Cumartesi Suların altındaki KAŞ

Suların altındaki KAŞ

22.09.2001 - 00:00 | Son Güncellenme:

Almanya’da yayınlanan "Unterwasser-Sualtı" dergisi, eylül sayısında Antalya’nın Kaş ilçesine geniş bir yazıyla yer verdi. Dergi, okuyucularına sualtındaki tarihi kalıntıları ve doğal güzellikleri ile dalgıçların ve tarih meraklılarının rüyalarını süsleyen Kaş kıyılarına doğru tarihsel bir yolculuğa davet etti

Suların altındaki KAŞ

Kaş’ın sualtı zenginlikleri Alman Unterwasser dergisine kapak oldu
Suların altındaki KAŞ

Almanya’da yayınlanan "Unterwasser-Sualtı" dergisi, eylül sayısında Antalya’nın Kaş ilçesine geniş bir yazıyla yer verdi. Dergi, okuyucularına sualtındaki tarihi kalıntıları ve doğal güzellikleri ile dalgıçların ve tarih meraklılarının rüyalarını süsleyen Kaş kıyılarına doğru tarihsel bir yolculuğa davet etti

Derleyen: ERTUĞRUL ÖZGÜN

Kayalıkların arasından inen merdivenler sizi doğrudan cam gibi saydam ve berrak sulara götürüyor. Denizin üzerinde güneşten ağarmış evlerin yansımalarını fark ediyorsunuz. Denize ulaşıp suyun altında başlayan macera, dalgıçları efsane şehir Kekova’nın kalıntılarına, eski evlere ve bir zamanların -şimdi üstünde suların olduğu- limanına ve surlarına götürüyor. Meydana gelen depremler ve su yükselmeleri sonucu şimdi kısmen denizin altında kalan bu güzellikler ziyaretçilerini bekliyor.

Likyalılar da var, 2. Dünya Savaşı da
Kaş’ın üstü kadar sualtı da zengin ve çeşitliliklerle dolu. Üstelik koyda her tür hava koşulunda dalmak olanaklı. Kaş’ta sualtı yolculuğuna çıkanlara müren balıkları, denizatları, barakudalar ve çütre balıkları eşlik ediyor. Biraz şanslı bir gününüzdeyseniz karşınıza yunusların, ayıbalıklarının ve kaplumbağaların çıkması işten bile değil.
Yirmi ila kırk metre arasında dalanlar eski uygarlıkların bugüne kadar korunarak gelmiş kalıntıları ile yüz yüze geliyorlar. Bugün müren balıklarına evsahipliği yapan Likya kalıntıları, dalgıçları çok gerilere doğru bir zaman yolculuğuna çıkarır. Suyun altında, görenleri şaşırtan 2. Dünya Savaşı’ndan kalma Savioa - Marchetti SM 79 Sparviero tipi İtalyan savaş gemisinin batığı, bu topraklarda sadece antik dönemde değil, yakın geçmişte bile oldukça hareketli günler yaşandığını kanıtlar gibi durmaktadır.
Bundan uzun yüzyıllar önce antik uygarlıklar, Kaş’tan sadece birkaç kilometre uzaklıktaki bu koyu doğal liman olarak kullanmışlar. Bugünkü Kaş ise Helenistik dönemde Antiphellos olarak adlandırılmış ve Romalılara başkent olmuştu. Kaş’ta sadece Romalılar’ın değil, Likyalılar, Yunanlılar, Persler, Selçuklular, Haçlı seferlerine katılan askerlerin ve son olarak da Osmanlıların izlerine rastlamak olası. Kaş arkeologlar için de bir kalıntı ve kazı cenneti. n

İlçenin bugünü
Bir zamanların balıkçı kasabası Kaş bugün güney sahillerinde kendisini yeşilin içine gizlemiş, 8 bin nüfuslu bir rüya şehri. Turistlerin akınına uğramasına rağmen özgünlüğünü ve güzelliğini koruyabildi. Burada isterseniz palmiyelerin altına uzanıp doyumsuz manzarayı seyredebilir, isterseniz kıyı boyunca uzanan kafelerde oturabilirsiniz.
Cazip fiyatları ve uluslararası menü yelpazesiyle her ülkenin turistine hitap eden Kaş, akşamları ise bar ve diskoları ile gece yaşamını sevenlere geniş seçenekler sunuyor. Hafta sonlarında kurulan pazar egzotik çeşitliliği ile turistler için çekici alışveriş olanakları sağlıyor.

Amforalar tarihe ışık tutuyor
Amforalar geçmişin depolarıdır. Antik çağın denizcileri her şeyi, geminin gövdesine halatlarla kaymayacak şekilde bağlanmış bu karnı şiş kilden kapların içinde taşıyorlardı. Şarap, buğday, peynir, zeytin ve başka birçok şey gideceği yere bunların içinde gidiyordu. Türkiye’nin güney kıyıları da doğu Akdeniz’in en önemli ticaret rotaların birindeydi. Mısır’dan yola çıkan nakliyeciler İsrail ve Lübnan kıyıları boyunca kuzeye doğru gidiyorlar, oralarda mal indiriyorlar, yenilerini alıyorlar ve daha sonra rotalarını Kıbrıs’a, güney Türkiye’ye ve daha batıya, Yunanistan’a çeviriyorlardı. Bugün hâlâ Türkiye’nin güney kıyılarında bulunan amforalar bu yolculukların her zaman başarılı olmadıklarını gösteriyor.




CUMARTESİ