24.12.2005 - 00:00 | Son Güncellenme:
Turgut Türk Adıgüzel ABD'de yönetmenlik üzerine mastır yapıyor. Adıgüzel okuldaki ödevi için Yahudileri toplama kampından kurtaran konsolos Selahattin Ülkümen'i anlattığı filmiyle Big Bear Lake Uluslararası Film Festivali'nde en iyi öğrenci filmi dalında ödül aldı. "Crescent Star / Hilal Yıldız" adlı film Hollywood Sinema Müzesi'nin açılış filmi olarak da seçilmiş. Yönetmen "Şimdi bu filmin uzun metrajlısını çekmek istiyorum. Spielberg'e senaryomu ilettim. Beni desteklerse Türk Schindler'i Ülkümen'in hayatını beyazperde de görebiliriz" diyor. Aslında İstanbul, Galata doğumluyum. Ama babamın işleri bozulunca memleketimiz Çemişkezek'e geri döndük. Liseye kadar orada okudum. O dönemde kendi kurduğumuz tiyatro topluluğu ile gösteriler yaptık. Sonra İstanbul Üniversitesi Edebiyat Bölümü'nü kazandım ama gitmedim. Dayım Zeki Müren ve Adnan Şenses'in menajerliğini yapardı. O çevrenin de etkisiyle yurtdışında sinema okumaya karar verdim. BBC'nin sinema okuluna girdim. 1,5 yıl kadar İngiltere'de kaldım. Tunceli'nin Çemişkezek ilçesinden önce İngiltere sonra Amerika'ya uzanan sinema maceranızı anlatır mısınız? "Bursunu ünlü isimler veriyor" Öğrendim ki New York Üniversitesi dünyanın en güzel sinema ve film okulu. Oraya girmeyi kafama koydum. Martin Scorsese sinema bölümünün başındaydı. Beni kabul eden seçici kurulda o da vardı. Okulun öğrenci filmlerini uluslararası alanda pazarlamaya başladım. İyi para kazanınca iki dönemin sonunda okulu bıraktım. 15 yıl sonra sinema okumaya daha iyi bir okula girerek devam ettim: USC. Ama ABD'de okumak daha cazip geldi... Binlerce öğrenci arasından ilk 32 kişi arasında girdim. Hem de 40 yaşındayken. Ama bir yıllığı 50 bin dolar bu okulun. Okula kabul edilen dört-beş öğrenciye ünlü yönetmenler ve oyuncular burs veriyor. Ben de bu isimler arasındaydım. Bursumu karşılayanlar ise Spielberg, Lucas, Jack Nicholson, Shirley McLaine ve devlet. Şu anda USC'de yönetmenlik üzerine mastır yapıyorum. Artık 47 yaşındayım ve bana USC'nin öğrencileri büyükbaba diyor. Güney Kaliforniya Üniversitesi'ne (USC) girmekle kalmayıp Steven Spielberg ve George Lucas'ın özel öğrencilerinden biri olarak onlardan burs almışsınız. Tatil için Türkiye'ye geldiğimde gazete okurken Ülkümen'in cenaze fotoğrafları dikkatimi çekti. Musalla taşında İslami şartlara uygun olarak yatan bir naaş vardı ama arkasında tüm dinlerin temsilcileri yer alıyordu. Ülkümen'in hayatını okuyunca Rodos konsolosluğu sırasında 200 kadar Yahudiyi Nazi kamplarından kurtardığını öğrendim. Okuldaki dersim için yedi dakikalık bir film çekmem gerekiyordu. Ben de Ülkümen'in Yahudileri kurtarma hikayesini kurguladım. Çocukken Galata'daki arkadaşlarımın hepsi Museviydi. Bu filmle onlara olan sevgi borcumu da ödemiş oldum. Gelelim Kaliforniya'da düzenlenen Big Bear Lake Uluslararası Film Festivali'nde ödül alan "Crescent Star / Hilal Yıldız" adlı filminize. Selahattin Ülkümen üzerine bir film yapmak nereden aklınıza geldi? "15 bin Yahudi kurtarılmış" Evet. Türkiye 1944 yılında, II. Dünya Savaşı'nda tarafsız ülkeler arasında bulunuyordu. Ama Türk diplomatlar Türkiye dışişlerinin de yardımıyla 15 bine yakın Yahudiyi ölümden kurtarmışlar. Diğer diplomatların isimleri henüz ispatlanmamış olsa da Ülkümen'inki biliniyor. İsrail 1990'da Oscar Schindler'e de yaptığı gibi Ülkümen'i kahraman ilan etmiş, ona ödül vermiş. Pullarında Ülkümen'i kullanmış. Türklerin barbar olmadığını, insanları kurtardığını gösterdim filmimle. Ülkümen'inki Schindler'inkinden daha büyük bir kahramanlık. Karısını bile kaybetmeyi göze almış. Yahudilerden hiçbir çıkarı olmadan yapmış bunları. Oysa Schindler'in kurtardıkları onun fabrikasında çalışıyordu. Ortada az da olsa bir çıkar vardı. Bir nevi "Schindler'in Listesi" filmine konu olan bir hikayeyle karşılaştınız yani. "Hikayeye Hillary Clinton ve Steven Spielberg de ağladı" Ülkümen'in eşi de Yahudilerin kurtarılmasına yardımcı olmuş. Hatta listelerin oluşturulmasını sağlamış. O sırada hamileymiş. Türklerin Yahudilere yardım ettiğini öğrenen Almanlar, Rodos'taki konsolosluk binasını bombalamış. Bu sırada Ülkümen'in eşi ağır yaralanmış ve bebeğini doğurduktan sonra vefat etmiş. Festivalin ardından Los Angeles Musevi Cemiyeti'nden telefon aldım. Filmimi sinema salonlarında göstermeyi amaçladıklarını, Ülkemen'in oğlunu bulduklarını ve benimle tanıştırmak istediklerini söylediler. Bombalamanın ardından doğan Mehmet Ülkümen İsviçre'de Birleşmiş Milletler protokol başkanı olmuş. Ülkümen dışında o akşam filmi izleyen ünlü isimler de vardı. Film Amerika'da gösterildikten sonra Ülkümen'in oğluyla da tanışma imkanı bulmuşsunuz. Hillary Clinton ve Steven Spielberg. O dönemde küçük bir çocuk olan ve Ülkümen'in yardımıyla Nazi kampından kurtulan bir adam Mehmet Ülkümen'e babasının yaptıkları için teşekkür etti. Tüm salon hüngür hüngür ağladı. Küçücük bir film bu kadar ses getirdi Amerika'da. Kimler mesela? Evet. "Crescent Star"ın uzun metrajlı filmini yapmak istiyorum. Amerika, Türkiye ve Avrupa'dan filmin uzun metrajlısını çekelim diye teklifler geldi. Ama yönetmeni yine ben olmalıyım. USC'nin sinema bölümü başkanı Spielberg'e senaryomu verdi. Bakalım, ilgilenecek mi? O beni desteklerse belki Türk Schindler'i Ülkümen'in hayatını beyazperde de görürüz. Bu işin yanı sıra Yahudileri kurtaran diğer konsoloslarımızı da bulup hepsinin filmini çekmek ve bir DVD'de toplamak istiyorum. "Schindler'in Listesi"nin yönetmeni olan Spielberg'in filminize el atmasını ister misiniz? Temasa geçtiniz mi onunla?