Cumartesi Türk san'at işkencesi

Türk san'at işkencesi

17.02.2007 - 00:00 | Son Güncellenme:

"Acımasız bir ceza" gibi geliyor ona önce Türk sanat müziği. Fakat insan nelere alışmıyor ki, Danny de alışıyor. Ve yıllar sonra İzmir'de, konacak uygun koğuş bulunamayınca spor salonuna hapsedilen Bülent Ersoy'un her gece yüksek tavanlı, büyük ve boş salonda yankılanan hüzünlü şarkılarını zevkle dinliyor

Türk sanat işkencesi

tubakyol@yahoo.com Gidelim.Hakikaten güzel bir ev. Mandalina bahçesinde. Pansiyon tadında. Dizi dizi bir sürü odalar falan. Şimdi kış diye kalan olmadığından, odalardan birinde piyano var mesela. Çaldım biraz. Akordu bozuktu ama benim akordum da bozuktur zaten. Bir başka odada ping pong masası var. Ki sonra Danny'yle oynadık. İyi değilimdir ama feci de sayılmam masa tenisinde. Bayağı eğlendik. Döndüm. Nihayet yeniden İstanbul'dayım. Ama hâlâ anlatacağım birkaç bir şey kaldı... Gümüşlük'te Danny'nin evine gittiğimi yazmıştım. "Danny'nin evi çok güzel, gidelim mi?" dediler. Evi gezme faslı bitince oturduk.O zaman işte resmen tanıştırıldık. Danny, yani Daniel Koplowitz...Böyle ad-soyad tanıştırıldı mı biri, kesin ünlü bir kimsedir. Fakat bana bir şey ifade etmedi. Kim peki?"Karafatmanın Sarayı"nın yazarı.Danny bana hem kahve getirdi hem de kitabını... O sobayı yakarken, ben de kitabını karıştırmaya başladım. Kimin evindeyim bakalım."1945 yılında İngiltere'de, Wiltshire'daki bir mülteci kampında doğdu."Yahudi demek ki. Bu adam 62 yaşında mı? Kullandığı kırışıklık kremini mutlaka sormalı. "Londra'da büyüdü. Öğrenimini tamamladıktan sonra matematik öğretmeni olarak çalıştı."Burada da öğretmenlik mi yapıyor acaba? "Esrar suçundan İran, Pakistan, Afganistan, İsveç ve Fas'ta hapis yattı."Hı?"1975 yılında Suriye sınırında Türkiye'ye esrar sokmaya çalışırken yakalandı, idam cezasına çarptırıldı."Yok artık! Danny uyuşturucu kaçakçısı mıymış? İdam mı? Şaka mı?"Cezası müebbete ve 36 yıla indirildi. Antakya, İstanbul, Burhaniye ve İzmir'de, toplam 12 yıl hapis yattı."12 yıl.. Yuh! Bu Danny ünlü biri ama... "Karafatmanın Sarayı" çıkalı iki yıl olmuş. Ben iki yıl gecikmeyle ama iki gün içinde okudum.Hapishanedeki hiyerarşi de tıpkı dışarıdaki gibi; Hilton koğuşu, turist koğuşu, sübyan koğuşu, kabadayılar, delikanlılar, kurtlar, devrimciler -tabii koğuş içinde de, koğuşlar arasında da mücadeleler daha sert, ayrımlar daha keskin, hataların cezası ölüm.Danny, yarın devrim olacağından yüzde 100 emin siyasilerin hapishane günlerinin de tanığı, 12 Eylül darbesinin de...Bu arada cezaevine Bülent Ersoy getiriliyor. Nereye konacak peki, hangi koğuşa? Az kalsın "sapkınlar koğuşuna" atılacakmış. Başgardiyan mani olmuş. Fakat kadınlar koğuşundan da tepki gelince -henüz ameliyat olmamış, kadın değil diye- Ersoy'u tek başına spor salonuna hapsetmişler.Sadece Bülent Ersoy mu; Enis Karaduman, Hasan Heybetli, Kürt İdris, hatta Yılmaz Güney de var kitapta.Bir de şöyle bir bölüm var:"Beni hazırlıksız yakalayıp sesi yükseltmek, bir oyun haline gelmişti. 'Sanat müziği' derdi birisi gülerek, 'sevdin mi?' Bu müzik bana o kadar acı veriyordu ki, Uluslararası Af Örgütü'ne mektup yazdım, böylesine korkunç bir müziği sürekli dinlemeye zorlayarak bana acımasız ve alışılmadık bir ceza uygulandığı gerekçesiyle, benim için bir kampanya başlatmalarını istedim." Hapiste darbe Ben de onun evinde, onun piyanosunda, üstelik akortsuz piyanoda, hem de ne çalarım ya ben piyano; ve fakat Türk sanat musikisi icra edeceğim tuttu, "Beni hiç eden sensiz hayatı / Sevmek istesem de sevemem artık"ı çalmıştım, iyi mi?Kızmış mıdır?Yok, hapishanede geçen onca yılda alışmış, İzmir'de Bülent Ersoy'un sesinden dinleyince de bu müziğe iyice ısınmış.Türkiye'ye yerleşmesinden belli değil mi? Şarkı da cuk oturmuş aslında:"Dönmek istesem de, dönemem artık..." Dönmek istesem de Daniel Koplowitz'i gugılladım. Bir sürü başka haberin yanı sıra Ahmet Tulgar da, üstelik bizim ek için bir röportaj yapmış onunla dört yıl önce. Haydi başka gazeteleri, dergileri okumuyorsun. İnsan bari kendi çalıştığı eki okumaz mı? Depresyondayım. manik depresif köşe Geçen haftalarda Phil'den de söz ettim. Öyle yazmışım; Phil geldi, kuş gözlüyorlar buralarda falan filan...Kim bu Phil?Bir arkadaşımın sevgilisi. Phil Quinn.O da Anthony Quinn'in akrabası çıkmasın mı? Çıkmadı.İngiltere'de ünlü bir aktör ya da yazar o zaman...Değil.Kim peki, ne'ci?İngiltere'de ekolojik danışman.Türkiye'ye tatile gelmeden önce yaptığı son iş bir çiftlik evinin restorasyonunda danışmanlıkmış. Yıllardır boş duran bir çiftlik, çocuklar için okula dönüştürülecekmiş. Çiftliğin çatısında 50 yarasa yaşıyormuş. Ekolojik danışman olarak Phil ve bir mimar, inşaat sırasında bu yarasaların zarar görmemesini sağlamak ve restorasyon bittiğinde yine çatıda yaşayabilecekleri şekilde çatıyı düzenlemek, girişi-çıkışı ayarlamak için uzun uzun çalışmışlar.50 yarasa mı? Bunca çaba 50 yarasa için mi?"50 yarasa ama 7 tür" dedi Phil.Ha, öyle desene, tamam o zaman!Kesin İngilizce anlamıyorum ben. Bildiğimiz yarasadan mı söz ediyoruz?Bildiğimiz yarasadan söz ediyoruz.İngiltere'de yarasalar koruma altında. Phil Quinn de kim? Ünlü aktör, şarkıcı... Yoksa yazar mı? Batman! "Avida" / 10.30 / AFM Fitaş Beyoğlu 1 "Bir Terörist Olarak Hayatım; Hans-Joachim Klein'ın Hikâyesi" / 11.00 / AFM Caddebostan "Aşk Hastası" / 11.00 / AFM Fitaş Beyoğlu 2 "Cite Soleil'in Hayaletleri" / 12.30 / AFM Fitaş Beyoğlu 1 "Wholphin" / 13.00 / AFM Caddebostan "Cinnet" / 13.00 / AFM Fitaş Beyoğlu 2 "Cennetin Kapıları" /15.00 / AFM Fitaş Beyoğlu 1 "Sapığın Sinema Rehberi" / 15.30 / AFM Caddebostan "Biz Ne Bilebiliriz Ki: Tavşan Deliğinden Aşağı" / 15.30 / AFM Fitaş Beyoğlu 2 "Aşkın 4.6 Milyar Yılı" / 19.00 / AFM Fitaş Beyoğlu 1 "Kurt Cobain: Bir Oğul Hakkında" / 19.30 / AFM Caddebostan "Komma" / 19.30 / AFM Fitaş Beyoğlu 2 "Glastonbury" / 21.30 / AFM Fitaş Beyoğlu 1 "Bir Başkanın Ölümü" / 22.00 / AFM Caddebostan "Yeni Başlayanlar için Puccini" / 22.00 / AFM Fitaş Beyoğlu 2 "Yaratık" / 00.15 / AFM Fitaş Beyoğlu 1 "Kara Koyun" / 00.30 / AFM Caddebostan "Pusher 3: Bana Derler Azrail" / 00.30 / AFM Fitaş Beyoğlu 2 Bağımsız filmler festivali If İstanbul'da bugün