Cumartesi "Modaya uymayız, onu belirleriz"

"Modaya uymayız, onu belirleriz"

29.04.2007 - 00:00 | Son Güncellenme:

Marilyn Manson müziği ve imajıyla hep yenilikçi bir tavır sergiliyor. Sesle görüntünün birleşimi onun başarısının anahtarı

Modaya uymayız, onu belirleriz

malphan@milliyet.com.tr Geçmişten bugüne birçok rock grubu şeytanla ilgili şarkı sözleri ve semboller kullansa da bunların hiçbiri ergenleri ve gençleri bir mezhep lideri edasıyla peşinden sürükleyen Marilyn Manson kadar olamadı. 1996'da Rolling Stone dergisi tarafından "En İyi Yeni Sanatçı" namına değer görülen Manson sadece bir "şok-rock'çı" değil, aynı zamanda bir felsefesi olan ve konserlerinde bu felsefeyi seyirciye aktaran bir adam. Gerçek adı Brian Warner. Sahne adı ise seks sembolü Marilyn Monroe ile seri katil Charles Manson'ın bir bileşimi. "Marilyn Monroe'nun karanlık bir tarafı vardı" diye açıklamıştı Manson otobiyografisinde, "Aynen Charles Manson'ın iyi, aklı başında bir tarafı olduğu gibi." Marilyn Manson Kilyos Solar Beach'te Dinamo 103.8 tarafından düzenlenecek olan Radarlive festivalinde sahneye çıkacak en baba isim. 2 Temmuz gecesi sahne şovunu izleyebileceğiz. Toplum için yeterince iyi olamayacağına karar veren Manson topluma uyum sağlayamayan gençlere hitap ediyor: "Topluma uyum sağlamanın bir yolu olmadığını düşünen bu insanlar şimdi fark etti ki toplum onlara uyum sağlayabilir."Manson'ın müziği, şoke edici şarkı sözleri, her türlü otoriteye meydan okuyan tavrı, ciddi felsefesi ve sıra dışı tarzı gençleri peşinden sürüklüyor. Manson ile grubunun üyeleri sahnede çeşitli kadın kıyafetleri ya da tuhaf kostümler giyiyor. Bugün Manson'ı seven gençler onun ilk dönemlerindeki hayranları kadar abartılı giyinmiyor. Bazıları sadece siyah giysilerle dolaşıyor ya da gotik tarzda kıyafetler giyiyor. Manson müziği ve imajıyla hep yenilikçi bir tavır sergiliyor. Sesle görüntünün birleşimi ona büyük başarı getiriyor.Özellikle striptizci Dita Von Teese ile evli olduğu dönemde Manson'a sık sık moda haftalarında düzenlenen defilelerde ön sıralarda rastlanıyordu. John Galliano ve Marc Jacobs bunlardan sadece ikisi. Hatta bir ara Manson kendi kozmetik markasını kurmaya niyetlenmişti: "Ben her gün makyaj yapıyorum. Kendim için bir şey yapmak istedim ve televizyon sunucularının dışında makyaj yapan erkekler arasında ilk sırada olduğumu düşündüm. Böyle olunca, insanların bir erkeğin onay verdiği ruju alırken tereddüt etmeyecekleri sonucuna vardım. Bana göre makyaj resim yapmak gibi bir şey. Yüzüme ve vücuduma makyaj malzemeleriyle o kadar çok şey yaptım ki insanlar bu konuda benim fikrime güvenebilir."Renkli makyaj Manson'ın imajının büyük bir parçası. Yoğun rimel, kalın bir fondöten ve pudra Manson'ın gotik görüntüsünde imzası olan makyaj malzemeleri.Manson'ın "The Bright Young Things" adlı şarkısının nakaratından da modaya yaklaşımı anlaşılıyor: "We set fashion, not follow / Modaya uymayız, onu biz belirleriz." Defilelerde ön sıradaydı Güneşlenmek, solaryum, sakıncalı diyetler, spor yapmamak, kendine bakmamak, alkol, sigara, kötü beslenme... Bunları unutun. Yaşlanma işlemini hiçbir şey liderlik mevkii kadar hızlandırmıyor. Tony Blair'in eski fotoğrafına bakın... Gözleri parlıyor, cildi gergin ve birkaç mimik çizgisi dışında göze çarpan kırışıklığı yok. Bir de şimdi bakın: Kilo aldı, gözlerinin altındaki torbalar ve göğüsleri şişti. Başbakan Erdoğan da Blair'in izinde. Başının arkası açıldı, yüzü sarktı, gözaltı torbaları büyüdü, hakkında şeker hastası olduğu iddiaları gündeme geldi ve fıtığı azdı. Bize "Politikayla uğraşan dinç kalır" dedirten, önümüzdeki Süleyman Demirel ve Rauf Denktaş örnekleri sizi yanıltmasın. Çoğunluk yıpranıyor ve çöküyor. Ama bazıları da psikolojik ve fizyolojik olarak kendini koruyor. Tansu Çiller mesela... Başbakanken dünya güzeliymiş gibi muamele görüyordu. Reçetesinin içtiği kuşburnu çayları olduğu söyleniyordu. Politikayı bıraktı, şişmanladı, yaşlandı. George W. Bush'a bakın, zımba gibi. Adam gamsız tabii, yıpranmıyor. Kim bilir, başkanlık süresi sona erince belki o da çöker. Ama bunlar arasında birinci şüphesiz Berlusconi. Her ne kadar başbakanlıktan istifa etmiş olsa da İtalya'nın en güçlü adamlarından. Ve güzelliğine de pek düşkün. Saç ektiriyor, orasını burasını çektiriyor. Liderlik koltuğu insanı bitiriyor ama işte bazıları o konumu taşıyacak güce sahip, bazıları ise altında eziliyor ve yıpranıyor. Koltuğu taşıyabilenler genç kalmayı başarıyor Moda her daim kendine malzeme arar. Sokak, savaş, açlık, ikonlar, tarih, sinema vs... Gündemde ne varsa sezonun kıyafetlerine damgasını vurur. Son dönemde de birinci gündem maddemiz küresel ısınma malum. Birçok tasarımcının ve markanın ilkbahar-yaz koleksiyonlarında da küresel ısınma teması işlendi. Armani geçen sezon küresel ısınmanın etkisiyle tiril tiril pantolonlar yerine şortlar tasarlamıştı. Şimdi de Diesel moda çekimlerinde çevre facialarının harap ettiği mekanları canlandırdı. Manhattan'ın gururlu gökdelenleri buzulların erimesiyle oluşan sulara batmış. Paris hava kirliliğinden boğulmak üzere. Ama her şeye rağmen hayat güzel geçiyor. Diesel'in modelleri modaya uygun giyinmişler ama üstlerinde de çok fazla giysi yok.Isaac Mizrahi'nin Frozen Spring / Donmuş İlkbahar adlı koleksiyonu mevsimsiz giysilere odaklanırken Isabel Marant'ın küresel ısınma temalı koleksiyonunda bol pantolonların üzerine giyilen tunikler dikkat çekti. Küresel ısınma temalı giysiler Hani biz Türkler artık kopyacılığı bırakmıştık? Hani artık fasoncu ülke değildik de kendi tasarımlarımızı dünyaya pazarlıyorduk? Adil Işık böyle bir iddiada bulunmuyor anlaşılan. Acaba Fransız tasarımcı JC Castelbajac Adil Işık'ın yaz koleksiyonunu görse ne der? Dava açar mı? Ben olsam açardım. Adil Işık'ın imzasını taşıyan şu tişörte bakın. Yanındaki de JC Castelbajac'ın yaz koleksiyonundan bir parça. Herhalde JC Castelbajac Adil Işık'tan kopya çekmedi... Özgün tasarım nerede?