Cumartesi "Sevgili bulma" oyunu!

"Sevgili bulma" oyunu!

17.02.2007 - 00:00 | Son Güncellenme:

Bu defa Sevgililer Günü arbedesinin ardından yazıyorum... Ortalıkta dolanan "tek kırmızı gülcüler"in, "plastik ambalajlı yapay gülcülerin", uyduruk "kalp yastıklar"ın ardından...

Sevgili bulma oyunu

www.ilhanuckan.com Faks: (0212) 505 63 88 John Nash'in, bir oyunda tüm oyuncuların sonuçtan memnun kalacağı, yani "herkes için iyi bir strateji" diye tanımlanan "Nash Dengesi"ni bir barda çevresini gözlemlerken bulduğu yazılır çizilir... "Akıl Oyunları"nda, gerçekte "Nash Dengesi"nden farklılıklar göstermesine rağmen, durum aynen şöyle tasvir ediliyordu: Barda sarışın bir kadın oturuyor. Mekandaki bütün erkekler o kadına yaklaşmak istiyor. Elbette bardaki diğer kadınlarla ilgilenecek erkek kalmıyor. Ama bardaki sarışın kadın da kendisine ilgi gösteren erkeklerden ancak biriyle yakınlaşabileceği için diğer erkeklerin de elleri boş kalacak. Bu da aslında sarışın kadın ve onun ilgisini elde eden erkek de dahil olmak üzere tüm kadın ve erkeklerin kaybetmesi anlamına geliyor.1- Anlık bir durumda bütün erkeklerin ilgisi üzerindeyken bir kadının doğru seçim yapması, o erkeklerin sayısının birbiriyle çarpımı oranındadır. Yani diyelim ki 10 erkek varsa, bu ihtimal 10 milyarda bir gibi bir sonuca tekabül eder. Pratik akıllı olanlarınız, "Her gün biriyle çıkarsa 10 günde doğru erkeği bulabilir" gibi bir tuzağa düşmesin sakın. Onun yerine birinci erkekten sonra sarışının şansının her defasında daha da azalacağının nedenlerini oturup mantığınızla bir düşünmenizi öneririm...2- Yine aynı şekilde mekandaki sarışın kadına yaklaşmaya çalışan erkeklerin de, içinde bulundukları koşulda ilişki yaşama şansları o kadar düşük bir ihtimal. İçlerinden belki bir ya da ikisi kendi kendilerine, yani herhangi bir iç ya da dış yönlendirme olmadan kadına ilgi duyuyor olsa bile, istediklerini elde etme oranlarında kayda değer bir değişiklik olması ihtimali fazla romantik bir hesap olurdu... Sevgililer Günü'nün ardından bir ilişkisi olmamasına üzülenlere lazım olur diye vermek istediğim son derece yararlı bir bilgi var. Nobel ödüllü John F. Nash'i biliyorsunuz değil mi? Hani şu ülkemizde de son derece popüler olan "Akıl Oyunları" adlı filmin gerçek kahramanı. Ha bire üstüne kalem oynattığım "oyun teorisi"ne John Nash'in ciddi bir katkı yaptığını da bilenler bilir. Sevgilisi olmayanların neden yalnız olduklarını en iyi açıklayacak örneklerden biri olabilir "Nash Dengesi"... İnternet sitelerinde "Hangi dizideki erkeğin ya da kadının sevgiliniz olmasını isterdiniz?", "Hangi aşk yazarı erkekle Sevgililer Günü'nde sohbet etmek istersiniz?" benzeri işaret etmeler, aslında sizi bardaki sarışın şanssız kadın olmaya ya da onunla bir ilişkinin hayal olmaktan öteye geçemediğini ve elinin boş kalacağını henüz görmemiş erkekler olmaya itelemekten başka bir şeye hizmet etmiyor. Tabii duruma uyanırsanız, yani bardaki sarışın kadın olmak yerine, o sırada bardaki "herhangi bir kız" olmanın çok daha cazip ve o şanssız sarışın kızı değil sizi seçen, sizin gibi aklı başında ve gösteri toplumunun tuzağından sıyrılmış "herhangi bir erkekle" birlikteliğin çok daha tutkulu bir ilişki potansiyeli taşıdığını görebilirseniz... İşte Bilirkişi olarak yazıyorum: Bu defa Sevgililer Günü arbedesinin ardından yazıyorum... Ortalıkta dolanan "tek kırmızı gülcüler"in , "plastik ambalajlı yapay gülcülerin", uyduruk "kalp yastıklar"ın ardından... Tabii bir de "Beni bu kadarcık sevsen yeter" triptiklerinin ardından! İnsana zorla "Sen böyle konuşunca o kadarcık da bu kadarcık da sevgim kalmıyor" dedirtmek için ne çok itiştiriyorlar sinirlerimizi!Geçti, geçti... İyi oyunlar herkese... Bugünkü yazımın ana fikri şu: Hande Ataizi'nin, sevgilisi Fazıl Say'dan bahsederken "Birlikte kaliteli zaman geçiriyoruz"demesine üzülmeden duramadım... Hani çalışan anneler çocuklarıyla geçirdikleri "az zamanı"da böyle bahanelendirmezler mi? Yani üzüldüğüm, kızcağız aslında sevgilisiyle doğru dürüst zaman geçiremiyor ama hâlâ kendini "kalite" takıntısından kurtaramadığı için gözünü karartıp yoluna devam ediyor. Dolayısıyla aklı karışık olmalı ki, aslında Fazıl Say'la değil, "kalite"yle yetiniyor... Öpelim, uyandıralım mı? Öptüm sizi Kadın: Beni bu kadarcık sevsen...Erkek: İlişkimize azıcık değer veriyorsan lütfen bu tarz konuşma benimle! * * *Erkek: Sana sevgimi ancak hediye alarak mı kanıtlayabilirim yani?Kadın: Bu da kanıtlamanın yollarından biri... Kılavuz Karga Oyunu! ÇEKİNMEYİN, SORUN! DAHA İYİSİNİ BİLENİNİZ VARSA DA ANLATSIN! Kız arkadaşım "Seni seviyorum, çok değer veriyorum, sana bir şey olursa yaşayamam" diyor ama "Artık heyecan duymuyorum, aşk bitti" de deyip zaman vermemi istiyor. "Belki ayrı kalınca düzelir" diyor. Benim onu tekrardan kazanmam için lütfen bana bir yol gösterin, kaybetmek istemiyorum... "Onu tekrardan kazanmam için lütfen bir yol gösterin!" * * *Kazanmak için yapmanız gereken şey çok basit! Ona deyin ki; "Böyle abuk sabuk konuşan kızlara dayanamıyorum! Bana ne istediğini bilmeyen, konformist, korkak, hem de çok aptal görünüyorlar. Senin onlardan biri olmadığını sanmıştım. Aman benden uzak ol!" Bu onu hayli sarsacaktır. Şımarmış kızları şaşırtıp kendine getirmek lazım, değil mi? Üstelik ne istedikleri konusunda biraz olsun akılları başlarına gelir... Erkek Köşesi! İşte size başka bir "oyun teorisi" örneği: 1913 yılında Ernest Zermelo'nun öne sürdüğü ve sonrasında "Zermelo Teoremi" olarak anılan ve "oyun teorisi"nin ilk teoremi olarak kayda geçmiş bir oyun var işinize yarayacak... Zermelo diyor ki; "Satrançta ya beyaz kazanır ya siyah kazanır ya da her iki taraf da berabere kalır". Bunun işinize nasıl yarayacağına gelince... Kız arkadaşınızla güzel bir ilişkiniz var diyelim. Kısa bir zaman içinde, ilişkiniz gayet güzel gittiği için kız arkadaşınız sizden evlenme teklifi bekleyecektir. Ya onu kaybedeceksiniz ya da evlenme teklif edeceksiniz. Berabere kalmak yok elbette. Beraberliğin gerilimi katlanılacak şey değildir ilişki oyununda. Ama siz ona sohbetiniz arasında "Çok güzel bir hayatımız olacak" türü ucu ve mahiyeti açık vaatlerde bulunursanız, zaman kazanmak için de eğitim, askerlik, maddi ve ailesel durumları çaktırmadan sıralarsanız değmeyin keyfinize... Evlenme teklif etmek zorunda olmadan bir ilişkiyi nasıl sürdürürsünüz?