Dünya İkinci adamlıktan liderliğe

İkinci adamlıktan liderliğe

12.12.2021 - 07:00 | Son Güncellenme:

Almanya’nın yeni başbakanı Olaf Scholz, robotumsu konuşma tarzı, özgüveni ve sakinliğiyle farklı bir siyasi karakter. Türkiye’yi ve Türkleri yakından tanıyan Scholz, Türkler tarafından da seviliyor. Öyle ki, Scholz’ün Başbakan olması şerefine, Hamburg’daki Türk berberi “Scholz Tıraşı” kampanyası bile başlatmış

İkinci adamlıktan liderliğe

Fatma G. Kabasakallı - Almanya’da 16 yıl boyunca “istikrarla” anılan Angela Merkel iktidarının ardından göreve gelen yeni Başbakan Olaf Scholz’un, onun yerini doldurup dolduramayacağı merak edilirken, çizdiği “tecrübeli devlet adamı” profili ve özgüveniyle, Sosyal Demokrat Parti’ye (SPD) 19 yıl sonra seçim galibiyeti kazandırdı.

Haberin Devamı

Son üç yıldır Şansölye Merkel’in kabinesinde Maliye Bakanı ve Başbakan Yardımcısı olarak görev yapan Olaf Scholz, kendi partisinin iki yıl önce parti başkanı olarak seçmediği ama sonunda başbakan adayı gösterdiği bir isim.

SİYASETE LİSEDE ATILDI!

Kararlılığı ve akılcılığıyla ön plana çıkan Scholz, siyasette liderlik arzusunu hiç bırakmayarak sonunda bugüne kadar gölgede kalmış siyasi profilini yükseltme fırsatını yakaladı.

Robotumsu konuşma şekli, disiplinli ve monoton konuşma tarzıyla “Scholzomat” diye adlandırılan Scholz, Almanya’da çoğu kişi tarafından “karizmadan yoksun” veya “beklenmedik bir lider” olarak da görülüyor. Ancak 17 yaşında başlayan siyasi serüveni boyunca sabırlı, titiz ve dikkatli adımlarının sonucunda elde ettiği başarı, onun, önümüzdeki dönemin fragmanı olma potansiyeline sahip olduğunu gösteriyor.

Haberin Devamı

Olaf Scholz, 1958’de yılında Almanya’nın kuzey batı bölgesindeki Aşağı Saksonya eyaletinin Osnabrück şehrinde doğdu. Hamburg’da büyüyen Scholz 17 yaşında SPD’ye üye olup, siyasete girdi. Partinin gençlik teşkilatı Jusos’ta çalışan Scholz, 1982-1988 arasında “Jusos” Başkan Yardımcılığı görevini yürüttü.

BİR DÖNEM NATO KARŞITIYDI

Scholz’ün gençlik dönemi siyasi görüşleri bugünkünden oldukça farklıydı. O dönem, NATO, nükleer silahlanma ve küresel kapitalizm karşıtı görüşleriyle dikkat çeken Scholz, Almanya’yı "büyük sermayenin merkezi" ve NATO’yu "saldırgan-emperyalist" olarak eleştiriyordu.

Scholz, aslında iş hukuku alanında uzman bir avukat. Hamburg Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nden mezun olduktan sonra 1985’ten itibaren avukatlık yaparken, siyasetten kopmadı. Uluslararası Sosyalist Gençlik Birliği'nin başkan yardımcılığını da yapan Scholz, yaklaşık 10 yıl, fabrikalarda işçi hakları için avukatlık yaptı. 1998’de Federal Meclis milletvekili olan eski sosyalist genç, yavaş yavaş kapitalizm dinamiklerine de alışmaya başladı. 2000’li yılların başından itibaren SPD’de çeşitli görevlerde bulundu, SPD Genel Sekreterliği, Parti Genel Başkan Yardımcılığı pozisyonlarının ardından 2018’de 2 ay geçici olarak parti liderliğini de tattı. Artık Scholz, Alman siyasetinin merkez soluna kaymıştı. Nitekim bir konuşmasında “İyi olan şu ki, neredeyse tüm hatalarımı bir kez yaptım” deme cesaretini de göstermiş bir siyasetçiydi.

Haberin Devamı

Scholz, Çalışma ve Sosyal İşler Bakanı, Hamburg Eyaleti Başbakanı, 2018’den bu yana da Başbakan Yardımcısı ve Maliye Bakanı olarak çalıştı. 40 yıldır politikanın içinde olmasına rağmen, adaylığına ve başbakanlığına kadar hep ikinci planda oldu. Zaman zaman birlikte çalıştığı liderlerin aldığı kararların günahkarı, bazen de teknokrat kişiliği, çalışkanlığı ve uzmanlığıyla Almanya dışındaki liderlerin takdirini kazandığı bir siyasetçi olarak kabul edildi.

Bununla birlikte iki büyük mali skandal yüzünden eleştiri oklarının hedefinde yer alsa da, monotonluğu ve durağan karakterinden faydalandı, sakinliğiyle skandallardan uzaklaşmayı başardı. Siyasetin en solundan başlayıp merkeze kayan profili, onun “pragmatik” olarak tanımlanmasına yol açarken, Scholz, bir konuşmasında kendini “Liberalim, aptal değil” diyerek anlatıyordu. Scholz’ün disiplini de dillere destandı. Öyle ki Hamburg belediye başkanlığına veda partisinde alkol servis edilmedi, çünkü “iş günüydü.”

Haberin Devamı

SCHOLZ’ÜN BAZUKASI!

Merkel hükümetinin Maliye Bakanı ve Başbakan Yardımcısı’yken ortaya çıkan pandemi, onun yeteneklerini gösterebildiği ve parladığı bir dönem oldu. Gençken idealist bir sosyalist olan Maliye Bakanı Scholz, pandemide kesenin ağzını açarak Alman toplumunu ekonomik olarak rahatlatan uygulamalarıyla, “60’lı yıllarında tekrar idealist mi oldu?” sorularını da beraberinde getirdi.

Pandemiden çıkış için sağladığı finansman paketi ise Almanya’da Scholz’ün “bazukası” olarak anıldı. Scholz “İşin yapılabilmesi için ihtiyaç duyulan bazuka bu. Bu sorunun yaratacağı her türlü ekonomik zorluğun üstesinden gelmek için yeterince güçlü olduğumuzu göstermek amacıyla tüm silahlarımızı masaya koyuyoruz” demişti.

RENKLİ VE FARKLI BİR KOALİSYON

Sonuçta pandemiyle birlikte siyaset ışıklarını üstüne çeken Olaf Scholz, SPD için zoru başarıp partisini iktidara taşısa da, tüm dünyada olduğu gibi Almanya’da da pandeminin tekrar zirve yaptığı bir dönemde görevi devraldı.

Haberin Devamı

AB içindeki sorunlar, Polonya-Belarus sınırındaki göçmen krizi ve Rusya gibi meseleler de, Scholz’ün önündeki zorlu sınavlar. Üstelik alacağı kararlarda Alman siyasetinin birbirinden çok farklı görüşteki siyasi partilerinden oluşan koalisyonu da ikna etmesi gerekecek. Bu açıdan “Koalisyon grubunda orta yolu bulmaya mı çalışacak yoksa o koalisyonu ikna edip gücünü gösterebilecek mi?” sorusu yakın bir zamanda yanıt bulacak. Ancak Scholz’ün bugünkü Alman siyasi sahnesinde Merkel gibi 16 yıl arkasındaki rüzgarı hiç kesmeden devam etmesine şüpheyle yaklaşıldığını belirtmekte fayda. Öte yandan, SPD, Yeşiller ve Hür Demokrat Parti (FDP) partilerinin oluşturduğu yeni hükümet, çok renkli olmasının yanında, daha karmaşık, birbirine pek benzeşmeyen siyasi duruşlara sahip olmasıyla, Almanya’yı iç gerilim riskine daha açık hale getirecek görünüyor.

‘ROBOT GİBİ’ SİYASETÇİ

Konuşması ve tarzı nedeniyle kendisine robot lakabı takılması ve “Scholzomat” denilmesinin asıl nedeni, 2002-2004 yıllarında kendisinin parti genel sekreteri, idolü Gerhard Schröder’in ise başbakanlığı döneminde “makine gibi verimlilik hedefleyen” sert işgücü piyasası reformunu aynı sözleri sürekli tekrarlayarak ve bir o kadar da duygusuzca savunmasıydı. Alman “Die Zeit” gazetesinden bir gazeteci kendisine “Scholzomat” lakabını takarken, Scholz, aynı gazeteye verdiği bir röportajında bu konuya ilişkin “Bundan mutlu değildim… Şikayet de etmiyorum” yanıtını vermişti. Bununla da kalmadı ve lakabı “o dönem için uygun bulduğunu” da sözlerine ekledi.

İkinci adamlıktan liderliğe

TÜRKİYE’Yİ YAKINDAN TANIYOR

Yeni Başbakan Scholz, Türkiye’yi ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı yakından tanıyan bir isim. Türkiye ile Almanya arasındaki ilişkilerin zor yanlarına hakim olan yeni başbakan, Türkiye’yi her koşulda bir “partner” olarak tarif ederek, diyalogun sürdürülmesinin en büyük destekçisi. Türkiye’nin imtiyazlı ortaklığını destekleyen Merkel’e itiraz eden Scholz, Ankara’nın tam üyeliğini açıkça savunan bir isimdi. Scholz, yıllar önce “Almanya’daki Türkiye kökenli göçmenlerin uyumunu güçlendirmek isteyenler, Türkiye’nin AB’ye entegrasyonunu imkansız bir şey olarak görmemeli” demişti. Türkiye’nin AB rüzgarının kesilmesinin ardından ise Scholz’ün savunuculuğu, sığınmacılara kucak açan Türkiye gibi ülkelere gereken desteğin verilmesiyle sınırlı kalmış görünüyor.

BAŞBAKAN TIRAŞI

Scholz, Hamburg’daki güçlü Türk topluluğuyla yakın ve onlar tarafından da çok sevilen bir isim. Gençlik yıllarından beri Scholz’ün berberliğini yapmış olan Behçet Algan, uzun zamandır tanıdığı SPD’li politikacının başbakan olmasından çok mutlu. Algan, Scholz’ün başbakan olmasıyla yeni başbakanın senelerce kestiği saç modeli için bir kampanya da başlattı. Espriyle başladığı “Scholz tıraşı 4.99 Euro” kampanyasına yoğun ilgi olduğunu söylüyor.

Almanya’ya ilk geldiği yıllarda SPD’ye üye olduğunu ve Hamburg’un Antona ilçesi milletvekilliği de yaptığını belirten Algan, Scholz’ü partinin gençlik kollarında ve Genç Sosyalistler Başkanı’yken tanıdığını belirtiyor. Algan “Birlikte yedik, içtik, sohbet ettik, şakalar yaptık. Bir aile ferdimin başbakan olması gibi mutlu oldum. Ülkem için de çok mutluyum çünkü bizim insanımızı, ülkemizi çok iyi tanır ve sever. Olaf’la otobüs ve tren istasyonlarında seçim broşürü dağıtarak tanıştık. Bugüne gelen her görevinde iletişim ve dayanışma içinde bulunduk. Üstelik yalnız Türkler değil, tüm göçmenlerin durumunu ve kurumlarını çok iyi bilir” dedi. Algan, şöyle devam etti:

İkinci adamlıktan liderliğe

POLİSE KARŞI TÜRKLERİ KORUDU

“Almanya’daki Türklere karşı yapılan herhangi bir anti-demokratik harekette kendi vatandaşını bile mahkemeye verebilecek bir isim. Mesela bir gün bir polis sorunu oldu sokakta. O komiser, bizi biraz taciz etti ki o anda benim oğlum da vardı yanımda. Scholz, henüz iç işleri senatörü bile değildi ama bu işin peşini bırakmadan konuyu emniyet müdürüne kadar çıkardı. ‘Buradaki yurttaşları hiç kimsenin rahatsız etmeye hakkı yok’ demiştir. Devlet memuru olduğu halde açıkça Türkleri destekledi. Hukuksuzluğa ve haksızlığa tahammül etmeyen, yapıcı ve sözünü tutan bir insan Olaf” ifadelerini kullanıyor.

Algan, bir röportajında tahmin edilenden daha fazla güldüğünü söyleyen Scholz’ü teyit de ederek, “Göründüğünden apayrı bir kişi. Dışarıdan soğuk durabilir ama konuşup samimileştikten sonra anlattığı hikayelerle ne kadar güldüğünü ve kahkaha attığını gördüm” diyor.

2021 seçimlerinde siyasi rakibi tarafından “Şirinler gibi sırıtan” bir politikacı olarak tanımlandı, Merkel’in halefi olma iddiası ise ciddiye alınmadı. Ancak gözü pek Scholz, “Şirinlerin bu yönü gerçekten hoşuma gider. Küçükler, becerikliler ve her zaman kazanırlar” yanıtıyla, özgüvenini Alman toplumuna akıllıca bir siyasi manevrayla hissettirmeyi başardı.

SPORCU VE SIKI BİR FUTBOL TARAFTARI

Olaf Scholz, Brandenburg eyaletinde Eğitim Bakanlığı yapan 60 yaşındaki Britta Ernst ile 1998’den beri evli. Yeni başbakan, her türlü soruna soğukkanlılıkla gösterdiği umutlu yaklaşımını “Umudun Ülkesi” isimli kitabında anlatmış. Donuk tarzıyla tanınan Olaf Scholz’un en şaşırtıcı özelliklerinden biri de hızlı otomobil kullanma sevdası. Kürek sporu ve koşu yapmayı da seven yeni başbakan, aynı zamanda sıkı bir futbol ve sıkı bir “Hamburg SV” taraftarı.