02.08.2008 - 01:00 | Son Güncellenme:
MÜGE ÇELEBİ
Aşçı deyince akla iri yarı, bıyıklı, bir usta yanında yetişmiş Bolulu adamlar geliyor değil mi? Oysa artık mutfakta diplomalı, en az bir yabancı dil bilen, çıtı pıtı kadınları da göreceğiz.
Yeditepe Üniversitesi Gastronomi ve Mutfak Sanatları Bölümü dört yıllık kapsamlı bir eğitimle kız öğrencilerin akınına uğramış durumda. Bu seneki mezunlarda kızların oranı yüzde 70 civarında.
Ferzan Kazdal ve Ece Şenturan bu bölümde okuyan ve şubat ayında mezun olacak kız öğrencilerden yalnızca ikisi. Onlar “Yeni Yemek Akımları”, “Dünya Mutfakları”, “Türk Mutfak Kültürü”, “Yemek Mitolojisi”, “Medyada Yemek”, “Dünya Gıda Politikaları” gibi dersler gördüler, yemek camiasında “mektepli” konumuna geldiler. Ama evde henüz “Anne mutfağa sen girme, yemekleri ben yaparım” gibi bir durumun olmadığını belirtiyorlar.
Ferzan ve Ece’nin okudukları bölümü insanlara söylediklerinde en çok karşılaştıkları tepki “Bize ne zaman yemek yapacaksın?” oluyor. Bir de okul dışından arkadaşlarının yemek tarifi öğrenmek için onları devamlı arayıp durduklarını anlatıyor.
İlk mezunlarını geçen sene veren bu lisans programında uluslararası alanda rekabet edebilecek genç yönetici şefler yetiştirmek amaçlanıyor. Bunun yanı sıra Türk mutfak kültürünü akademik bir ortamda koruyarak dünyaya tanıtmak hedefleniyor.
Bölüm aynı zamanda Güzel Sanatlar Fakültesi çatısı altında gastronomi eğitimi vermekte de fark yarattıyor. ÖSS puanı, çizim yetenek sınavı ve bir mülakat sonunda öğrenciler bölümde okumaya hak kazanıyor. Öğrencilerin sektöre girmelerini kolaylaştırmak için ise ünlü otel ve restoranlarda toplam 120 iş günü staj zorunlulukları var.
Ece Ş.: “Yemeği el yordamıyla yapmayı seviyorum”
“Şu yemeği okulundan öğrenelim” diyerek mi bu bölüme başladınız?
Ferzan Kazdal: Aşçı olmayı çok istiyordum. Eskiden beri yemek kitapları okur, yemek programları izlerdim.
Ece Şenturan: Ben tiyatrocu olmak ve dünyayı gezmek istiyordum. Aslında İstanbul’a da bir dans sınavı için gelmiştim. Sonra sınavı kaçırdım. Tesadüfen bu bölümün sınavını öğrendim. Mezun olunca dünyayı gezerek yapabileceğim bir iş gibi düşündüm.
Okul bitince ne yapacaksınız?
Ece Ş.: Ben eğitim süresince yazmaktan çok keyif aldığımı fark ettim. Sonuçta dünyanın her yerinde sofra kuruluyor. Ben bu farklı lezzetleri tatmak, saklanmış ustaları bulup deneyimlerimi yazıya dökmek istiyorum.
Ferzan K.: Restoran veya otelin yiyecek-içecek ofisinde yönetici olmayı düşünüyorum. Yeni hazırlanacak mönülere, sunulacak şaraba veya kullanılacak zeytinyağına karar vermek ilgimi çekiyor.
Yakında mezun olacaksınız. Çat kapı 10 kişi “Sana yemeğe geliyoruz” dese, “Hiç zorlanmam, çok iyi ağırlarım” gibi bir özgüven oluştu mu?
Ece Ş.: Ben henüz o aşamaya gelemedim. Biraz daha tecrübe edinmem lazım.
Ferzan K.: Onları bir otelin başaşçısı gibi ağırlayamayabilirim. Ama yine de güzel bir sofra hazırlarım.
Yemek tariflerinde insanları en çok sıkıntıya sokan “göz kararı” diye bir tabir vardır. Bu dört senenin sonunda sizde oluştu mu?
Ferzan K.: Bende oluşmadı. Oluşmasını da istemiyorum. Malzeme oranlarının matematiksel veriler olmasını tercih ediyorum.
Ece Ş.: Ben yemeği el yordamıyla yapmayı seviyorum. Ölçerek yaptığımda zaten istediğim gibi olmuyor.