CumartesiTarih Dede Cemal Kutay

Tarih Dede Cemal Kutay

11.02.2006 - 00:00 | Son Güncellenme:

.

Tarih Dede Cemal Kutay

Cemal Amca kolay çalışılan yazarlar sınıfındandı. Sanatçı "kaprisleri" gibi davranışlar onun yanından bile geçmemişti. Yalnızca, sanırım tarih yazarı olmasından kaynaklanan tarihler, isimlerin yazılışı konusunda aşırı bir titizliği vardı. Belki de son zamanlarda kitap yazılarını gözleri iyi görmediği, asistanlarının da okurken yeterince titiz davranmadığı kaygısıyla baskı öncesi kılı kırk yarar; bitmiş dosyaları ya da yeni basımı yapılacak kitapları tekrar tekrar okuturdu. Figen Turna'dan, Tekin Ergun'dan başka kimseye, hatta bana bile, "Senin işin çok," diye güvenmezdi. "Onlar okuduysa kitabı basabilirsin," derdi. Biz de öyle yapardık. İnanılmaz geniş bir arşivi ve yüzlerce dosyalanmış kitabı, hangilerinin ikinci baskılarında nerelerinde ne değişiklik yaptığını, neler ekleyip neler çıkardığını bir bilgisayar gibi hep ezbere bilir, sayfa sayfa çıkarır, söylerdi. * * *Ülkemizin değerli tarihçileri arasında en kıdemlisiydi. Atatürk'ün "Hakimiyet-i Milliye"sinden günümüze kadar erişmiş, kendi deyimiyle, "Son Kalem"di. Yetmiş beş yıl aralıksız, hiç durmadan yazmış ve bizlere 183 kitap bırakmıştır. Bunların içinde, İmparatorluk, Meşrutiyet ve Cumhuriyet devirlerinin en hacimli tarihi sayılan yirmi ciltlik bir eser ve tam 12.242 sayfalık "Türkiye İstiklal ve Hürriyet Mücadeleleri Tarihi" eseri onun en kapsamlı çalışmalarının başında gelir. * * *Tarih ve kişiler konusunda bilgisinin olmadığı, ya da eksik olduğu hiçbir alan yoktu sanıyorum. Çünkü öylesine araştıran, okuyan, ayrıntıcı, biriktirici biriydi ki, dolaplarında çalıştığı konularla ilgili yüzlerce basılı belge, resim, elyazması bulabilirdiniz. Her zaman tek üzüldüğü şey, bir yangında pek çok değerli belge, dosya ve notunun yanmış olmasıydı. Eski bir kitabının yeni basımı yapılırken hep bu olayı anlatır ve üzüntüsünü dile getirirdi. Cemal Amca tarihi bir tarih öğretmeni, bir dedenin masal anlatması gibi anlatırdı. Hele karşılıklı çay içiyorsanız konağın sokağa bakan odasında, koltuklarda oturuyorsanız, içtiğiniz çayın sayısının farkına ancak kalkarken varabilirdiniz. * * *"Türkçe İbadet" kitabını ilk yayınladığımızda öylesine geniş bir ilgiyle karşılandı ki, hemen her gün bir ya da iki televizyon programına çıkmak zorunda kalıyordu. 90 yaşına karşın öylesine dirençli, inançlı bir Atatürk eriydi ki, bazen, o genç de yoksa yaşlı olan biz miyiz, diye düşünmeden edemiyordu insan. * * *Vefat ettiği günün gecesi Ali Kırca onunla birlikte yaptığı söyleşilerinden birini "Cemal Kutay'ın Anısına" başlığıyla tekrar yayınladı. Bizi yayınevinde ilk ziyaret ettiğinde hepimizi başına toplamış, Atatürk'ü ne kadar tanıdığımızla ilgili Figen, Tekin ve bana bir soru yöneltmişti: "Atatürk'ü bir büyük adam olarak tanıyorsunuz. Ama onun insan yanını acaba ne kadar biliyorsunuz?" diye sormuştu. Aynı soruyu o gün Ali Kırca'nın "Siyaset Meydanı"nda yeniden sordu. "Atatürk'ün kaç kardeşi vardı?" Doğrusunu isterseniz, üçümüzün de yüzü kızarmıştı. Cemal Kutay kitaplarını yayın- evimizde basmaya hazırlanıyorduk, ama daha hiçbirimiz Atatürk'ün kaç kardeşi olduğunu bilmiyorduk. Bu soru ne okulda, ne yaşamda, ne küçükler, ne de büyükler tarafından hiç sorulmamıştı bize. Hiçbir kitapta da rastlamamıştık bu bilgiye. O gün hem Atatürk'ün kardeşlerini, hem de Cemal Kutay'ı öğrendik. Atatürk'ün altı kardeşi vardı. Cemal Kutay unutulmuş ayrıntıların tarihçisiydi...* * *Ama unutmadığı şeyler de vardı. Örneğin, o kadar işine, o kadar yaşına karşın, ne zaman yemeğe çağırsa, özellikle kurufasulye ya da başka bir yemek yapıyor, ya da yaptırıyorsa et yemediğimi bildiği için, yemekleri hep etsiz pişirtirdi. Öylesine duyarlı, ince ve değerbilirdi; herkese yetişmeye çalışırdı. Hep onu incitmekten korkardık. Ama ne yazık ki, son davetine gazetedeki işlerimizin yoğunluğu yüzünden gidemedik. Özür dilediğimiz gün de son konuşmamız oldu. Şair Cemal Süreya'nın dediği gibi, gerçekten, "Her ölüm erken ölümdür". yural@milliyet.com.tr Cemal Kutay, yaşamımdaki en yaşlı ağabey, amca ve arkadaştı. Öylesine çok ortak yanımız vardı ki, belki de beni bu yüzden yaşamında çok ayrıcalıklı bir yere koymuştu. Bir dönem, onun yayıncısı ve editörü olma şansına da eriştim. Milliyet ve Aksoy Yayınları'nı yönettiğim dönemlerde onun kitaplarını yeni boyut ve formatlar içinde yayınlamak fırsatını da buldum.

KEŞFETYENİ
Elendikten sonra ilk paylaşım! Yiğit Poyraz detayı dikkat çekti
Elendikten sonra ilk paylaşım! Yiğit Poyraz detayı dikkat çekti

Cadde | 01.05.2025 - 07:11

Survivor'da 25 Nisan Cuma akşamı elenen Pınar Saka elendikten sonra ilk sosyal medya paylaşımını yaptı.

Yazarlar