Cumartesi“Yeni dönemde CNN Türk’ü bıçkınlaştırmak istiyorum”

“Yeni dönemde CNN Türk’ü bıçkınlaştırmak istiyorum”

28.02.2009 - 01:00 | Son Güncellenme:

Yeniden yapılanan CNN Türk, 2 Mart’ta yeni yüzüyle ekranlarda. Kanalın yeni genel yayın yönetmeni Mehmet Ali Birand, “Kanal D Ana Haber’le birlikte Türkiye’nin en büyük haber merkezini yönetiyorum” diyor

“Yeni dönemde CNN Türk’ü bıçkınlaştırmak istiyorum”

Birand’ın odasında bir yandan da duvarlardaki resimlere göz gezdirdim. Türkiye’den ve dünyadan sayısız liderle fotoğraflar: Tansu Çiller, Recep Tayyip Erdoğan, Süleyman Demirel, Yaser Arafat, Prens Charles, Makarios, Yeltsin, Saddam Hüseyin... Ben fotoğraflara dalmışım; mesela Pervez Müşerref’le yan yana olan fotoğrafa... Birand’dan hemen sonra benim yaptığım Müşerref röportajına gitmiş aklım...
O sırada Mehmet Ali Birand içeri girdi, anıları bırakıp yeni şeylerden bahsettik.


Siz aslında CNN Türk’ün kuruluşunda da yer almıştınız, yapılanmaya çok da yabancı değilsiniz.
CNN benim göz ağrım, birbirimize çok yakışan markalarız. O yüzden de çok seviyorum. Ama Kanal D anchor’lığım devam ediyor. “Nasıl bu işlerin altından kalkıyorsun?” diye soracak olursan, çok zorlanıyorum. Zor çünkü bir taraftan koskoca bir ana haber bültenini, bir taraftan da bir kanalın genel yayın yönetmenliğini üstlendim.

İki ayrı tam zamanlı iş demek bu.
Öyle. Ama altından kalkacağım; şöyle ki, her iki tarafta da ekipler oturdu. Ekibin oturması en önemli unsurdur. Ayrıca herkese de ayrı bir can-kan geldi.

En önemli yenilik nedir?
CNN Türk’te şimdiye kadar Türkiye’de hiç yapılmamış bir şey yapıldı. Bir kanalın ana haberi ile bir haber kanalı birleştirildi ve ikisi birbirini besleyen şekilde yapılandırıldı. 200 kişilik dev bir haber merkezi var şu anda. Türkiye’nin en büyük haber merkezi ve en çok haber perde arkasının geldiği yer burası. Hemen kendini göstermeye başladı.

Ne gibi değişimler olacak?
İlk etapta her şeyi değiştirmeyi düşünmedik. İlk adımı 2 Mart’ta atıyoruz; “Haber haber haber”e geçiyoruz. İkinci adım eylül ayının ilk haftasında atılacak, final de 2010’un haziranında. Anahtarı bana emanet edenlere geri vereceğim. “Memnunsanız devam edelim” diyeceğim. Bu “Biz başka bir yönetimden devraldık ve hiçbir şey yapılmamış” değil. Biz bu sefer başka bir şey yapıyoruz. Bugün artık CNN Türk yok; CNN Türk ve Kanal D var. İkisi birlikte yürüyor. Tek muhabir, tek kameraman ve tek canlı yayın aracı habere gidiyor artık. Bu da ivme kazandırıyor.

Canlı bağlantılar aynı anda mı gerçekleşecek?
Öyle olmasına lüzum yok; beş dakika önce, beş dakika sonra... Zaman zaman birlikte yayın yapıyoruz. Bir nevi haber fabrikası kuruldu, iki kanala yayın yapacağız. Mesela seçim hazırlıklarını ortak yapıyoruz.

Programlar yenilendi mi?
Elden geçirildi ama sonunda ne oldu biliyor musun? “Haber haber haber!” NTV’ye oranla daha haber odaklı olduk. Gündüz saatlerinde program istemedim. Önemli olaylar olduğunda “Kaldıralım mı, program devam mı etsin?” karmaşası yaşanmasın. Bütün gün prime time.

“İyi yayın yönetmeni bulunur ama iyi muhabir her yerde bulunmaz”

Başka yeni yüz var mı?
Spikerleri mümkün olduğu kadar şu aşamada korumaya çalıştım. Hepsini değiştirmek iyi olmuyor, kanal alışkanlığı olanları şaşırtmamak açısından. Bir de zaten Kanal D yüzleri, CNN Türk için yeni. Haberlerde Kanal D muhabirlerini de kullanmaya başladık. Şimdiye kadarki görüntünün dışında, program ağırlığının azalıp haber ağırlığının arttığı bir CNN Türk’ten bahsediyoruz.

Sizi CNN Türk’te görecek miyiz?
Onu karıştırmak istemiyorum, o zaman büyü bozulur. Bir yerde Kanal D Ana Haber’in ciddi bir ağırlığı var, reytingleri çok yüksek. Ona zarar gelsin istemem. İyi muhabir olmak her şeyden önemli. İyi genel yayın yönetmeni, iyi editör bulunur da, iyi muhabir her yerde bulunmaz. Reytingi artıran muhabirdir. Benim muhabirliğim hiç yok olmadı. “Bak şimdi senin bilmediğin bir şeyi anlatıyorum” duygusu çok hoş bir duygudur...

“Yeni dönemde CNN Türk’ü bıçkınlaştırmak istiyorum”



Ahmet Hakan yorum yapacak, Yiğit Bulut’un süresi uzayacak
Yakın gelecekte neler göreceğiz?
Şimdiye kadar CNN Türk’te hep ciddiyetle yayın yapıldı. Tabii ismine yakışır şekilde. Açık söyleyeyim, biraz kanalın kravatını gevşetmek, gömleğini biraz açıp hafif bıçkınlaştırmak istiyorum. Toplumun genelindeki o heyecanı, gençliği versin istiyorum. Yanlış anlama, “laubali, vulgar” demek istemiyorum. Sadece daha atak, daha sokaktan, biraz daha gerilla... Onun için Reha Muhtar’ı almak istedim; o artık bir markadır. Metin Uca da aynı şekilde. Daha nice markalar var... Haberlerde Rıdvan Akar’ı kadromuza kattık; Yavuz Oğhan’ı Ankara’dan getirttik, şimdi haber koordinatörümüz. Ayşenur Arslan program yapacak. Yiğit Bulut’un süresini uzattık,
bu sene malum ekonomi çok konuşulacak.
Ahmet Hakan da her gece ana habere yorum yapacak.


“1997’de ‘Galiba bitti’ demiştim”
Ne çok anı var duvarlarda...
Bütün hayat böyle geçti. Kendimi çok şanslı bir insan olarak görüyorum. “Çok zorluklar çektim; herkese ve her şeye rağmen büyük yerlere geldim” diye düşünmüyorum. Çok şanslı bir hayatım oldu, çok sevdiğim bir işi yaptım ve çok çalıştım. Normal yerime geldim!

Ama çalışmaya devam.
Tabii, çalışmaktan çok hoşlanıyorum. Tatil günlerimde müthiş tembelimdir. Pazarları bir yere gitmemeye çalışırım. Ne misafir kabul ederim ne de bir yere giderim. Ama yapacak bir şey olmadığı zaman da rahatsızlık hissederim.

Kaç yaşındasınız?
66’yı bitiriyorum. Önümde daha bir 30 sene yok.

Öyle demeyin; çalışma yılları uzadı artık.
Aslında bunun bir zamanlaması yok; hiç beklemediğin bir anda “Bugün bitti” duygusu gelebilir. Biliyor musun, bunu sadece hissedersin.

Hiç o hissi yaşadınız mı?
Evet. 1997’de “Galiba bitti” dedim. Sabah’tan atıldım, 32.Gün askıya alındı. Altından kalkılamayacak da bir suçlamayla üstelik. “Başka bir şey yaparım ama gazetecilik bitti” diye bakmıştım.

Bu yoğun tempo ev halkının da hoşuna gitmiyordur herhalde.
Hafta sonlarını eşimle ve çocuklarla geçiriyorum. Sadece hafta sonu... Bu işten en zararlı çıkan eşim Cemre oldu. “Herhalde artık hiç seyahat edemeyeceğiz” dedi. Sonra da “Ben çok sık seyahate gidebileceğim demek ki” diye ekledi...

Ekrana çıkan biri olarak, yediklerinize de çok dikkat ettiğinizi biliyorum.
Evet. Dikkat etmediğimin ertesi günü hemen zorlanıyorum. Haftada bir, en çok iki gün içki içmeye izin veriyorum kendime. Tatlı da haftada bir; ya cuma ya da cumartesi akşamı. Her şeyi bıraktığın günler vardır ya, o günleri seviyorum. Ama ben kendimi bıraktım mı tutamazsın, her şeyi yerim. İştahlıyımdır, hatta oburumdur.

Spora devam mı?
Her sabah bir saat, hiç aksatmam. Evde kardiyo yapıyorum. Aslında sabah 7 civarında kalkınca, evden çıkana kadar spora, gazetelerin taranmasına ve günlük büyük olayları yakın takibe almaya vakit oluyor.