Cumartesi 'Tek kişilik dev kadroyum'

'Tek kişilik dev kadroyum'

05.12.2020 - 03:09 | Son Güncellenme:

Bir hobi olarak başladığı seramik tutkusunu “Melis Birkan Studio” adıyla markalaştıran Melis Birkan “Her şeyiyle kendim uğraşıyorum, tek kişilik dev kadroyum” diyor.

Tek kişilik dev kadroyum

 

Melis Birkan ne yaparsa yapsın onun yumuşacık sesini duyduğumuzda ya da sıcak gülüşünü gördüğümüzde bir yerlerde “Anlamazdın” çalıyor gibi oluyor. O, Türk sinemasının en sevilen aşk filmlerinden birinin parçası olmayı herkesin başına gelmeyecek bir şans olarak yorumluyor. Kışın ilk günü Birkan’la kendi kendime yarattığım bir heyecan diye tanımladığı seramik markası “Melis Birkan Studio”yu konuşmak üzere buluşuyoruz Dedeman Otel’de. Havuçlu kekten aşka, seramikten tiyatroya uzanan sohbetimizde rol çalan pandemi oluyor elbette...

Haberin Devamı

Tek kişilik dev kadroyum

- Melis Birkan Studio adıyla markalaşan seramik yolculuğunuz nasıl başladı?

Seramik hobimdi, hâlâ da bir hobi benim için. Bu hobi acaba kendi bardağımı, tabağımı yapabilir miyim şeklinde bir merakla başladı. Tülin Bozüyük’ün kursuna gittim. Kurs çok güzel geçti. İlgim devam etti ve etrafımda yaptıklarımı beğenen insanlar oldukça daha da hoşuma gitmeye başladı. Pandemiyle birlikte evlere kapanınca herkes hobilerine ve başka şeylere yöneldi. Benim zaten halihazırda bir hobim vardı. Arkadaşlarımın bunu neden ilerletmiyorsun söylemleri bana cesaret verdi. Onlar olmasaydı bu kadar kolay girişemeyecektim ama o cesaretle başladım. İnsanların böyle bir dönemde sabah kahvelerini ya da çaylarını içerken mutlu olabilecekleri bir şey yaratmak şu anda belki küçük bir çözüm ama hoşuma giden bir şey.

Haberin Devamı

- Çalışmalarınızın formları ve markanızın simgesi olarak seçtiğiniz geyik boynuzları dikkat çekiyor. Özel bir anlamı var mı bu seçimin?

Geyik çocukluğumdan beri çok sevdiğim bir hayvan. Geyiğin görüntüsü bana çok zarif gelir. İleride böyle bir şey yapmak istesem simge olarak ne kullanırım diye düşünürdüm. Geyik boynuzları ne kadar hoş duruyor diye düşünürken bu adımı atınca ilk önce aklıma bu geldi. Benim sevgimden başka özel bir anlamı ya da hikayesi yok. Bir seramik sanatçısı falan değilim. Hobi olarak başladım, genelde deneme yanılma metoduyla yol buluyorum diyebilirim. Kendi kendime yarattığım bir heyecan diyebilirim.

- Bu heyecan bir atölye kurmaya, orada daha fazla üretim yapmaya evrilecek mi?

Bunu zaman gösterecek. Şu anda kendime tek kişilik dev kadroyum diyorum. Her şeyiyle kendim uğraşıyorum ama talep yoğunluğu devam ederse bir atölye açmak ihtiyaç olacaktır. Atölyeye hemen girişmedim çünkü pandemide birilerini aynı mekana sokmak, çalışmak riskliydi. Ama inşallah daha sağlıklı zamanlarda her şey de güzel giderse neden olmasın?

- Kısıtlamalar devreye girmeseydi 10 Aralık’ta Moda Sahne’de “Yeni Bir Şarkı”yla sahnede olacaktınız. Pandemi zamanı sahneye çıkmak nasıldı?

Mesafeler ve herkesin ağzında beyaz maskeler ilk başlarda enteresan geliyordu. Ama bunun içinde yaşıyoruz. Böyle zamanlarda ilk önce sanattan vazgeçiliyor. Biz hala eğlence sanatı olarak görüyoruz tiyatroyu ama yaptığımız şey sanat, eğlence değil sadece. İnsanların bir şeyleri görmeye, duymaya ve paylaşmaya da ihtiyaç duyduğu bir yer tiyatro salonu. Bu yüzden bir şekilde bir şey anlatıyor olmak, salondan çıktıklarında insanların tepkileriyle karşılaşmak bize iyi geliyor. Online oyunlar başlayacak şimdi. Moda Sahnesi olarak tek, iki ve en fazla üç kişilik oyunlar oynayacağız oyuncu sağlığı açısından. - Oyun kadın özgürleşme hareketinin izleriyle bezeli. Kadına yönelik her türlü şiddetin arttığı bir atmosferde tüm bu olup bitenden nasıl etkileniyorsunuz?

Haberin Devamı

Hepimiz etkileniyoruz, keşke bir şeyler daha eşitlikçi olabilse. Özgürce bir şeyler yapılabilmesinden ve söylenebilmesinden yanayım. Bu yüzden de aslında tiyatro ya da başka araçlarla bir şeyler anlatmaya çalışıyoruz. Bu dönemde Marguerite Duras’ın bir oyununu oynamak kıymetli. Duras, bunu ‘80’lerde yazdı ve şimdi 2020’lerde hâlâ çok güncel, hâlâ aynı dertleri konuşuyoruz. Tarih değişmiş ama durumu değiştirememişiz maalesef. Bir şekilde bunun bir yerinde var olup durarak, paylaşmak iyi geliyor. Galiba insanların şu dönemde en çok içlerinin sıkıldığı şeye ya da dert edindiklerine karşı yalnız olmadıklarını bilmek iyi geliyor. Hobimi de işe dönüştürerek bir şeyler yapmaya çalışıyorum belki birine “Bunu ben de yapabilirim” diye düşündürtebilir umuduyla. Çünkü hepimiz birbirimize ilham oluyoruz. 

Haberin Devamı

- Yoğunluktan konuştuk. Seramik dışında pandemide yoğunlaşabildiğiniz bir şey oldu mu?

Seramiğin dışında genelde spor yapabilmek için dışarıda, bir mekanda olmayı tercih ederken şimdi evde de spor yapabiliyorum. Eskiden yapamıyordum. Arkadaşımın online dersi var ona katılıyorum, kendi başıma spor yapıyorum ve bunun aslında olabilir olduğunu görüyorum. Vaktim olduğunda izlemeyi ertelediğim şeyleri izliyorum. Okuyamıyorum ama daha rahat izleyebiliyorum.

Haberin Devamı

Tek kişilik dev kadroyum

“AİLEM OLMASINI İSTİYORUM”

- ABD’de Morning Consult’ın yaptığı bir araştırma yetişkinlerin yüzde 15’inin iklim krizi nedeniyle ebeveyn olmaktan vazgeçtiğini ortaya koydu. Tüm bu koşullar hayatınızda, örneğin anne olmak gibi majör kararları etkiler mi?

Her insanın taşıdığı kaygı düzeyinde bir kaygım var bu konuda ama bu durum dünyaya bir çocuk getirmemeliyim hissiyatını yaratmıyor bende açıkçası. Belki de bizim dünyaya getireceğimiz çocuklara başka bir sebeple ihtiyaç olacak. Hepimizin sorguladığı şeyler oluyor. Birilerine bu söylediğim romantik gelebilir ama ben bu kadar kaderci bakmamak gerektiğini düşünüyorum. Hepimizin doğası var ve bu doğaya da çok fazla karşı durmamak gerekiyor. Bunlar çok kişisel kararlar. Benim ebeveyn olmak isteyene de istemeyene de saygım var. Aile yaşamını seven biri olarak ailem olmasını istiyorum.

Tek kişilik dev kadroyum

“BİR ADA JENERASYONU VAR”

- ”Issız Adam”ın Ada’sı Melis Birkan’la biraz da aşkı konuşalım...

Herkesin başına gelebilecek bir şans olduğunu düşünmüyorum. Filmi çekerken böyle olacağını düşünmemiştik. Bununla anılıyor olmaktan dolayı gayet memnunum. Filmi izledikten sonra yanıma gelip kızıma Ada ismini koydum diyen birçok kişi oluyor. Böyle bir Ada jenerasyonu var. Aşk şahane bir şey. Hayatımın merkezinde ve ortasında şu anda. İnsanı çok besleyen bir şey eğer bulabildiğiniz, yaşayabildiğiniz ve anlaşabildiğiniz bir durumsa. Benim için mutlu ve güzel bir şekilde işimle birlikte aşkım da gayet güzel devam ediyor.

- Ada gibi, final sahnesi gibi filmin unutulmazlarından biri de havuçlu kek. Pandemide mutfakla ilişkimiz de evrildi. Sizin bir spesiyaliniz ya da kendinize has bir havuçlu kek tarifiniz var mı? 

Kendime has bir havuçlu kekim yok. Filmden sonra her gittiğim mekanda ufak jestlerle ya müzik çalınır ya da bir havuçlu kek ikramı olurdu. Birçok mekanda havuçlu kekin tadına baktım bu yüzden. Evde yaptın mı diye sorarsanız hayır yapmadım. Mutfak konusunda inanılmaz yetenekliyim onları da bunları da yaparım demiyorum ama aç kalınmayacak şekilde yemek yaparım. Et sevmediğim için benim mutfağım sebze ağırlıklı. Sebze seviyorsanız bende çok güzel doyarsınız.