğru gelmek üzere havaalanına giderken, gelen haberle yıkıldık. Ona burada kurabiyeler, yemekler hazırlamıştım ve saatler sonra gelecekti ama uçuşlar iptal oldu ve sınırlar kapandı. Buradan sonrası karanlık. Ağlama, isyan etme, kabul etmeme, sonra olanları idrak edip durulma ve koca bir belirsizlik.
Bu süre boyunca durmadan dünyadaki tüm haberleri takip ettim. Acaba hayat ne zaman başlayacaktı? Bu dönemi yazsam kitap olabilir. Bütün günümü balkonda geçiriyordum ve 15 Mayıs’ta, aylar sonra ilk kez gökyüzünde bir uçak gördüm. O anı hiç unutmayacağım. Haziranda normalleşmeler başladı, uçuşlarla ilgili haberler çıkmaya. Her birini bir istatistikçi edasıyla takip edip, hipotezler oluşturuyordum. Güney Kıbrıs ile gidip gelebilmemiz mümkün gözükmüyordu ama Yunanistan, Bulgaristan veya dünyanın herhangi bir yerinde, Tanzanya bile olsa, ortak nokta arıyorduk. En sonunda yavru vatan bize kucağına açtı. Tabii onlar da çok endişeliydi. Her gün kurallar değişiyordu. 3 günde 5 kez değişen durumlara adapte olmaya çalışıyorduk. KKTC’nin tüm haber sitelerini ezbere biliyordum. En sonunda negatif pcr testi ile uçuş, varınca tekrar bir pcr testi ve 24 saat karantinada kalma koşulu ile 3 Temmuz için organize olduk. Constantinos da Güney Kıbrıs’ta pcr testi yaptırıp negatif sonucu ile KKTC’ye girebilecekti. İkimiz de 48 saat öncesinden testlerimizi yaptırdık. Ben yola çıktım, o da oradan yola çıktı. KKTC bizim buluşma yerimiz olacaktı. Uçaktan indiğimde otel karantinasının iptal olduğu duyuruldu. Ben havadayken yine kural değişmişti. O günlerde yaşadığım duygu değişimleri kelimelere sığmaz. 24 saat sonra görmek üzere kendimi hazırlamışken, 30 dakika sonra, 4 ay üstüne sevdiğime kavuşacaktım ve öyle de oldu.
Haftaya, bayramın ilk günü yine aynı yolu takip ederek kavuşacağız. Bir süre KKTC bizim yuvamız. İlk gidişimin dönüşünde çok ağlayacağımı düşündüm ama hiç üzgün değildim. Tüm dünyada pandemi kol gezerken, bir sürü insan sevdiklerinden ayrı düşmüşken, bu 6 gün bize verilmiş bir hediyeydi ve insan hediye için hiç ağlar mı? Bu dönemde yaşadığımız, birlikte geçirebildiğimiz her an bize hediye…