İngiliz rehine için tüm seçenekler masada

Adını İslam Devleti olarak değiştiren IŞİD (Irak Şam İslam Devleti) örgütünün, Amerikalı gazeteciler James Foley ve Steven Sotloff’un öldürülmesinin ardından sıranın bir İngiliz rehineye geldiğini duyurması Londra’yı alarma geçirdi. İngiltere Başbakanı David Cameron, kabineyi acil durumlar ve krizleri görüşmek için yapılan ve “COBRA” olarak anılan toplantıya çağırdı.
Kapalı kapılar ardında gerçekleşen toplantının ardından açıklama yapan İngiltere Dışişleri Bakanı Philip Hammond, İngiltere hükümetinin hayatı bir terör örgütü tarafından tehdit edilen İngiliz vatandaşını kurtarmak için “tüm olası seçeneklere bakacağını” söyledi.

‘Operasyon olabilir’
Hammond, ABD’nin daha önce Amerikalı rehineleri kurtarmak için gerçekleştirdiği ancak başarısız olduğu operasyonda, IŞİD’in elindeki İngiliz yardım görevlisi David Cawthorne Haines’in de kurtarılmasının amaçlandığını aktardı. Hammond’un sözleri İngiliz basınında Haines’i kurtarmak için özel kuvvetlerin operasyon yapabileceği şeklinde yorumlandı. İngiltere de ABD gibi, prensip olarak terör örgütlerine fidye ödemiyor.
Haines, sivil barış gücü Nonviolent Peaceforce (Şiddet İçermeyen Barışgücü) ile çalışıyordu. Daha önce orduda görev yapan ancak sivil yardım görevlisi olmayı seçen Haines, 2012 yılında ise diğer bir kriz bölgesi olan Güney Sudan’da çalışmıştı. 2013 yılında Suriye’de kaçırıldı.
Örgütün Güney Sudan direktörü Tiffany Easthom, “Haines ile birlikte kaçırılan bir kişi birkaç ay önce serbest bırakıldı. Onun da yakında serbest bırakılacağını umuyorduk” dedi. Easthom, Haines’in “şefkatli ve iyi bir espri anlayışına sahip olduğunu “söyledi.

2004’te benzer kriz
İngiltere benzer bir olayı 2004’te yaşamıştı. Irak’ta çalışan inşaat mühendisi Kenneth Bigley, Tevhid ve Cihad örgütü tarafından kaçırılmıştı. Örgüt, Bigley’nin karşılığında bazı Iraklı mahkumların serbest bırakılmasını ve fidye ödenmesini istemişti. Kuveytli bir şirket için çalışan Bigley, örgüt tarafından yayınlanan videosunda dönemin başbakanı Tony Blair’e seslenerek, “Size hayatım için yalvarıyorum. Biraz merhamet gösterin. Bana sadece siz yardım edebilirsiniz. Benim hayatım ucuz. Tony Blair beni umursamıyor. Ben sadece bir insanım. Eve gitmek istiyorum. Lütfen Bay Blair, beni burada bırakmayın” demişti. Ancak, talepleri karşılanmayan örgüt, Bigley’i kafasını keserek öldürmüştü.
İngiltere hükümetinin dolaylı müzakereler yürütmesine rağmen Tony Blair, bazı çevrelerde Bigley’i ölüme terk etmekle suçlanmıştı.