18.12.2004 - 00:00 | Son Güncellenme:
Üzerine daha ne söylenebilir! "Büyü" filmini, galasındaki yangınla tüm Türkiye duydu. Hem de manşetlerden! Pek sevimli bir benzetme olmayacak ama "G.O.R.A." bile manşetlere konu olmamıştı! Hayır hayır, bu, filmin promosyonu için hiç de iyi olmadı. Bu sefer de "Film lanetliymiş" spekülasyonları dolaşmaya başladı. Böyle bir talihlihsizlik ancak bir filmde olurdu ama bu sefer filmin kendisinin başına geldi! Yönetmen Orhan Oğuz galadaki yangını ve filmini anlattı... Talihsiz bir olayla herkes duymuş oldu filmi. Bence gerilim ve korku filmi sevenler için biçilmiş kaftan! Onlar gideceklerdir. Ama tabii ki bu film lanetli diye düşünüp gitmekten çekinenler de olabilir. Ben de ondan korkuyorum. Umarım olmaz. Bu bir kaza. Görevliler dolaşırken mumu devirmişler. Bunda da bir hayır vardır. İnsanlar ya bu filmi çok merak edip akın akın gidecekler ya da "lanetli" diye korkup gitmeyecekler! Hangisi olacak sizce? (Gülüyor) Yok canım. Bir şey olmaz. Filme gidenlerin başına kötü şeyler gelir mi Orhan bey! Tabii insan bir ikileme düşüyor. Mantık olarak böyle bir şeye inanmanız mümkün değil ama bir yandan da nedir bu, neler oluyor diyor insan. Belki öyle düşünenler, filmin başına gelenlerden, son olarak da bu kazadan etkilenip ruhani bir açıklama yapmak isteyenler olabilir ama ben öyle bir şeye inanmıyorum. Yangının büyüyle bir ilgisi yok. Ama film çekiminde de tuhaf olaylar yaşanınca yangın da büyüye bağlandı! Yangın "büyü" işi mi, ne dersiniz! Mardinin yıllardır boşaltılmış olarak duran bir köyünde geceleri çekim yaptık. Köyde onlarca kuyu vardı. Ben hepsini kapattırdım. Ama iki arkadaşımız kuyulara düştü. Orada da hurafeler çıktı. "Biz kuyuları kapattık Orhan bey, birileri geceleri açıyor" diyorlardı. Pes dedim!Çekimlerde kullandığımız malzemeler devrildi. Belki olağan kazalardı ama böyle bir film ortamında ruhani olaylara bağlıyorsunuz. Bir de film çekilirken CNN TÜRKten bir arkadaş geldi. Benimle röportaj yaptı. Röportaj yaparken bana boş boş bakmaya başladı. Büyüyle ilgili konuşmamızdan çok etkilendi sanırım. Sonra da tak diye düştü bayıldı. Bizim kameralar çekti. Ama ben hiçbir zaman büyüye inanmadım. Bunun tamamen insanın ruh haliyle ilintili olduğunu düşünüyorum. İyi kalkanlarınız olmazsa, negatif enerjiler sizi rahatsız edebilir. Büyü zaten böyle zamanlarda etkisini gösterir. Neydi o tuhaf olaylar? "Korku filmini beceremezseniz komik bir film yapmış olursunuz" Bu filmden ders alacak insanlar. Türk toplumunun sosyolojik bir yarası büyü. Bence özellikle büyücüler gitmeli. Büyü yapmaktan vazgeçerler izleseler. Kuranı Kerimin Bakara Suresinin 102. ayetinde "Andolsun ki onu (büyü) yapan ve yaptıran için de ahirette cennetten bir nasip olmadığını biliyorlardı" diyor. Bunu afişte de kullandık. Filminizi görmemiz için bir neden söyler misiniz? Korkacaksınız, gerileceksiniz. Filmi çekerken en çok komik duruma düşebileceğimden korktum. Korku filmini beceremezseniz komik bir film yapmış olursunuz. Ama ben iyi bir film yaptım. Vaatler arasında "korku" var mı? Belki korku filmi çekerim ama böyle olaylar olacaksa hiç çekmem. Böyle bir şey istemiyorum. Böyle aksiliklerin olacağını bilirsem, hissedersem çekmem. Zaten korku filmi izlemem, çok korkarım. Benim bir korku filmi çekmem de o anlamda ilginç zaten. Sonuçta Faruk Aksoydan böyle bir teklif gelmeseydi korku filmi çekmek aklıma gelmezdi. Bir daha korku filmi çeker misiniz? "İlk aklıma gelen çocuklarımdı. Hepsi başka salondaydı" İpek Tuzcuoğlu tifo olmasını, ufak kazaları buna bağlamış. Diğer oyuncular da etkilenmiş. Halbuki tifo olması çok normal. Mardin gibi yerdeyiz. Yediklerine dikkat etmezsen olursun. Bunun büyüyle ne alakası var! Kızdım bunları anlattıkları için. Anlamsız bir şey. İnsanlar da dediğiniz gibi bunları okudukça galadaki yangınla bağlantı kurmaya çalıştılar. Eğer bu bir komedi filmi olsaydı, kaza normal bir yangın olarak algılanacaktı. Filmin oyuncuları da çekimler sırasında tuhaf olaylar yaşadıklarını anlatıyorlardı. Bu da insanlarda gerçeklik duygusu mu yarattı acaba? Bu boyutta bir olay olunca düşünmedi insanlar. Ama yangın filmin beşinci dakikasında çıkınca bunu da korkutmak için yaptığımız bir promosyon zannetmişler. Hatta itiraf edeyim, "Yangın var" çığlıklarını ilk duyduğumda ben de yapımcının promosyonu zannettim. Bana söylemeden bir sürpriz hazırladılar herhalde dedim. Ama çığlıklar devam edince gerçeği anladım. Yangını filmin promosyonunun bir parçası görüp sizi suçlayanlar oldu mu? Ben filme kendi korkularımı yükledim. Siz bu filmi çekerken korktunuz mu? Galada çok acayip duygular yaşadım. Öleceğimi düşündüm. İlk aklıma gelen oğlum ve kızımdı. Hepsi başka salondaydı. Büyük bir hezeyan yaşadım. Sonra eşimi, yakınlarımı, dostlarımı düşündüm. Ömrümden birkaç yıl gitmiştir. Bir de korkunç bir düşünce yedi bitirdi tabii beni. Bütün bu insanlar benim davetlim. Ya birine bir şey olursa. Yangın benim hatam değil ama sonuçta bu insanlar benim için geldi. Ne yaparım ben diye düşündüm. Eğer orada bir kişi ölseydi, belki de ben yok olacaktım. Bu endişeleri o kadar yoğun yaşadım ki, o kadar emek verdiğim filmimi gösteremediğim aklıma bile gelmedi hiç. Film umrumda bile değil. Kimseye bir şey olmadı ya. Ya galada? Hayır. Artık yapmayı düşünmüyorum. Tekrar bir gala yapacak mısınız? Onları anlayışla karşılıyorum. Nasıl karşılamam. Saygı duyuyorum. Kırılmadım yani öyle dediler diye. Gelemeyenler kendilerini kurtulmuş sayıyorlar zaten. Hani uçağı kaçırırsınız, uçak düşer ya. Bazı kişiler "Bir daha gala olsa gitmem" demişler. Ne hissettiniz?