Cumartesi Melez modasının müziğe yansıması

Melez modasının müziğe yansıması

03.12.2005 - 00:00 | Son Güncellenme:

"Carnaval Del Amor" adlı utlu, cümbüşlü bir elektronik albümü çıkaran Lava grubunun solisti Ebru Özpirinç: "Dünyaya melez modası hakim. Bu müziğe de yansıyor. Biz de bu akış içinde İstanbul'a ait bir ses yarattık"

Melez modasının müziğe yansıması

Albümün şarkı yazarı ve solisti, Radio Oxi-gen'deki programlarıyla tanınan Ebru Özpirinç (nam-ı diğer DJ Enjoy), albümü "Elektronik müziğin gelebileceği en sıcak nokta" diye tanımlıyor. Grup pop, acid-jazz ve dünya müziği türleriyle bir araya getirerek İstanbul'a ait bir "ses" yaratıyor.Albümde düzenlemeler Uğurcan Sezen'e ait; sahne performanslarında ise perküsyonda Cenk Sarkuş var. Röportajımız sırasında soruları yanıtlama işini Ebru Özpirinç'e bıraktılar. Onlar yaptıkları müzikle söyleyeceklerini söylüyorlardı belki de. Sadece Cenk Sarkuş bir ara sessizliğini bozdu: "Louis Armstrong'un çok klişe bir sözü vardır: Yalnızca iyi ve kötü müzik vardır. Gerisi yok aslında. Herkes bir şeyler yapıyor, herkes her şeyi dinliyor ve iyi-kötü diye ayırıyor.""Magic a la Turka" adlı parçanın sözleri, albümün de sloganını oluşturuyor. Gençlik artık dünyayı değiştirme sevdasını bir yana bırakırken, Lava bunun bir yolunu bulmuş gibi: "Dünyayı değiştirmek istiyorsan, bırak dünya müziğini duysun." Carnaval Del Amor" albümünü çıkaran Lava'nın tarzı elektronik. Ama sizi yanıltmasın, öyle sazsız sözsüz "dım-tıs" albümlerden değil. Saz olmasa da, bir elektronik albümde az rastlanır cinsten ut, cümbüş, klarnet ve kanun var. Süreç 2004'te başladı. Uğurcan'la bir araya geldik. Onun parçası olduğu, Spacecake adlı bir proje vardı. Bu proje için bir vokal kaydı yaptım. Uğurcan'la enerjimiz tuttu. Prodüktör Oğuz Kaplangı'nın aklında Lava projesi varmış zaten. Düzenlemeleri Uğurcan yaptı. Ben de onların üzerine vokal melodileri yapıp sözleri yazdım. Melez bir müzik olacaktı bu. İkimizin de ruhunu katabileceği, hem elektronik hem sıcak olarak tanımlanabilecek bir proje. Müziğin içinde çok fazla perküsyon var. Sahnede de çok sağlam bir perküsyona ihtiyaç var. Böylece Cenk devreye girip gruba ritim ve enerji kattı. Lava nasıl kuruldu? Dünyanın doğal akışını takip ettik diyebiliriz. Zaten bütün dünya şu anda melez konumda. Her şey bu yana kaydı. Müziğe de yansıyor tabii. Şu an yaşamın her alanında bir melez modası hakim. Her şey iç içe geçmiş gibi. Siz de melez bir şeyler yapalım hedefiyle mi yola çıktınız? Bu kadar global anlamda bir şey henüz yok. Müziğinizin Türkiye'de bir örneği var mı? "Albüm sekiz ülkeye gidecek" Yurtdışındaki festivallere katılma girişimleri var şu anda. "Giderken" adlı şarkımız yurtdışına lisanslandı. Gülbahar Kültür'ün "Turkish Garden" adlı toplama albümünde yer alıyor. "Carnaval Del Amor" Almanya ve Hollanda başta olmak üzere, sekiz Avrupa ülkesinde dağıtılacak. Albümde hem İngilizce hem Türkçe parçalar var. Müziğiniz yabancılar tarafından da dinlensin gibi bir düşünceniz var mı? "Atraksiyon Animal" adlı şarkıya çekeceğiz çünkü bu şarkı projeyi çok güzel yansıtıyor. Yarı animasyon olacak. Hangi şarkıya klip çekeceksiniz? "Ruhum elverdikçe DJ'lik yapacağım" Zaten çocukluktan gelen aşırı derecede bir merakım vardı. Kuzenlerim tiyatrocu ve müzisyen. Onlar gözümde idol oldukları için, tırmalayan bir çocuk olarak büyüdüm. Ben "Ne olur konservatuvara gideyim" derken, onlar hep "Hayır, sen daha düzgün okumalısın" diyerek bastırdılar beni. Ben de düzgün okudum. Boğaziçi'nden sonra ABD'ye müzik okumaya gittim. Kırdım zincirlerimi. Boğaziçi Üniversitesi İngiliz Dili ve Edebiyatı Bölümü'nü bitirip Los Angeles'a şan tekniği, şarkı yazarlığı ve müzik işletme okumaya gitmişsiniz. Müzik nasıl girdi hayatınıza? Aslında orada kalmak istedim ancak özlem vardı işin içinde. Buraya dönünce, işletmeyle ilgili birkaç yerle görüştüm ancak pek tatmin edici olmadı. Türkiye'ye dönünce ne oldu? 1992'de Genç FM'de başladım. Sonra Energy'ye geçtim. Sonra da radyolar kapandı. O dönemde ABD'ye gittim. İki yıl kalıp döndükten sonra, aklımda radyoda çalışma düşüncesi yoktu ancak Power FM'den çok tatmin edici bir teklif geldi. Dört yıl orada çalıştıktan sonra Radyo 2019'a geçtim; beş senedir de Radio Oxi-gen'de çalışıyorum. DJ'liğe nasıl başladınız? 35 yaşındayım. 10 yıldır bu işi yapıyorum ve 10-20 yıl daha yapmak isterim. Yaş sınırlaması olan bir iş değil ki. Ruhum elverdikçe, hissettiğim sürece yapacağım. Hiç 50 yaşında kadın DJ görmüyoruz. Kadınlar bu mesleği bir yaştan sonra bırakmalı mı? Uğurcan Sezen, MSÜ Devlet Konservatuvarı Korno Bölümü'nde, daha sonra da İÜ Devlet Konservatuvarı'nın aynı bölümünde okudu. İlk albüm çalışması Zuğaşi Berepe grubunun "İgzas" albümü oldu. Sezen'in üzerinde çalıştığı Spacecake, house, funk, progressive trance tarzda müzik yapmaya devam ediyor. Cenk Sarkuş ise müziğe İstanbul Oda Korosu'nda korist olarak başladı. Üniversite döneminde çeşitli gruplarda rock ve blues solistliği yaptı. Yıldız Teknik Ünv. Kompozisyon Bölümü'nde okudu. Sezen Aksu, Göksel, Zeynep Casalini gibi sanatçılara perküsyon çaldı. Diğer üyeleri de müzisyen