Cumartesi Yaşlılık hayattan emekli olmak değildir

Yaşlılık hayattan emekli olmak değildir

19.03.2016 - 02:30 | Son Güncellenme:

Yaşlılar Haftası’nda uzmanlarla yaşlılığın fiziksel, sosyal ve zihinsel yönünü masaya yatırdık; o günlere şimdiden nasıl hazırlanabileceğimiz konusunda tüyolar aldık

Yaşlılık hayattan emekli olmak değildir

Dün itibariyle 18-24 Mart Yaşlılar Haftası’na girmiş bulunuyoruz. Yaşlılık kaçınılmaz bir doğal gelişim süreci. İlerleyen zamanla yaş aldıkça hayatımızda bazı şeylerin geri dönüşümsüz olarak değişmesi de kaçınılmaz oluyor. Kimilerimiz bu nedenle yaşlılıktan korkuyor, kimilerimiz ise en az hayatın diğer dönemleri kadar keyifli bir evresine girildiğini düşünüyor çünkü bu dönem hayatın bilgelik çağı olarak da biliniyor. Tıp teknolojilerinin ve sağlıklı yaşama verilen önemin artışıyla her geçen gün ömrün uzadığının da bilincindeyiz. Çok uzaklara gitmeden yakın geçmişle bile kıyasladığınızda son açıklanan Türkiye İstatistik Kurumu verilerine göre ülkemizde doğuşta beklenen yaşam süresinin 78 yıl (Erkeklerde 75.3, kadınlarda 80.7) olması bile bunun kanıtı. Biz de hepimizin göreceği o yıllar için uzmanlarla yaşlılığın fiziksel, zihinsel ve sosyal yönünü konuştuk. Şimdiden o günlere nasıl hazırlık yapabileceğimiz konusunda tüyolar da aldık.

“Biyolojik ve sosyal yaşlanmayı ötelemek mümkün”

Prof. Dr. Haluk Yavuzer

- Yaşlılık doğal bir gelişim dönemidir. Geçmişte bu dönemin başlangıcını 65 yaş olarak görürdük. Tıptaki ilerlemeler ve sağlıklı yaşama verilen önemin artmasıyla biyolojik yaşlanma daha da ileri yaşlara çekildi. Ömrün uzamasıyla herkes geleceği planlarken, sağlıklı bir yaşlılık dönemi için yatırım arayışına girdi.

- Yaşlılığın sağlıklı geçirilmesi için bugünden başlayarak cankurtaran simitlerine sarılmak lazım. Bu cankurtaran simitleri hobilerdir, sanatın ve sporun günlük rutine dahil edilmesidir, koleksiyonculuk gibi farklı uzmanlık alanlarının geliştirilmesidir. Bunlar beyin ve beden faaliyetlerinin sürdürülmesini sağlayarak yaşlının sosyal hayata sıkı sıkıya tutunmasını sağlar. Bu sayede biyolojik ve sosyal yaşlanmayı ötelemek mümkün olur.

“Gencin enerjisiyle yaşlının bilgeliği birleşmeli”

- Yaşlanmayla birlikte fiziksel performans azalıyor. Bu nedenle yaşlı “Artık işe yaramıyorum” diye düşünebiliyor. Oysa tam tersine, bilgi dolusun ve hayata sıkı sıkıya tutunmalısın. Ben geçmişte yürüyerek ders anlatırdım, şimdi oturarak anlatabiliyorum. Ama anlatıyorum ve öğrencilerime 50 senenin demlediği bilgileri süzerek verebiliyorum. Unutmayalım ileri yaşlardaki kişiler
bilge ve kaynak kişilerdir.

- Yaşlılığın yönetimi konusunda gençlere de sorumluluk düşüyor.
Gençler yaşlılara “işe yaramaz kişi” gibi bakarsa, alaycı yaklaşırsa, sürekli eleştirirse özgüveni kırılan, benlik saygısı düşürülen yaşlı ölümü özlemeye başlar. Oysa gençlerin enerjisiyle yaşlının bilgeliği birleştiğinde müthiş bir sinerji ortaya çıkar.

“Aktif yaşlanın”

Prof. Dr. Candan Yeşilada Algun

- Yaşlanma vücudumuzda bazı değişimleri beraberinde getiren kaçınılmaz bir süreçtir. Ancak yaşlılığa bağlı istenmeyen değişimler fiziksel, mental ve sosyal aktiflikle en aza indirilebilir. Buna aktif yaşlanma diyoruz. İnsanlar yaşlanmaya hayattan emekli olmak gibi bakıyor. Oysa kişi yaşlandıkça hayatını zenginleştirme fırsatını yakalar.

- Sağlıklı ve mutlu bir yaşlılık dönemi geçirmek için aktif yaşlanmalıyız. Az hareket eden yaşlının eklemleri sertleştir, kasları zayıflar, kemik kaybı hızlanır ve sonuçta yaşlanma hızlanır. Yaş aldıkça yürüme fonksiyonu değişir, duruşumuz bozulabilir, düşmelerle sık karşılaşılır. İnsan her yaşta egzersize başlayabilir. Bugünden başlayarak düzenli egzersize başlayan yaşlıların düşme riskleri azalacak, kalp ve dolaşım sistemleri olumlu etkilenecek, solunum kapasiteleri artacak, uykuları düzene girecek ve anksiyeteleri, depresyonları azalacaktır.

“Dans kurslarına gitmeli, pilates yapmalılar”

Yrd. Doç. Dr. Sevda Sarıkaya

- Günümüzde ömrün uzamasıyla ileri yaş hastalıklarıyla sık karşılaşmaya başladık. Son araştırmalara göre Alzheimer görülme oranı 80-85 yaş civarında yüzde 35. 90 yaşın üzerinde ise her iki kişiden birinde Alzheimer görülüyor. Elbette kaçınılmaz gibi görünen bu sonu ertelemek veya etkilerini en aza indirmek mümkün.

- Araştırmalar beyin sağlığını güçlendirmek için yapılması gerekenleri dört ana başlıkta sınıflandırıyor. Bunlar bireysel yapımıza uygun düzenli egzersiz yapmamız, Akdeniz tipi sağlıklı beslenme alışkanlığını geliştirmemiz, zihinsel aktiviteleri artırmamız ve sosyalleşerek sosyal iyilik halini geliştirmemiz.

- Yaşlılara dans kurslarına gitmelerini, grup aktivitesi olarak pilates yapmalarını tavsiye ediyorum. Yeşilliklerle dolu salatanın sofradan eksik edilmemesi, yağ olarak zeytinyağının tercih edilmesi, haftada en az iki gün balık yenilmesi, omega 3 içeriği yüksek olduğundan ceviz tüketiminin artırılması ve yeşil çay içmek beyin sağlığını koruyor.

- Zihinsel aktivitenin sürdürülebilmesi için de aktif eğitim hayatının hiçbir zaman sona ermemesi gerekiyor. Yaşımız kaç olursa olsun her zaman öğrenci kalmalıyız. 60’ından sonra üniversite okumak da olabilir bu, atölye çalışmalarına katılmak da, Halk Eğitim Merkezleri’nde kurslara gitmek de...