Cumartesi Üzüntüyü kısa süreliğine unutturdu

Üzüntüyü kısa süreliğine unutturdu

24.12.2005 - 00:00 | Son Güncellenme:

Hayatta insanın başına üzüntü verici şeyler gelebiliyor. İşte o zaman bebekler "Bugün yüzümüzü güldüren tek şey" görevini görüyor. Bizim oğlan da geçen akşam "durumdan vazife çıkardı"

Üzüntüyü kısa süreliğine unutturdu

igursoy@milliyet.com.tr Şimdi bir araba dolusu "ciddi" lafı ben neden yazdım? Çünkü bu hafta yakın bir arkadaşımın babasını kaybettik. Ben de akşam ziyaretine gittim. Oraya vardığımda karşılaştığım durumu az çok tahmin edersiniz. Öyle ağlamaktan kendinden geçen, dövünen kimse yoktu ama eve kaçınılmaz biçimde genel bir hüzün hakimdi. Bir müddet sohbetten sonra annesinin kucağında Batu damladı. Bunu o anda hiçbirimiz tahmin edemezdik ama bu küçük kişi akşamın gidişatını değiştirecekti.Önce salona dizildik. Bizim oğlan da üçten fazla kişiyi ne zaman bir arada görse yaptığı gibi önce her birimizi teker teker süzdü. Gözler faltaşı, ağız hafif aralık -kendisi pop yıldızı çünkü, böyle daha çekici görünüyor, kafa dik ama hafif hafif oynuyor. Kafasının durumunu şöyle anlatabilirim: Hani bir ara çok moda olan, arabaların ön konsollarına ya da arka camın iç tarafına koyulan minik oyuncak köpekler vardı. Kafaları gevşekti ve araba hareket ettikçe öyle oynar dururdu. Bu yazıların mümkün olduğunca güler yüzlü olmasına çalışıyorum. Tatsız konulara pek girmemeye niyetliyim çünkü asıl derdim, bebek büyütmenin ne kadar eğlenceli bir şey olduğunu anlatmak. Ama nihayetinde bu yazıların konuları da Mars'tan e-posta ile gelmiyor önüme. Hep birlikte hayatımızı sürdürüyoruz, karşımıza çıkan bazı şeyleri de ben burada yazıyorum. Arkadaşım birkaç gün önce, tam da babasının ameliyat olacağı gün Batu'yu rüyasında gördüğünü anlattı. Rüyaya göre oğlum büyümüştü, dişleri büyümüştü, o büyük dişlerin bulunduğu ağızdan yine büyük büyük laflar çıkıyordu. Bu arada oğlan hepimizi teftişi bitirene kadar sadece kendisinden bahsedildi. Arkadaşımın halası benim ilk kez duyduğum bir laf söyledi: "Çocuk olan evde dedikodu olmazmış." Çünkü herkes onunla ilgilenirmiş, kimsenin canı başkasını çekiştirmek istemezmiş.Salon biraz kalabalık olunca biz "Haydi siz arkadaşınla onun odasında oynayın" misali başka bir odaya geçtik. Artık evinize gitsenize diyenleriniz olabilir, ziyarete gelecek diğer arkadaşlarımızı bekliyoruz herhalde. Her çarşamba öğle yemeği yemesek de bizim de kendimize göre sıkı bağlarımız var. Arka odadayken gecenin dönüm noktası gerçekleşti: Arkadaşımın abisinin karısı geldi ve Batu'yu gördü. Açık söyleyeyim, ikisinin de birbirine kanı kaynadı. Benim kucak ayırt etmeyen oğlum kafasını ilk kez gördüğü bu insanın omzuna yasladı ve orada huzur buldu. Zaten sakin bir çocuk (Ya da sokakta onu gören bir hanımefendinin yorumuyla: Biraz hüzünlü bir bebek, değil mi?). Eh, geldiği evde fazla ses olmaması gerektiğini de bildiği için ağlamadı, sızlanmadı, sesini bile yükseltmedi. Çocuk varsa dedikodu yok Dakikalar ilerledikçe, ziyarete gelen herkes bizim bulunduğumuz odaya uğramaya başladı. Kısa süre sonra fark edildi ki, oğlumun üzerinde nazar boncuğu eksikmiş. Biz annesi-babası olarak farkındaydık zaten. Boncuğu takmayan biziz. Neyse, bağını sormadığım bir boncuk edinildi, özenle iliştirildi. Ardından "Çok methini duyduk, buralarda tatlı ve uslu bir bebek varmış" diye gelen gelene... Kulaktan kulağa, bir şehir efsanesi çapına erişmese de, annesinin kucağında oturan bir "ev efsanesi"nin doğuşuna tanıklık ettik. "Böyle bir bebek olacağını bilsem hemen doğururum" diyen genç kadınlar... "Belki görünce sen de özenirsin" diye oğlunu odaya getirip Batu'yu kucağına alıp koklaması için ısrar eden hanımefendiler... Havada uçuşan maşallahların sayısını tutmak mümkün değil. Samimi söylüyorum, koltuklarım kabardı. Bu arada benim yazıları okuyan mutlu azınlığın bir üyesi de tesadüfen oradaydı, tanıştık.Sanmayın ki bu yoğun alaka bizim oğlanı sıktı. Az önce de belirttim, kendisi pop yıldızı olduğu için herkesle tek tek ilgilendi. Bazen evde dakikalar süren muhabbet etme çabalarımıza yüz vermeyen adam, karşı cinsten kimi görse dili döndüğünce bir şeyler anlattı. Ne numarası varsa döktü ortaya. Küçük bir şehir efsanesi Ufak bir kestirme molası ve beslenme saati dışında, yaklaşık üç saat, karımın deyimiyle "Batu Baba Türbesi" açık kaldı. Vakit ilerlediği için kostümünü değiştirdi, pijamalarını çekti. Ama performansta bir düşme olmadı. Batu'ya yakın ilgi gösterenlerden bazıları "Bugün yüzümüzü güldürebilecek tek şey bu oldu" dediler. Beni en çok memnun eden cümlelerden biriydi. Çünkü oraya gelmesini istememin sebebi biraz da buydu. Yoksa, zaten insanların üzgün ve sıkıntılı olduğu bir yere beş aylık bebek getirmenin riskli olduğunun ben de farkındayım. Ağlar, sızlar ve zaten tatsız olan ortamı daha da ağırlaştırabilirdi. Ama çoğu zaman sorunsuz bir çocuk olmasına güvendim. Bir de gerçekten evdeki havayı biraz olsun rahatlatabileceğini düşündüm.Umarım hata yapmamışımdır, Gökşen amca da benimle aynı fikirdedir. Nur içinde yatsın. Kostüm değişti, performans aynı