Tek mi yoksa birlikte mi?

İletişim Yayınları’ndan çıkan Jean-Claude Kaufmann imzalı “Tek Yatakta İki Kişi” başlıklı kitap uzun soluklu bir tartışmayı yeniden alevlendirdi: Çiftlerin birlikte uyuması mecburi mi? Kaufmann kitabında eşlerin yatakta karşı karşıya kaldıkları kişisel konfor arayışıyla yakınlık arasındaki mücadeleyi anlatıyor. Görüşler oldukça çeşitli. Kitapta yataktaki erkeği bir sıcak su torbası olarak görenlerden, 30 yaşına kadar tek yatıp evlendikten sonra birlikte uyumaya alışamayanlara kadar birçok örnek var. Dolayısıyla sorunun da tek bir cevabı yok. Biz de bu soruyu uzmanlara sorup doğru cevabın peşine düştük.

“Herkese uygun bir ilişki modeli yok”

Şahika Yüksel (Psikiyatrist)

- Birlikte yaşayan insanların üzerinde anlaştığı bir yaşam tarzı belirlenmelidir. Tek tür, herkese uygun bir ilişki modeli yoktur. Birlikte yatmak, uyku gibi temel bir işlevin kalitesini belirliyor. Birlikte uyumakta; muhabbet, özel paylaşımlar ve cinsellik de var. Yastık sohbetlerinin rahatlığı, keyfi yatak odası dışında zor bulunur.

- Ayrı odalara, yataklara sahip olmak, istekler farklı ise olumsuzluk işareti. Ama eminim aralarındaki tek uyuşmazlık ayrı uyumak değildir. Başka alanlarda da ayrı düşüyorlardır. Biri mutlaka birlikte uyumak, diğeri ayrı yatmak istiyorsa bu bir sorundur. Tabii beraberliklerinin farklı devrelerinde farklı tercihler olabilir. Her ayrı uyuma olumsuz bir ilişki anlamına gelmez.

- Yalnız kalamayacağını ileri sürerek uzun süre çocuklarıyla uyuyan anneler aslında ayrı yatma isteklerini kendilerine bile itiraf etmemiş kişiler olabilir. Ayrı yatmak için çocuklarını bir mazeret olarak kullanmak yerine durumun paylaşılması yararlı olacaktır.

- Uyurken dokunulmaktan hoşlanmayan, rahatsız olan biri sürekli kendisine dokunan biriyle uyursa tedirgin olur. Cinsel sağlık için iki kişinin birbirine baskı, emrivaki yapmadan istediği sıklıkta ve istediği biçimde cinsellik yaşaması önemli. İstemediği halde bir cinsel yakınlığa girmek veya girmediği takdirde cezalandırılacağı için zorunlu yakınlık cinsel sağlığı bozar.

“Sarılarak yatan çiftlerin cinsel yaşamı daha iyi”

Filiz Kaya (Çift terapisti)

- Yapılan birçok araştırma birlikte uyuyan çiftlerin daha mutlu olduğunu gösteriyor. Hatta uyurken birbirine dokunan, sarılan çiftlerin cinsel yaşamlarının daha iyi olduğu sonucunu sunan çalışmalar da var. Ancak bu çiftlerin uzun yıllar izlendiği araştırmaların sonuçlarına baktığımızda iki kişinin aynı yatakta uyuması, ilişkiden memnun olma açısından belirleyici bir önem taşımıyor. Ama çiftin günü birlikte sonlandırıyor ve güne birlikte başlıyor olması yakınlığı artıran paylaşımlar.

- Yaş ilerledikçe çiftlerin yatakları hatta odaları ayırma eğilimleri artıyor. Bu ilişki tatmininde dramatik bir değişikliğe sebep olmuyor. Birlikte uyumayan pek çok mutlu çift de var. Yatakları, odaları ayırmak sıklıkla iki sıkıntılı nedenden kaynaklanıyor: Birincisi bebek doğduktan sonra yataktan kovulan babalar. İkincisi de küslük halleri nedeniyle partneri cezalandırma çabası. Bu nedenlerle ayrılan yataklar ilişkileri hırpalar.

- Her ne kadar ayrı yataklarda uyumalarına rağmen mutlu bir ilişkiye ve iyi bir cinsel yaşama sahip olan çiftler olsa da bence birlikte uyumak önemli. Mutlu bir cinsellik için cinsellik hakkında konuşabilmek; her iki taraf için de tatmin edici olması, ihtiyaçların paylaşılması en önemli faktörler. Aynı yatakta uyunması belirleyici görünmese de tensel teması sürdürmeyi sağlamak açısından önemli olduğunu düşünüyorum.

“Birlikte uyumak mecburi değil, ama çiftler bunu ister”

Şencan Taşkale (Klinik psikolog)

- Romantik ilişkideki yakınlığı mecburiyetlerle açıklamak pek doğru olmaz. Çiftler birlikte yemek yemek zorunda olmadıkları gibi birlikte uyumak zorunda da değiller. Ama bunu genellikle isterler, istedikleri ihtiyaç duydukları için birlikte uyurlar.

- İki ayrı evi olan çiftlerin ilişkilerinin daha uzun mu yoksa kısa mı süreceğiyle ilgili bir araştırma verisi yok sanırım. İlişkinin süresini belirleyen tek boyut da bu değil. Bu sağlıklı bir bireysellikle, yeterince güven veren bir yakınlığın uyum ve denge içinde olmasına bağlıdır. Çift eğer yakınlık ve bağ kurma ihtiyaçlarını bu şekilde karşılayabiliyor ve kendi kişisel alanlarına sahip olmayı karşılıklı onaylıyorsa bu elbette ilişkinin ömrünü uzatır.

- Uyku alışkanlıkları çok erken dönemde kazanılır ve yerleşiktir. Bedene dair yerleşik alışkanlıkları sürdürebilmek kişiye doğal bir rahatlık ve güvende olma hissi verir. Ancak zor olsa da her alışkanlığın yerini yenisi alabilir.

- Çift ihtiyaç duyduğunda bir araya gelebilen, cinsel yakınlığı birbirinden talep edebilen bir ilişkiye sahipse, farklı yataklarda uyumaları cinsel yaşamlarını olumsuz etkilemez. Hatta bu karşılıklı bir rahatlık sağlıyorsa olumlu etkileri de olabilir. Horlama, huzursuz bacak sendromu çiftlerin birlikte uyumasını imkansız hale getirebilir ama bu, cinsel olarak uzak kalmalarını gerektirmez.