Cumartesi“Mesnevi’yi anlamak için görgü şart”

“Mesnevi’yi anlamak için görgü şart”

16.12.2017 - 01:30 | Son Güncellenme:

Ali Canip Olgunlu ile kitabı “Dinle - Aşk Yolcusu”nu konuştuk. Olgunlu, “Mesnevi’yi anlamak için tasavvufi konularda bir altyapı, bir görgü şart. Çünkü bu tip bir görgüyle “Mesnevi”ye yaklaşmazsanız o kitapta var olana yok, yok olana var dersiniz” diyor

“Mesnevi’yi anlamak için görgü şart”

Anadolu medeniyetleri alanında uzmanlaşan Türkolog, Milliyet Pazar yazarı Ali Canip Olgunlu’nun “Dinle - Aşk Yolcusu” kitabı Doğan Novus tarafından yayımlandı. “Bu kitabı yazarken amacım insanları ‘Mesnevi’ye daha anlaşılabilir bir dil ile yaklaştırmaktı” diyen Olgunlu insanların “Mesnevi”yi hazırlıksız okuyamayacağını anlatıyor. Yanlışlarla dolu kaynaklardan da şikayet eden yazar Anadolu kültür mirasıyla insan-ı kamil değerleri arasında bağ kurmanın önemini de vurguluyor: “Umarım bir tarafımızla ‘Merhaba’, diğer tarafımızla da ‘Aşk olsun’ demeyi öğreniriz. Benim çabam bu!”

Haberin Devamı

- Şöyle başlamak istiyorum: Türkiye’de, “Mesnevi”ye hak ettiği ilgi, özen gösteriliyor mu?
Tabii ki “Mesnevi” yüzyıllardır biliniyor. Gerek Türkiye’de gerekse de tüm dünyada ilgi gösterilir. Yalnız Hz. Mevlana’nın bir uyarısı vardır “Mesnevi” ile ilgili, “Yeterli seviyede altyapı sahibi olmadan ‘Mesnevi’ye yaklaşmayın” der. Bu ne anlama geliyor? Tasavvufi konularda bir altyapı, bir görgü şart. Çünkü bu tip bir görgüyle “Mesnevi”ye yaklaşmazsanız o kitapta var olana yok, yok olana var dersiniz. Boşu boşuna günaha girersiniz. Bu nedenle “Mesnevi” ele alınıp, bir çırpıda okunmamalıdır. O kadar çok metafor kullanılmıştır ki bunları anlamlandırmak gerekir.

- Sizin “Dinle - Aşk Yolcusu”nu kaleme almanızın nedeni okuyucuların “Mesnevi”ye hazırlanmasını kolaylaştırmak mı?
Bir şey yaşanmadan bilinmez. Benim “Mesnevi”ye hazırlanmam tasavvufa ilgi duymamla başlamıştır. Ardından “Mesnevi”ye ilk yaklaştığımda o bahsettiğim metaforlar beni çok zorladı. Sonra anlayıp, ardından kendime göre anlamlandırmaya başladığımda ise bu kitabı yazmaya başladım. Evet, söylediğiniz doğru. Benim bu kitabı yazarken amacım insanları “Mesnevi”ye daha anlaşılabilir bir dil ile yaklaştırmaktı.

Haberin Devamı

“Dinlemeden konuşma”

- Kitabınızın ismi de ilgi çekici. “Mesnevi” de “Dinle” sözüyle başlıyordu. Siz de “Dinle” adını verdiniz kitabınıza...
Hz. Mevlana, “Dinle” dediği zaman, “Bir şeye başlarken önce anla” demek istiyor. Anlayabilmek için bilmek gerekir. Malum, bir insan bir şeyi ne kadar şiddetle reddediyorsa, o şeyi o kadar az biliyordur. Öğrenmenin sırrı; bilmek, anlamak ondan sonra da anlamlandırmaya başlamaktır. “Dinle” önce duymaktır, sonra duyduğunu tahlil etmek ve anlamak... “Ama ne olur; dinlemeden, anlamadan konuşma” da demektir.

- Önsözünüzde dikkatimi çeken bir bölüm var, çok da haklısınız. “Mesnevi”nin her çağa ait bir eser olduğunu söylüyorsunuz... Peki bu başarının sırrı nedir sizce?
Bu başarı tamamen Hz. Mevlana’nın insan-ı kamil olmasıyla açıklanabilir. İnsan-ı kamil nedir? Her çağda, çağının değerleriyle değerlenen insan, insan-ı kamildir. Çağının eseri olan insanlar da insan-ı kamildir. Bu nedenle her çağ için geçerli olan tevazu, hoşgörü, şefkattir. Bunlara sahip olan insan her çağa hitap eder.

Haberin Devamı

- “Mesnevi” konusunda doğru bildiğimiz yanlışların sayısı çok fazla. Bu yanlışları ortadan kaldırmak nasıl mümkün olabilir?
Bilimlere bilge olarak yaklaşmak gerekir. Bütünsel anlamda, olaylar iyice bilinmediği için insanlar zanlı ifadelerle yaklaşıyor hem portrelere hem de eserlere. Dolayısıyla bir şeyi dışarıdan izlemek farklı bir şeydir, onun içinde olmak ise farklı bir şey. İnsanlar her şeyin içinde olamadığı için bildiği kadarını her şey sanarak yorum yapıyor. Oysa ki anlamlı olanı her zaman, zamanına ve mekanına göre değerlendirmek gerekir. Bugünün aklı ile o çağlara gitmemeliyiz. O çağları anlayabilmek için o çağları bütünsel olarak bilmek gerekir. Bu da uykusuz geceler ister.

“Alim olunmadan arif olunmaz”

- “Mesnevi”yi gerçekten anlasaydık toplum olarak farklı bir yerde olur muyduk?
Olağanüstü olurdu. Neden biliyor musunuz? “Mesnevi”, Kuran-ı Kerim’in izahıdır. Hz. Mevlana da böyle söylüyor. “Ben bu eseri söyledim ama ben de söyleyenden dinledim de söylüyorum” diyor. “Mesnevi”yi iyi tahlil edersek Kuran-ı Kerim’in özüne ineriz. Kuran-ı Kerim’in özüne inersek de yanlış yorumlamayız. Birbirine zulmeden Müslümanlar da olmaz.

Haberin Devamı

- İslam alimleri Hz. Mevlana’nın çağında bilimin önde gelen isimleriydi. Şu an ise bilim ve İslam yanyana gelmezmiş gibi bir algı var. Sebebi nedir sizce?
Hz. Mevlana âşık olmadan önce alimdi. Öyle bir alimdi ki birçok alanda çalıştı; fizik, kimya, astronomi, felsefe, edebiyat, yabancı diller... Din ile bilimi o kadar güzel incelemişti ki... Alim olunmadan arif olunmaz. Arif olduktan sonra da sıra âşıklıkta...

“Kaynakların yüzde 90’ı yanlış bilgilerle dolu”

- Batı dünyasının Hz. Mevlana’ya olan ilgisini biliyoruz. Hatta Hollywood’dan Hz. Mevlana’nın hayatını anlatan bir filmin geleceği yönünde haberler okuduk. Leonardo Di Caprio, Robert Downey Jr. gibi isimlerin rol alacağı konuşuldu hatta. Nasıl değerlendiriyorsunuz?
Ben Hz. Mevlana’nın hayatını bir belgeselde, bir filmde izlemeyi çok isterim. Fakat maalesef şu an var olan kaynakların yüzde 90’ı yanlış bilgilerle dolu. Doğru kaynaklara ulaşma uğraşına girmezlerse yanlış kaynaklarla bu işi yapmaya çalışacaklarından endişe ederim ben. Ben Milliyet Pazar yazılarımda da bunları deşiyorum. Hz. Mevlana’yı gerçek portresiyle yansıtmak gerekir. Çünkü Hz. Mevlana der ki “Benim söylemediğim bir sözü söylerseniz, sözden de söyleyenden de şikayetçi olacağım.”

Haberin Devamı

“Ayasofya bir mücevherdir”

- Yeni bir proje, kitap var mı?
Benim iki kanadım var. Birincisi Anadolu kültürü tarihidir. Bunun içinde de en önemli eser Ayasofya’dır. Ayasofya bir mücevherdir. Diğer kanadım da Hz. Mevlana ile birlikte aşktır. “Mesnevi” üzerine çalışmamı tamamladım. Şimdi sıra Ayasofya’da. Birkaç ay içerisinde de kitabımı bitirmiş olacağım; sanırım Mart’a kadar kitabımı çıkarırım.

EN ÇOK OKUNANLAR

KEŞFETYENİ

İlgili Haberler