22.11.2003 - 00:00 | Son Güncellenme:
Son hafta Uğur en düşük oyu aldığı için evden birlikte ayrıldınız. Şimdi kameralar yok, izleyen yok... Hâlâ bir ilişkiniz var mı?
Uğur Keklik: İlişkimiz gayet iyi gidiyor. Gökhan'ı annemle tanıştırdım. Bana daha önce dört kez görücü geldi ama annem ince eleyip sık dokuyan biri, onları beğenmedi. Ama Gökhan'ı çok sevdi. Bu akşam da (çarşamba günü) bize iftara davetli Gökhan.
Gökhan Yoldaş: Bana damat gözüyle bakıyorlar. Benim ailem de ona gelin gözüyle bakıyor. Biz çok samimi görüntüler vermedik "Ben Evleniyorum" evinde. İnsanlar bizi çok yakın görmüyorlar ama...
U.K.: Çünkü daha yeni tanıştık. Öyle her dakika el ele göz göze olmak bana saçma ve yapmacık geliyor. Bence evlilik çok önemli. Konuşmamız gerekiyor. Ama dans ederken elinin sıcaklığını hissedebiliyorsun mesela. Ben bununla ilgili bir şiir de yazdım. Ama aileyi, çevreyi, toplumu düşünmek gerekiyor. Bu yüzden biz o evde, diğer çiftler gibi birbirimize aşk sözcükleri fısıldamadık. Birbirimizi daha iki aydır tanıyoruz.
"Biz flört dönemini atladık; şimdi sözlüyüz, evlenebiliriz"
G.Y.: Biz sıkıştırılmış bir iki ay yaşadık. İnsanlar flört eder, sözlenir, nişanlanır ve evlenirler. Biz o flört evresini atladık. Şimdi sözlüyüz. Nişanlanıp evlenebiliriz.
G.Y.: Katıldığımız tüm programlarda herkes bizim bir an önce evlenmemizi istiyor. Ama evlilik için bazı hazırlıklar gerekiyor.
U.K.: Gökhan, İzmir'de oturuyor. Ama ben İstanbul'da yaşamak istiyorum. Eğer birinci olamazsak, Gökhan'ın İstanbul'da bir iş bulması gerekecek.
G.Y.: Belki o zaman bir hayırsever bize yardım eder. Türkiye'de hayırsever çok!
"Gökhan'la anlaşamayacak bir kadın düşünemiyorum"
G.Y.: Saygı çok önemli. Saygı sürerse, evlilik de sürer.
U.K.: Temennimiz sürmesi. Ben Gökhan'la anlaşamayacak bir kadın düşünemiyorum. Ben buna kesin eminim.
O kadar uyumlu ki. Ben sesimin tonunu yükseltsem bile o hiç yükseltmiyor. İnanın, "Ben Evleniyorum" evinde nasılsa, dışarıda da öyle. Hiç değişmedi. Birine benden bahsederken "Uğur hanım" diyor. O kadar hoşuma gidiyor ki.
"İnsan sevdiği için her şeye katlanır"
G.Y.: Ben uyumlu bir insan olduğuma inanıyorum. Uyamayacağım insan yok.
G.Y.: İki taraftan biri taviz verecekse bu ben olabilirim. O uyumsuzsa, ben ona uyum gösteririm.
G.Y.: Kavga çıkacak gibi görünüyorsa ben geri adım atarım. Ama kavga ihtimali yoksa, benim fikrimi de dinleyecek gibiyse, fikrimi söylerim. Nerede, ne yapacağımı bilirim. Bu benim uzmanlık alanım. Bunlar çok önemli değil. İnsan sevdiği için her şeye katlanır.
G.Y.: Ben o anlamda söylemedim. Şimdi siz öyle deyince, ben de... Yani... Kem küm yapmaya başladım ama... (Uzun bir sessizlik) Peki, tamam. Sevmiş de olabiliriz...
U.K.: Biz birinci olalım. Eğer biz evlenemezsek... Zaten bu kader, kaderimizde yazılı. Ama evdeki diğer çiftlerin evlenebilecek karaktere sahip olduklarına inanmıyorum açıkçası. Şebnem şiddet kullanıyor, agresif davranışları var ve küfürlü konuşuyor. Ben zaten Şebnem'in bu yarışmadan nasıl diskalifiye edilmediğini anlayamıyorum. Kaan Taşdelenler'in de evli olduğu ortaya çıktı. Yalan söylediği ortaya çıktı. Bence o akşam bizim yerimize, onun elenmesi gerekiyordu.
G.Y.: Yalan beyandan diskalifiye olması lazım.
U.K.: Bize bu yönde çok fazla telefon geldi.
G.Y.: Doktor Kaan...
(Gülüyoruz) U.K.: Tanju'yla Doktor Kaan evlensin, evet. Onlar kalıyor geriye.
G.Y.: Etrafımdaki arkadaşlarım yavaş yavaş evlendi. Ben de zamanımın geldiğine inanıyordum ama bir hazırlığım yoktu. Turizm mezunuyum ama İngilizcem yeterli olmadığı için eniştemin yanında çalışıyordum. Sandalye üretimi yapıyorduk. Yarışmanın verdiği ödüller beni cezbetti.
U.K.: Yarışmanın reklamlarını izlediğimde evlenmek istiyordum ben zaten. İstemeye gelenler oluyordu ama onları reddettik. "24 yaşıma geldim, ben de artık bir aile kurmalıyım" diye düşündüm. Bu yarışma öyle bir şey ki hem manevi bir ihtiyacınızı hem de maddi ihtiyaçlarınızı karşılayabilir.
Öyle biri yoktu çevremde. Belki öyle biri olsaydı da, Cemal'de olduğu gibi hüsrana uğrayacaktım belki. "Kısmet" diye düşünüyorum.
U.K.: Böyle bir şey hayal ediyordum. Çocukluğumdan beri insanlar beni tanısın, sevsin, beğensin isterim. Televole'yi falan izlediğimde "Ben de orada olabilir miyim acaba?" diye düşünüyordum. Şimdi dışarıda yürürken Uğur diye sesleniyorlar, imza istiyorlar. Çok hoşuma gidiyor.
G.Y.: Düşünmedim desem yalan olur. Hatta benim askerde bir arkadaşım vardı, Televole kameramanıydı. Ona "Bizi de çeksene, biz de çıkalım" diyordum. Onları izlerken onların yerinde olmayı mutlaka istersiniz. Bunun güzel bir şey olduğunu herkes tahmin edebiliyordur yani.
U.K.: İnsanlar "Bizim düşünmediğimiz şeyleri düşünüp, dile getiremediğimiz şeyleri sorup cevap alıyorsun" diyorlar. O yüzden yani... Böyle deşifreyle ilgili bir program yapabilirim. Tekliflere açığım. Hatta bir ara Ebru Akel'le beraber yapıyor gibiydik biz programı. Ebru Akel diğerlerine bir soru soruyordu, ben de heyecanlanıyordum, sanki sunucuymuşum gibi ben de sorular soruyordum.
Uğur Keklik: Aday erkekler arasında hiç tutmadığım kişiler vardı. Uygar'ı ya da Dr. Kaan'ı evleneceğim biri olarak görmedim hiç. İşte bu negatif elektrik olmuş oluyor. Hasan'la konuşurken de frekans olayı var. Hasan çok sakin, polemiğe girmeyen, ben ona bir şey anlattığımda dinleyen ama hiçbir yorum yapmayan biriydi.
U.K.: Ama Gökhan'ın ses tonu güzel. Hasan'ın sesi beni etkilemedi. Gökhan'ın sesi etkiledi. Bu da frekans olmuş oluyor.