CumartesiMaç bitti, ses gitti

Maç bitti, ses gitti

08.01.2005 - 00:00 | Son Güncellenme:

Formasını giyen, atkısını saran, beresini takan gelmiş. Basketbola bu ne büyük bir alaka! E futbol ligi tatil, basketbolda da rakipler Fenerbahçe ile Galatasaray olunca...

Maç bitti, ses gitti

Annem araya girdi: "Kardeşini de götürsene oğlum.""Arkadaşlarım bana bilet aldı. Onun bileti yok" dedi abim.Gıcık! Nolur sanki beni de götürse."Ben geç kalıyorum" dedi sonra, "Hadi hemen çıkalım. Seni yolda bırakırım, taksiyle devam edersin."Hıh! Gayet küs bindim arabaya. Ben de maça gitmek istiyorum; bana ne, bana ne!Neyse ki İstanbul il sınırlarına girince, yaşımıza başımıza aydık. Gerçekten gelmek istiyorsam, kapıda bilet bulmaya çalışabileceğimizi söyledi abim. Öyle çok da kalabalık olacağını sanmıyormuş. Bir şeyler ayarlayabilirmişiz. "Eğer bilet bulamazsak da, ne yapalım; ben de oradan bir taksiye binerim" dedim. Anlaştık.Böylece hayatımda ilk kez bir derbiye gittim ben. Fenerbahçe- Galatasaray maçına. Elbette basketbol olanına... Sahi basketbolda da FB - GS maçına "derbi" mi deniyor acaba? Ben maça gideceğim" dedi. Yılbaşı ertesi, pazar günü. "Beni de götür, beni de götür, lütfen, lütfen, bana ne, bana ne" dedim. "Olmaz" dedi. Küçükken abiler ve ablalar bilumum yerlere giderken anne baba zoruyla kardeşlerini de çanta gibi yanlarında taşımak zorunda kalırlar ya... İnsan aile evinde olunca, yaşı kaç olursa olsun, yine o eski rollere bürünüyor galiba. Ben niye bu maça gitmek istedim? Bilmiyorum. Abim gidiyor diye olabilir. Kardeşlik psikolojisi. Bir de geçenlerde babam Efesin bir maçına gitti. Üstelik beni arayıp bir davet bile etmedi. Ona da alındım yani biraz. Ailede basketbola karşı yeşeren bu ani alakaya alakasız kalacak değilim. Böylece gittim. Kapıda da bilet bulduk hemen. Kalabalık olmadığından değil; karaborsadan... Yoksa nasıl bir kalabalık, aman tanrım! Basketbola aniden merak salan tek aile bizimki değil belli ki. Duyan gelmiş. Formasını giyen, atkısını saran, beresini takan kapıda bekleşiyor içeri girebilmek için.Meğer herkes basketbolu ne çok severmiş!Biz de bekleşiyoruz. Abimin arkadaşlarını bekliyoruz içeri girmek için. Ama bu kalabalıkta içeri girebileceğimizden pek emin değilim. Bu kadar ısrarla gelmek istemeseydim, kesin bir taksiye atlar, evime giderdim. Meğer herkes basketbolu ne çok severmiş Burnumu çeke çeke VIP kapısından tıngır mıngır içeri giren "çok önemli kişi"lere baktığımı itiraf etmeliyim. Ben de "çok önemli kişi" olmak istiyorum. Ben de öyle elimi kolumu sallaya sallaya, kalabalığa hiç değmeden maçlara girmek istiyorum. Bana ne, bana ne! Bu, aile evinde çocukluğuna dönme hadisesi bana pek yaramadı gördüğünüz üzere. Kapıda beklerken çekirdek, simit, sarı - lacivert bere ve atkı da istedim. "Bana ne, bana ne" diye diye...Bir de Galatasaraylı olmak istedim. Küçükken, babama karşı güç birliği yapalım diye beni gazozla, çikolatayla kandırıp Fenerli yapan abime fena halde içerledim. Zira GS kapısı da gayet rahattı. VIP kadar olmasa da, o kadar az kişi vardı ki GSli, rahat rahat içeri giriyorlardı. Ne olurdu sanki biz de bir günlüğüne ya da en azından içeri girinceye kadar Cimbomlu olsaydık! Abim "Olmaz" dedi. Ben de "Bana ne, bana ne, istiyorum işte, istiyorum işte" dedim. İçeri girene kadar Cimbomlu olsak be abi Bir de çocuk istedim. Kapıda karaborsa biletle birlikte iki de çocuk satsalar, parası neyse verip kesin alırdım yani. O kadar çok istedim. Maçta ufak çocuk çok faideli bir eser. Kaç tane kadın, gözümün önünde, polise gidip "Çok kalabalık. Ay yanımda çocuk da var..." diye, çocuk torpiliyle VIP kapısından rahatça içeri girdi; saymadım, sayamadım, o kadar çok kadın!"Bana ne, bana ne..." diye mızmızlanırken ben, abim "Tamam" dedi, "Merak etme. Çocuk var. Arkadaşlar, çocuklarını da getirecekler."Oh be!Abimin arkadaşlarının 1 yaşındaki oğlu Şafakın emniyet güçleriyle kurduğu göz teması sayesinde, neyse ki biz de rahatça içeri girdik. Biz kaderimize razı, kalabalığın arasında ilerlerken polisler bize "Siz böyle buyrun" dediler. Ve yine Şafakın polislerde uyandırdığı olağanüstü sempati nedeniyle, maçı en önde, izleyicilerin oturtulmadığı en ön sırada, iki polisin arasında seyrettik. Yakasında VIPin güvenliğinden sorumlu olduğu yazan adam öyle sık yanımıza gelip gidip Şafaka agu cugu yaptı ki, ah şu maç biraz daha uzun olsaydı, kesin bir sonraki maça "çok önemli kişi" olarak girme hakkını da kazanacaktık. Çok önemli kişi değilseniz, çocuk doğurun Maça gelince... Süper bişi. Yani maç o kadar süper değildi aslında. Fenerbahçe pek de öyle iyi oynamadığı halde Galatasaraya 11 sayı fark attı, 80-69. Biz de yeniyoruz diye sevindik. Ama asıl süper olan işin tezahürat kısmı. Maça Fenerbahçe evsahipliği yaptığı için, yer gök sarı lacivertti salonda diyeyim ben, siz anlayın atmosferi. Ki herhalde şunu da anladınız: Abdi İpekçiyi tıklım tıklım dolduran insanların çoğunun basketbolla işi yoktu. Asıl mesele futbol liginin tatilde olmasıydı. E rakip de Galatasaray olunca... Gitmeyen Fenerliyi dövüyorlarmış yani, o hesap. Bir ara basketbolu iyice unutup "Eski açık altı desene" diye de bağırdık. Zaten hiç susmadık "Çünkü Fenerbahçeliyiz" ve hep birlikte icra ettik: "Sarının yanına lacivert koydum / Yıllardır ben senin esirin oldum / Yağmurlarda çamurlarda yanında oldum / Fenerbahçe sen bizim her şeyimizsin!" "Eski açık 6 desene, desene, desene..." Şafak bile boyuna posuna bakmadan, elindeki sarı lacivert ipi, ki bir adı vardır o ipin herhalde, salladı durdu, kıkırdayarak. Şimdilik sadece "mama", "dede" falan diyor ama ilk uzun kelimesi eminim "Fenerbahçe" olacak. Doğuştan fanatik!Benim de iki maça daha gidersem olacağım budur. Fanatik. Kendimi nasıl kaptırdıysam artık, bir ara Galatasaraylılar Aziz Yıldırıma küfredince, sanki Aziz Yıldırımı çok severmişim gibi "Büyük başkan" sloganına sesimle değilse de -o kadar uzun boylu değil- alkışlayarak destek oldum. Kitle psikolojisi ve dolduruş işte budur. Önce "Fenerbahçe" diyecek, doğuştan fanatik Maç bitti. Sesim gitti. Asıl aklımda kalan ise aralarda sahaya fırlayıp dans eden terlikler oldu. İki kişi dev terliklerin içine girmiş. Nasıl anlatmalı? Normal bir insanın boyundan daha uzun iki terlik var. Bu terliklerin içinde de birer adam. Ki maç sırasında da onlara bakmadan duramadım ben. Firmanın sahibi ya da bir yetkilisi de maçtaydı herhalde. Terlik - adamlar maç oynanırken de kendi eksenleri etrafında dönüp durdular. Ben heyecanla bunu anlatırken Özkan (Güven) sonuna kadar dinledi ve "Hayatında ilk kez maça gittiğin nasıl belli" dedi. "O terlikleri herkes bilir" diye benimle dalga geçti.İyi be, ben de artık biliyorum işte.Hatta ben bundan sonra maçlara terlik - adam olarak gitmeyi düşünüyorum. "Çok önemli kişi" değilim ve çocuğum da yok. Maça nasıl rahat gireceğim? Maça giderseniz, o terliklere iyi bakın. Biri ben olacağım. Lütfen, lütfen, bana ne, bana ne... Bir sonraki maçta terlik-adam olacağım Maçtan iki gün sonra falandı, "5N1K"da FB-GS basketbol maçını gösteriyorlar. Ben de kendimi göreceğim ya televizyonda, sevgilime göstereceğim, izliyorum. Görüntüleri izledikçe... Bir terslik var. Bakıyorum bakıyorum... Bituhaf! Benim gördüğüm sarı-lacivert salon yok orada? Nerede?Fenerbahçe ev sahibi takımdı. Bu yüzden salonun yüzde 80i Fenerbahçe taraftarıydı. Galatasaraylılara ise pota arkasındaki tribünlerin yarısı, doğru okudunuz, sadece yarısı ayrılmıştı. Diğer yarıda da Fenerlilerle aralarında tampon olsun diye polisler oturuyordu.Fakat görüntüleri izleyen biri tüm salonun Galatasaraylı olduğunu zanneder. Çünkü salonun tamamından hiç genel görüntü almamışlar. Fenerlileri yakın çekimle üçer beşer kişilik gruplar halinde gösteriyor kamera. Sonra hoop, geniş açıyla, o tek bir tribün. Galatasaraylılar. Sanki o gün tüm salon sarı-kırmızıymış gibi... CNN TÜRKte kim Galatasaraylı? Haberi yapan muhabir mi, kameraman mı, montajcı mı, Cüneyt Özdemir mi, Soner Yalçın mı, kim?Maksatları kandırmak değildi herhalde ama bir kez daha anladım ki... Televizyon nasıl yalan! tubakyol@yahoo.com CNN TÜRKteki Galatasaraylı kim?

KEŞFETYENİ
Cannes'da bebek müjdesi! Kırmızı halıda açıkladı
Cannes'da bebek müjdesi! Kırmızı halıda açıkladı

Cadde | 24.05.2025 - 10:56

Başak Gümülcinelioğlu, Cannes Film Festivali'nde hamile olduğunu duyurdu.

Yazarlar