Cumartesi Sazına küs bir efsane ve klarnetin yeni '1 numara'sı

Sazına küs bir efsane ve klarnetin yeni '1 numara'sı

16.10.2005 - 00:00 | Son Güncellenme:

Nesillerinin en ünlü iki klarnetçisi Mustafa Kandıralı ile Hüsnü Şenlendirici buluştu

Sazına küs bir efsane ve klarnetin yeni 1 numarası

Dünyanın tanıdığı iki klarnet ustamız: Mustafa Kandıralı ve Hüsnü Şenlendirici Peki, "Yıllardır Türkiye'de klarnet denince akla gelen isim kimdi?" diye sorsak... Cevabı hemen gelir: Mustafa Kandıralı. Bayram sabahlarının, yılbaşı gecelerinin vazgeçilmez ismi Kandıralı da yurtdışında yüzlerce kez sahneye çıktı. Bugün 79 yaşında olan Kandıralı zamanında kendine doğru dürüst eşlik edemiyor diye bir sanatçının kafasında klarnetini kırmış. Kandıralı "Hüsnü'yü çok beğeniyorum, yetenekli bir genç" derken, Şenlendirici de Mustafa Kandıralı dinleyerek büyüdüğünü söylüyor. Son albümü "Hüsn-ü Klarnet" enstrümantal bir albüm olduğu halde müzik listelerinde bir numaraya kadar çıkan Hüsnü Şenlendirici ve anlattığına göre "şimdiye kadar 150'den fazla plak yapmış ama 24 yıldır klarnete, sanat dünyasına küsmüş olan" Mustafa Kandıralı anlatıyor... Hüsnü Şenlendirici 5 yaşından beri klarnet çalıyor. Kibariye'ye, Cengiz Kurtoğlu'na da eşlik ediyor Hande Yener'e de; sonra gidiyor İlhan Erşahin'le, Brooklyn Funk Essentials'la caz yapıyor. 12-13 yaşından beri konserler için dünyayı dolaşan Laço Tayfa'nın da kurucusu olan Şenlendirici henüz 29 yaşında ve artık dünya çapında bir klarnetçi. Mustafa Kandıralı: Benim Amerika'da da plağım var, biliyorsun değil mi? Almanya'da plaklarım var. Amerika'da ikinci sınıf müzisyenlerin bile çiftlikleri var. Ben niye küsmeyeyim bu memlekete! Ben emekli oldum, Mustafa Kandıralı olarak 460 YTL aylık alıyorum. Bu aylığı verenlere de teşekkür ediyorum ama. Tabii değer verenler de çok. Ben canım sıkıldığında atlarım Ayvalık'taki Yalı Pansiyon'a giderim. Sahibi Çetin Akkoç darbukada bir numaradır. O bana çok iyi bakar. Efe Tur da bana yolculuk kartı verdi. Otobüs, uçak, her yere bu kartla giderim. Bir de beni her zaman el üstünde tutan Kenan Küçükçağlayan bey var. Onlara teşekkürlerimi mutlaka yaz, unutma. Mustafa bey klarnetinize, müziğe küsmüşsünüz... Hüsnü Şenlendirici: Ben yıllardır söylüyorum, beni kaale almıyorlar. Yani ben başka bir ülkeye gidip oranın gücünü arkama alıp mı müzik yapacağım? Ben işimi çok iyi yaptığıma inanıyorum. Artık sırtımı devlete dayamak istiyorum. Ama şu saatten itibaren de ayağıma pranga vurdurtmam. Önümde çok iyi bir gelecek olduğuna inanıyorum. Sadece destek olduklarını bileyim. Siz bu konuda ne düşünüyorsunuz Hüsnü bey? Değerinizin bilindiğine inanıyor musunuz? Mustafa K.: Ben klarnetimi koydum, orada duruyor. Mustafa bey bana telefonda klarnetim yok dediniz. Mustafa K.: Hayır. Hiç el sürmüyor musunuz? Mustafa K.: Küstüm ya. Klarnete de küstüm. Nasıl duruyorsunuz? Mustafa K.: Evet, 20 günde bir mutlaka manikür yaptırırım. Cila da sürdürürüm. Mustafa bey siz manikürünüzü hiç eksik etmezmişsiniz. "Mendilim de Avrupa" Mustafa K.: 300 de sen. Gömleklerim yerli değildir benim. 40 sene önce buradaki terzilerin hepsi Rumdu. Şimdi Yunanistan'dalar. Üç-beş sene öncesine kadar ben hep Yunanistan'a gider, diktirirdim elbiselerimi. 15 gömlek ısmarlarım, gönderirler. Çoraplarım, afedersin külotlarım bile Avrupa'dır. Mendilim bile. Hüsnü Ş.: Bir müzisyenin iyi giyinmesi, karizmatik olması iyi bir şey ama ben günlük giyinirim. Bir de çok şıksınız her zaman. Çok kıyafetiniz var mı? Herhalde yüzün üzerinde kravatınız vardır. Hüsnü Ş.: İyi mi, kötü mü? Ben ne zaman görsem takım elbiseli oluyorsunuz. Hüsnü Ş.: Beni yüz yüze görmeyenler hep 40'ın üzerinde zannediyor. İyi de biraz daha yaşlı ve kilolu görünüyorsunuz. Hüsnü Ş.: Yavaş yavaş fark ediyorum. Müzikal olarak etkileniyorlar tabii ki ama şimdi konserlerde görsel olarak da böyle dalan kızlar görüyorum. Gülüyorum. Geçen Babylon konserinde ön sırada sanki televizyon programından seçilmiş gibi 20 tane hatun dizilmiş böööyle bakıyorlar. Oysa yakışıklı bir adamsınız. Kilolu da değilsiniz. Gittikçe kadın hayranlarınız artıyordur. "Kadınlar evime gelirdi" Mustafa K.: Olmaz mı? Matinede benim için kavga ederlerdi. Gündüz tıraş olsam da akşam bir daha tıraş olurdum. Çok güzel giyinirdim. Evime, kapıma dayanırlardı. Ama benim karım çok yakışıklıydı kızım. Arnavuttu benim karım. Mustafa bey, sizin de herhalde kadın hayranlarınız olmuştur. Hüsnü Ş.: Klarneti sevgiliye çalarsanız var ya, off. Hiç şansı kalmaz. Hep erkekler sevgiliye gitar falan çalarlar ama klarnet de herhalde sevgiliyi istese ağlatır. Hüsnü Ş.: Önceki gece konserde çaldım gözlerine bakarak. Karınıza çaldınız mı böyle? Mustafa K.: Zeki Müren.Hüsnü Ş.: Benim de Kibariye. Bir de değeri çok bilinmese de Nuray Hafiftaş'ın sesini çok beğenirim. Son olarak, şimdiye dek en beğendiğiniz solistler kimlerdi? Kandıralı: "Louis Armstrong'la da caz yaptım ama tek kare fotoğrafım yok" Mustafa K.: Amerika'da caz yaptım. Louis Armstrong'la da çaldım. O dönemden birçok insanla çaldım. 46-47 sene evvel. Ama öyle kafasız adamım ki onlarla bir fotoğraf çektirmemişim. Hiç yok. Kızlarım da kızıyor buna. Tabii Amerika sayesinde çocuklarımı, torunlarımı okuttum ben. Hüsnü Ş.: Yurtdışındaki konserlerimden birinde beni dinleyenlerden bir kadın "Acaba Tanrı bize onun klarnetiyle mesaj mı yolluyor?" demişti. Bu beni etkilemişti. Geçenlerde de biri tam hatırlamıyorum ama yaklaşık olarak şiir okur gibi çaldığımı söyledi. Bizi dinleyince büyüleniyorlar. Bizim tarzımız da daha duygusal ya. Klarnetinizle sadece Türkiye'yi değil Amerika'yı, Avrupa'yı da büyülediniz. Neler yaşadınız yurtdışında? Şenlendirici: "Şarkıcılıkta en çok üçüncü olurdum" İlginç tabii. Benim mevzuum "Aman, beğenilir mi, satar mı satmaz mı?" değil. Öyle bir kaygıya girdiğin zaman yanlışa düştün zaten. Kendim için müzik yapıyorum. Babamın bir lafı var: "İyi bir müzisyen sayılıyorsam, kendi müziğimi çaldığım içindir." Benim de albümüme bakarsanız Türk müziği makamları var ama sound dünyalı. Türkiye'de virtüöz olan, "Allah için, konuşturuyorlar enstrümanları" diye anılan insanlar aslında hiçbir şey bilmeyen, müziğin m'sini yapmaya çalışan, sokaklardaki çocuklarımız kadar çalabilen adamlar. Herkesin "harikalar yarattım" dediği ülkelerde gidip düğünlerde çaldığını da biliyorum ben. Kimse sahtekarlık yapmasın. Benim ve benim gibi müzisyenlerin yanında aslında saygıyla durmaları gereken insanlar bunlar. Buraya nereden geldik? Galiba Türkiye'de ilk defa enstrümantal bir Türk albümü listede bir numaraya çıkmış. Çok ilginç değil mi? Çok doluyum bu konuda ya. Bilmiyorum. Çoğu müzik aletini biraz çalıyorum. Şarkı da söylüyorum. Bir ara albüm yapacaklardı bana. Sonra dedim ki, "Bırakın ya. Şarkıcılıkta en fazla üçüncü adamlığa oynarım ben Türkiye'de." Ama klarnetle Türkiye bitti, dünyaya oynuyoruz. Başka aletler de çalabiliyorsunuz. Hüsnü Ş.: Bende de araba ve motosiklet hastalığı var. Bir de ben hayatta iki kişilik yaşıyorum. Babam 38 yaşında vefat etti. Çok erken... Onun yerine de geziyorum, çalıyorum.Hüsnü Şenlendirici'yi sahnede dinlemek isteyenler 28 Ekim akşamı Babylon'a gidebilir. Mustafa bey kıyafet düşkünü. Siz?