Cumartesi “Onların oyununu onlar kadar iyi oynamanın peşindeyim”

“Onların oyununu onlar kadar iyi oynamanın peşindeyim”

06.09.2014 - 02:30 | Son Güncellenme:

Beş yıl önce “Aramızda Bir Gerginlik mi Var?” şarkısıyla tanınan Bora Uzer yeni albümüyle karşımızda. Bu uzun aranın sebebi Uzer’in yurt dışında kariyerine devam etmesi: “Bir Türk olarak onların oyununu onlar kadar iyi oynayabilme peşindeyim”

“Onların oyununu onlar kadar iyi oynamanın peşindeyim”

Bora Uzer için her şey rahmetli dedesinin aldığı gitarla başlamış. Yazlıktaki çam ağacının altında bir çocuğun elinde görüp özendiği, “Bana da alsana” diye dedesine koştuktan sonra bir gün okul dönüşü onu odasında bekleyen gitarla... Sonra hayatında hep müzik olmuş. 18 yaşında kazandığı bursla da Rotterdam Konservatuvarı’na girmiş, sonra Türkiye’ye dönüş, Kangroove grubu, Türkiye ile yurt dışı arasında devam eden müzik kariyeri ve geniş kitlelerin onu tanımasını sağlayan “Aramızda Bir Gerginlik mi Var?” şarkısı... 2009 yılındaki bu albümden sonra yeni bir albüm gelmedi Uzer’den. Geçtiğimiz hafta ise New York’lu DJ ve rap’çi Stimulus ile bir araya gelerek yaptıkları “Analog People” single’ları çıktı. Uzer ile yaz boyu canlı performans sergilediği Bodrum dönüşü, kışlık performans mekanı Emirgan Pizza’nın o meşhur gizli bölümünde buluştuk.

Sahneye çıkmaya, müzik yapmaya devam ettiniz ama kendi albümünüz için neden bu kadar uzun bir ara verdiniz?

Çünkü müzikal bir yolculuğum vardı, onun arayışı içindeydim. Bir de yaptığım şeyler hep buraya dairdi. Biraz daha yurt dışında bir şeyler yapmak istiyordum. Bir Türk olarak dünya çapında onların oyununu onlar kadar iyi oynayabilmenin peşindeydim, hâlâ
O yüzden araya zaman girdi. Türkiye’de benim yaptığım müzik tarzının çok fazla alıcısı yok. Dünyada daha başarılı olacağımı düşünüyorum. Burada kalıp arka arkaya Türkçe albümler yapabilirim ama hâlâ gençken o kapıyı da denemek istiyorum. Burayı da boşlamıyorum. Son 61 günde 59 tane konser verdim. Analog People olarak yaptık bu konserleri. Sürekli çalmak beni canlı hissettiriyor.

Haberin Devamı

Sahnede yorulmak yerine enerji topluyorsunuz...

Telefonu prize takıp şarj etmek gibi, ruhum şarj oluyor.

“Gülerek hayatta kalmak bir sanat”

Analog People nasıl kuruldu?

Stimulus’la 2010’da bir etkinlikte tanıştık. Birlikte müzik yapmamız gerektiğine karar verdik. Bir albüm yaptık ve bu projenin ismini “Analog People” koyduk.
Bir vokalist, elinde gitarı ve bir rapper ile turntable’ı... Farklı bir kombinasyon oldu. Stimulus çok iyi bir söz yazarı ve rapper, inanılmaz bir sanatçı. Bu yaz birlikte çaldık ve ilk single’ımız da geçen hafta çıktı.

Şarkının sözleri de ilginç; “Analog insanlar, dijital dünyaya sıkışıp kalmışlar”. Çok mu sıkıldınız bu dijital hallerden?

Etrafta o kadar anları kaçıran insan var ki... Dört-beş kişi masada oturup telefonuna gömülüyor. Eskiden sohbet ederdik, bir alışveriş vardı aramızda. Kesinlikle dijital dünyayı elimin tersiyle itmiyorum ama keşke onun bizi kontrol etmesi yerine biz onu kontrol edebilsek. Bir de birçok anlamda değişim var dünyada. Herkes buna alışmaya çalışıyor ve kafası karışıp bu yolda kaybolanlar oluyor. Türkiye ve dünyada olanlara rağmen gülerek hayatta kalabilmek gerçekten sanat. Bunlardan bahsediyor şarkı.

Haberin Devamı

“Türk gibi değil diyorlar; e ne yapayım, bundan gurur mu duyayım?”

“Aramızda Bir Gerginlik mi Var?” şarkısı ile tanıdı birçok kişi sizi. “Aa ne değişik, hiç Türk gibi değil” yorumları yapıldı. Hele İngilizce söylediğiniz zaman, “Aa Türk mü?” diye şaşırıyorlar. “Hiç Türk gibi değil”i olumlu anlamda kullanıyoruz,
bu bizim kompleksimiz mi?


Herkes söylüyor bunu; “Hiç Türk gibi değil”... Sanki ben bunu iyi anlamda anlamalıymışım gibi! Öyle bir şey değil ki. Tam tersine ben Türküm ve o oyunu onlar gibi oynamaya çalışıyorum.
O oyunun da belli kuralları var, onu bir Türk olarak oynamak çok güzel bir şey.

“Her zaman anlatacak bir hikayem var”

Sizinle ve sizin gibi insanlarla kırılacak belki bu ve o “Hiç Türk gibi değil” lafı bir iltifat olmaktan çıkacak...

Evet. “Bir Türk olarak bu işi ne kadar iyi yapıyorsun” bence çok daha güzel. “Hiç Türk gibi değil”, e ne yapayım ben bundan gurur mu duymalıyım şimdi?
Ben Türk’üm ve bununla gurur duyuyorum.

Haberin Devamı

Kaç enstrüman çalıyorsunuz?

Davul, bas, gitar, keyboard, perküsyon çalıyorum.
Stüdyoda aşağı yukarı her şeyi çalmaya mecbursun zaten, müzisyenler bilir.

Bir şarkı yaptığınızda çoğu şeyi kendiniz çalıyorsunuz o zaman....

Evet. Kendim miksliyorum, kendim prodüksiyonunu yapıyorum. Ama bunların hiçbir önemi kalmıyor bir noktadan sonra. Olması gereken bu zaten, müzik öyle
bir yere geldi. Bizi bilgisayar başına oturup iki-üç şey programlayan insanlardan ayıran şey bu. Bu kötü bir şey demiyorum. Ama o başka bir şey. Ben kendimi sanatçı olarak görüyorum. Benim her zaman anlatacak bir hikayem var. Yaşadığım şeyler beni heyecanlandırıyor; bir şey yazmaya, çalmaya itiyor.

“Yeteri kadar değeri bilinmiyor” gibi yorumlar okudum sizinle ilgili, benim de katıldığım bir yorum bu. Sizin böyle hissettiğiniz oluyor mu?

Yok. Sadece bazen şunu düşünüyorum, keşke benim yaptığım müziğin de karşılığı olsaydı bu ülkede. Tabii bu demek değil ki ben bu müzikten vazgeçeceğim. Daha fazlasını tabii ki isterim ama burada değil. Çünkü zannediyorum yaptığım işlerle yurt dışından Türkiye’ye daha faydalı olabilirim. Türkiye’de birçok yetenekli insan var, yurt dışına açılmaya korkuyorlar. Aramızdan bir tanesi bunu yapabilse o diğerine güç verecektir inan.