Dünya İran yeniden müzakere masasında

İran yeniden müzakere masasında

07.11.2013 - 12:15 | Son Güncellenme:

Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani'nin göreve gelmesi sonrasında nükleer programı konusunda Batı ile yeniden müzakere masasına oturan İran BM Güvenlik Konseyi'nin 5 daimi üyesi ve Almanya (P5+1) ile Cenevre'de yeniden bir araya geliyor.

İran yeniden müzakere masasında

İran ve Batı arasında yaşanan yumuşama süreciyle birlikte taraflar üçüncü kez müzakere masasına otururken, ABD'nin Ortadoğudaki iki önemli müttefiki İsrail ve Suudi Arabistan muhtemel bir anlaşmanın aleyhlerine neticelenmesinden oldukça endişeli ve bu endişelerini de açıkça ifade etmekten geri durmuyorlar.

Haberin Devamı

İran, nükleer programı konusunda BM Güvenlik Konseyi'nin 5 daimi üyesi ABD, İngiltere, Fransa, Rusya ve Çin'le birlikte Almanya'yla (P5+1) bugün Cenevre'de üçüncü kez müzakere masasına oturuyor. İki gün sürecek görüşmelerde, P5+1 ülkeleri heyetine Avrupa Birliği (AB) Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Catherine Ashton başkanlık ederken, İran tarafının liderliğini ise Dışişleri Bakanı Muhammed Cevad Zarif yürütecek. Taraflar bir önceki görüşmede karşılıklı orantılı ve güven artırıcı adımların atılması ve görüşmelerin detayları hakkında dışarıyla bilgi paylaşılmaması yönünde karara varmışlardı.

MÜTTEFİKLER ENDİŞELİ

İran ile ABD arasında yaşanan yumuşama ABD'nin Ortadoğu'daki en yakın iki müttefiki İsrail ve Suudi Arabistan tarafından endişe ile izleniyor. Uzun süredir İran'ın çok kısa süre içerisinde nükleer bombaya sahip olacağını dile getiren İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, İran'ın her türlü nükleer faaliyeti durdurmasından ve bu gerçekleşene kadar yaptırımların sürmesinden hatta artırılmasından yana.

Haberin Devamı

İslam dünyasının liderliği konusunda İran'la tarihsel bir rekabet içerisinde olan Suudi Arabistan ise ekonomik ambargoların kaldırılması dahil İran'ın bölgedeki nüfuzunu artıracak her türlü adımın karşısında. Özellikle nüfusunun yüzde 70'i Şiilerden oluşan Bahreyn'de yönetimi ayakta tutmak için olağanüstü çaba sarf eden Suudi Arabistan, en yakın müttefiki ABD'nin, Bahreyn'deki protestolardan sorumlusu olarak gördüğü İran'la arasını düzeltmeye çalışmasından oldukça rahatsız. Bu rahatsızlığın en somut ifadesi Suudi İstihbarat Şefi Prens Bandar'ın ABD ile ilişkilerinde "eksen kayması" yaşanabileceği yünündeki sözleriydi. Endişeleri ciddiyetle karşılayan Obama yönetimi ise ılımlı olarak niteledikleri Ruhani iktidarına şans verilmesinden yana.

Müttefiklerinin rahatsızlığının farkında olan ABD şimdilik "Hiçbir anlaşma olmaması, kötü bir anlaşma olmasından iyidir" tarzı açıklamalarla gönlünü almaya ve "İran'la kötü bir anlaşma yapmayacağız, eğer bir anlaşma yapılırsa bunu dikkatli bir şekilde takip ediyor olacağız" sözleriyle de güven aşılamaya çalışıyor. ABD tüm itirazlara rağmen, uluslararası ekonomik yaptırımlar nedeniyle sıkıntılı günler yaşayan İran'ın bu durumundan faydalanarak nükleer silah elde etmesinin önüne geçmeye ve nükleer programını doğrulanabilir eylemlerle desteklenmiş bir şeffaflık içine sokmaya çalıyor.

Haberin Devamı

İsrail'in, İran'ın nükleer programına yönelik sıfır nükleer kapasite beklentisini uygulanabilir bulmayan Obama yönetimi, Tahran'ın uranyum zenginleştirme hakkına saygı duymakla birlikte öncelikli adım olarak uranyum zenginleştirme faaliyetlerini durdurmasını istiyor. Nükleer silah elde etmeye çalıştığı yönündeki iddialarını yalanlayan Tahran yönetimi ise ve tamamen barışçı amaçlara hizmet ettiğini sürdüğü nükleer programından ödün vermeyeceğinin sinyallerini veriyor.

Bu noktada İran'ın söyleminde büyük bir değişiklik olmadığı muhakkak zira İran ta en başından beri Dini Lider Ayetullah Hamaney'e atfedilen asker sivil ayrımı yapmadan herkesi öldüren nükleer silahların geliştirilmesinin dinen uygun olmadığı yönündeki fetvayı hatırlatarak bu konuda herhangi bir çabalarının olmayacağını dile getiriyor. Ancak İran'ın, taraf olduğu Nükleer Silahların Yayılmasının Önlenmesi Antlaşması'nın (NPT) Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu'na (UAEK) istediği zaman istediği yerde teftiş yapma imkanı sunacak ek protokollerini uygulamaktaki gönülsüzlüğü nükleer programının şeffaflığı konusunda soru işaretleri oluşmasına sebep oluyor.

Haberin Devamı

Bunun yanında, UAEK ile düzenli olarak görüşmelerde bulunan İran'ın, "yapısal yaklaşım uygulaması" belgesinde yer alan, özellikle de yerin 90 metre altında inşa edilmiş Fordo tesisi ve içerisinde nükleer başlık denemesi yapıldığı yönünde şüpheler bulunan Parçin tesisi ile ilgili çeşitli soru ve talepleri yanıtsız bırakması nükleer silah peşinde olduğu yönündeki endişeleri artırıyor. İran'ın, ayrıca nükleer bomba yapımında kritik eşik olarak kabul edilen yüzde 20 ve üzeri oranda zenginleştirilmiş uranyumun nükleer yakıtla takas edilmesine soğuk bakması nükleer programı konusunda henüz taviz vermekten uzak olduğu görüntüsü oluşturuyor.

Haberin Devamı

6 AY İÇİNDE UZLAŞMA

Müzakerelere oldukça hevesli başlayan İran tarafı, müzakerelerin 3-6 içinde sonuç vereceği görüşündeydi, ancak şimdiden bu sürenin bir buçuk ayı tükenmiş durumda ve şu ana kadarki görüşmelerde karşılıklı iyi niyet açıklamalarının dışında somut bir gelişme kaydedilemedi.

Diğer taraftan Dışişleri Bakan Yardımcısı Abbas Aragchi, geçen ay UAEK ile mutat görüşmelerine günler kala İran medyasına "İran'dan bir gram uranyumun dahi ülke dışına çıkarılmasına izin vermeyeceğiz" şeklinde açıklama yapması sürecin beklenenden daha uzun süreceği görüşünü güçlendirdi. Nitekim, görüşmenin hemen öncesinde ABD medyasında resmi yetkililere dayandırılan ve müzakerelerde ekstra zamana ihtiyaç duyulduğu yönünde bilgiler de yer almaya başladı.

ANLAŞMA SAĞLANMAZSA NE OLUR?

İran'a bakan yönüyle müzakerelerden sonuç çıkmaması durumunda ekonomik sıkıntının daha da derinleşmesi söz konusu. Batıya bakan yönüyleyse, yaptırımlar İran için zaten oldukça caydırıcı bir hal almış durumda ama ek yaptırımların uygulanması da gündeme gelebilir. Her ne kadar İran yönetimi açıkça kabul etmese de uluslararası ekonomik yaptırımlar sebebiyle ekonomisi oldukça sarsılmış durumda. Petrol gelirlerinde yüzde 60'a varan azalmalar yaşandığı, buna paralel olarak İran riyali'nin yarı yarıya değer kaybettiği biliniyor. Ayrıca İran'ın yurt dışındaki hesapları dondurulduğu gibi kara listeye girmekten endişe eden pek çok banka da İran ile iş yapmayı reddediyor.