14.10.2006 - 00:00 | Son Güncellenme:
İşte o tünelin Trabzon tarafında, yolun kenarında sıra sıra lokantalar var.Bu lokantalar Hamsiköy sütlacıyla ün yaptı. Aslında Hamsiköy bu lokantaların bulunduğu yerin arka yamacında, 9 kilometre uzaklıkta. Fakat gelen geçen bunu bilmez. "Hamsiköy'de durakladım" der.Bu lokantaların önünde kimi keyiften kimi yorgunluktan duraklar. Çünkü Trabzon'dan Gümüşhane'ye, Gümüşhane'den Trabzon'a giderken de tepeye kadar vasıtalar uzun bir tırmanış yapar. Yolcular da araçları sürenler de yorulur.Ramazan ayında Trabzon'da, Gümüşhane'de oruç tutmayanların yemek yiyeceği, çay içebileceği bir yer bulmak çok zor.Baskıdan değil, talep olmadığından lokantalar ve kahveler kapalı. Oruç tutanlar o kadar çok ki, lokantalar ve kahveler ancak iftardan sonra iş yapabiliyor.İçkili lokantalar ise ramazan ayında "tadilat"a girmiş. Ramazan sonu kapılarını açmak üzere camlarını kağıtlayıp kapılarına kilit vurmuşlar.İftar saati yaklaşınca lokantalarda hareket başlıyor, oruçlu insanlar lokantaların içini dolduruyor. Trabzon'dan Gümüşhane'ye gitmek için Zigana Dağı'na tırmanıyorsunuz. Denizden 2 bin 20 metre yüksekliğe çıkıyorsunuz. 1780 metrelik bir tünelle dağın tepesini aşıyorsunuz. Ramazan ayında yola çıktık. Oruçlu değiliz. Seferiyiz. Karnımız acıktığında, yol boyu kapısı açık lokanta gözlemeye başlıyoruz.Bunlardan birine girdik. Aşçılar iftar hazırlığı yapıyormuş. "Bize bir şeyler veremez misiniz?" dedik. "Sahurdan kalma çorbayla güveç var. İsterseniz ısıtırız" diye ilgi gösterdiler. Nefis yayla çorbası ve güveçle karın doyurduk. Üzerine de Laz böreği yedik.Öğle vakti karnımızı doyuramadığımız bir gün, iftara yakın, kuru fasulyesiyle ünlü lokantaya uğradık. "Kusura bakmayın. Biz niyetli değiliz. Bize birer tabak fasulye ikram etmez misiniz?" diye sorduk. Anlayış gösterdiler. Taze pideyle o ünlü Karadeniz fasulyesini tattık. Gerçekten nefisti.İşte bu yolculuk sırasında, günün geç saatinde Zigana'nın zirvesine yakın Bekçiler Mevkii diye adlandırılan ve dizi dizi lokantaların bulunduğu yerde aracımızı durdurduk. Lokantaların, kahvelerin çoğu kapalı. Karadeniz fasulyesi nefisti Bir fırın var. Vitrine nefis ekmekler ve pideler dizilmiş. İçeriden mis gibi pide ve ekmek kokusu geliyor. Hiç olmazsa pide alır, açlığımızı bastırırız diyerek fırına yöneldik.Fırının yanındaki lokantanın da kapısı açıktı. "Merhaba... Bize bir şeyler ikram edebilir misiniz?" diye sorduk. İlgi gösterdiler. "İftar için yemek hazırlıyoruz. Karnınızı doyururuz" dediler.Böylece Koray Pervanlar'ı ve kardeşlerini tanıdık. Gökmen, Hakan ve Koray Pervanlar kardeşler Hamsiköy'den... Onların babaları da aynı işi yaparmış. Mis gibi pide ve ekmekler Hamsiköy'ün havasından, suyundan, otundan dolayı hayvanlarının sütü pek makbulmüş. Köy sakinleri sütlerini Hamsiköy Süt Kooperatifi'nde değerlendirirlermiş. Kooperatif yağ, yoğurt, peynir, kaymak üretirmiş.Pervanlar kardeşlerin lokantasının adı Kardak Hamsiköy Dinlenme Tesisleri (0462-542 61 32). Çorbaları, mangalda yaptıkları et ızgaraları ve de sütlaçlarıyla övünüyorlar.Ezogelin ve yayla çorbası 2,5 YTL. Kuymak (Hamsiköy peyniri, tereyağı) 5 YTL. Et ızgaranın kilosu 20 YTL. Sütlaç 2,5 YTL.Biz lokantanın yanında bulunan, kapısında Hamsiköy Mısır Ekmeği yazılı fırından (0535-826 64 19) pide ve mısır ekmeği aldık.Koray Pervanlar iftar için hazırladığı yayla çorbasından ikram etti. Mısır ekmeği ve pide ile çorbayı içtik. Üzerine Hamsiköy sütlacı yedik. Sütlaç biraz tuzlu geldi. Meğer Hamsiköy sütlacına tuz katılırmış. Koray Pervanlar "Niyetliyken pişirdim. Tuzu fazla kaçmış olabilir" dedi. Tuzlu muzlu... Sütlaç pek nefisti.Gümüşhane'den Trabzon'a dönüşte lokantaların önünden akşam ezanından sonra geçtik. Kapalı lokantaların çoğu açılmıştı. Önlerindeki kömür mangallarından havaya ızgara etlerin dumanları yükseliyordu. Sütlaca tuz katıyorlar