23.06.2023 - 07:00 | Son Güncellenme:
Ege Doğaç Erdoğan
EGE DOĞAÇ ERDOĞAN- İngiliz düşünür John Stuart Mill özgürlük üzerine yazdıklarıyla insanlık tarihine damga vurmuş, liberalizm felsefesine büyük katkılar sağlamıştır. Mill’in daha az bilinen bir diğer özelliği ise kadın haklarını savunmuş olmasıdır. “Kadın, tiranıyla yaşamaya mecbur edilmiş bir köledir” ifadesinin geçtiği “Kadınların Köleleştirilmesi” (The Subjection of Women) kitabında erkeğin kadın üzerinde kurduğu hegemonyayı eleştirir ve bunun
toplumun genelinde ilerlemeyi yavaşlatacak bir durum olduğunu öne sürer. Aradan yüz seneden fazla zaman geçmesine rağmen dünyada hâlâ bazı toplumlarda kadın, erkek tarafından zincire vurulmuş şekilde yaşamaya zorlanıyor. Günümüzde bunun en çarpıcı örneğini ABD ve NATO güçleri çekildikten sonra Taliban’ın radikal İslamcı rejimiyle yönetilen Afganistan’da görmekteyiz.
Sistematik ayrımcılık
Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Konseyi’nin 19 Haziran Pazartesi günü 53. Toplantısı’nın açılışında, Afghanistan’da insan hakları üzerine BM’nin atadığı Özel Raportörü Richard Bennet, kadın hakları ihlalleri hususunda sert uyarılarda bulundu. Bennet durumu şu sözlerle ifade etti:
“Kadınlara karşı vahim, sistematik ve kurumsallaşmış ayrımcılık Taliban’ın ideolojisinin ve yönetiminin kalbinde yatmaktadır. Cinsiyet ‘apartheid’ı yaşandığı hakkında ciddi endişeler bulunmaktadır.”
“Apartheid” kelimesi Güney Afrika’da beyazların siyahilere karşı uyguladığı ırkçılık için kullanılan, ırk ayrımı yapılmasını ifade eden bir kavramdır. Bennet, ırkçılık için geçerli olan bu kavramın cinsiyetçiliğe uyarlandığında Afganistan’daki kadınların benzer ayrımclılıkla karşı karşıya olduğunu söylüyor. BM’nin cinsiyet apartheid tanımı ise şu şekilde: “Bireylerin cinsiyetleri ya da cinsel tercihleri doğrultusunda maruz kaldıkları ekonomik ve sosyal ayrımcılık.”
Taliban sözcüsü Zabihullah Mücahit ise Bennet’in raporunu propaganda malzemesi olarak yorumluyor ve gerçekleri yansıtmadığını iddia ediyor, İslami kurallarla kadın haklarına saygılı olduklarını öne sürüyor.
ABD bırakıp gitti
Ağustos 2021’de ABD güçlerinin Afganistan’ı terk etmesini ve Taliban’ın bir günde iktidara gelmesini canlı yayınlarla tüm dünya izledi. Ülkeden kaçmak için havalimanına akın eden Afganların uçaklara binmek için canları pahasına verdikleri mücadeleye an be an şahit olduk. ABD ve Batı’nın Taliban’dan el çektirerek kurdukları yeni rejimde ekonomik, sosyal ve siyasi haklar elde eden kadınlar için bir kâbus senaryosuydu yeniden Taliban karanlığına gömülmek. Geride bıraktıklarını hiç düşünmeden kendi menfaatleri uğruna milyonlarca insanı, özellikle de kadınları Taliban’ın insafına terk ederek çekip giden ABD’nin uluslararası arenadaki gücü de aslında önemli oranda darbe yedi.
Köle pozisyonu
Rusya’nın Ukrayna’yı işgal etme cüretini de bu güçsüzlük gösterisi sayesinde bulduğunu savunabiliriz. Bir anda altın tepsiyle iktidar eline verilen Taliban ise her ne kadar başta kadınların haklarını koruyacaklarını taahhüt etse de yavaş yavaş 20 sene önceki rejime dönmeye başladı. Önce kadınlar ile erkekler haremlik selamlik şekilde oturtularak eğitim görmek zorunda bırakıldılar. Daha sonra kadınların üniversiteye gitmeleri yasaklandı. Geçen aralık ayında kadınların yabancı kuruluşlarda çalışmalarına engel koyan Taliban, BM ile yaptığı görüşmelerde geri adım atmayınca nisan ayında BM de Afganistan’dan çekilmek zorunda kaldı. John Stuart Mill’in 150 sene önce söylediği gibi kadınlar tekrardan erkeklerin kölesi pozisyonuna getirildi.
Atatürk ve Cumhuriyet’in önemi
Afganistan’da yaşanan bu tarihsel geri dönüş, bizlere Atatürk’ün ve Cumhuriyet devrimlerinin önemini bir kez daha hatırlatıyor. Kurtuluş Savaşı esnasında sadece düşmanla silahlı bir mücadele vermenin de ötesinde cehaletle de aynı anda savaşıyordu Mustafa Kemal Paşa. Taliban iktidara tekrar geldikten bir ay sonra Eylül 2021’de üniversitelerde kadınlar ile erkeklerin ayrı ayrı oturtulup, aralarına da perde çekildiği fotoğraflar gündem olmuştu. Gelin 100 yıl öncesine gidelim. Tarih: 16 Temmuz 1921. Savaşın en yoğun olduğu günlerde Ankara’da Birinci Maarif Kongresi toplanır. Mustafa Kemal ayrı ayrı yerlere oturtulmuş kadın ve erkekleri görünce Öğretmenler Derneği Başkanı’na sertçe çıkışır: “Ne yapmışsınız siz? Toplantıya kadın öğretmenleri de çağırmışsınız, onları ne diye erkeklerden ayrı oturttunuz? Utanmıyor musunuz? Ayıptır. Sizin kendinize mi güveniniz yok, yoksa bu hanımefendilerin iffetine mi?...”