07.10.2008 - 17:49 | Son Güncellenme:
İsrail ordusunun, 1973 yılındaki Yom Kippur Savaşı’nda yapılan hatalarla ilgili hazırlanan soruşturma raporu, savaştan 35 yıl sonra, savaşın yıl dönümünde açıklandı.
Yom Kippur savaşından sonra siyasi ve askeri yetkililerin hatalarını araştırmak üzere "Agranat komisyonu" adı altında bir komisyon kurulmuştu. İsrail basını, Yom Kippur savaşıyla ilgili ifadelerle Lübnan’da Hizbullah’a karşı yapılan savaştaki hatalar ve sonradan kurulan soruşturma komisyonundaki ifadelerin benzerliklerine dikkati çekti.
İsrail Savunma Kuvvetleri’nin üzerindeki gizlilik kaldırılan soruşturma komisyonu raporu ile ilgili arşivinde, eski başbakanlardan, dönemin komutanlarından Ariel Şaron ve eski savunma bakanlarından Moşe Dayan dahil, 20
kişinin ifadesi bulunuyor.
Agranat komisyonu raporunda, o zaman Sina çölünde Mısır’a karşı savaşan eski İsrail Başbakanı Ariel Şaron’un, genel karargahta hüküm süren keşmekeşe ilişkin değerlendirmeleri de yer alıyor.
Savaşın başlangıcında ağır kayıplara uğrayan İsrail kuvvetleri, daha sonra sürpriz bir saldırıyla Süveyş kanalını geçerek, Mısır ordusunun yenilgisini hazırlamıştı.
Şaron, savaştan kısa süre önce Güney Cephesi Komutanlığı görevinden emekli olmuş, ancak savaşın başlaması üzerine göreve çağrılarak, cephedeki 53. tümenin başına getirilmişti.
Şaron, 29 Temmuz 1974 tarihinde soruşturma komisyonuna verdiği ifadede, İsrail ordu komutasını eleştirerek, Güney Cephesi Karargahına geldiğinde, kendisinden cephe komutanlığı görevini devralmış olan General Şmuel Gonen’e, daha üst komuta düzeyinde (Genel Karargahta) kimsenin cephelerde olup bitenler konusunda ayrıntılı bilgisi olmadığını ve ağır kayıplardan dolayı karargahta genel bir moral bozukluğunun hakim olduğunu belirtiyor. Şaron, örnek de vererek, o zaman cephede savaşan 7. ve 8. tümenlerin başında ne üst komutanın ne de
yardımcısının bulunduğunu, iki tümen arasında koordinasyonun sağlanamadığını, bu nedenle birçok hata yapıldığını anlatıyor. Raporda Şaron’un ifadesinde, üst komutanların hepsine cephelere gidip, durum hakkında daha sağlıklı bilgi edinmeleri önerisinde bulunduğu da kaydediliyor.
Şaron, Agranat komisyonuna verdiği ifadede ayrıca, "Hem Genelkurmay Başkanı, hem de Harekat Komutanı’nın 25 yıl sürelik hizmetleri sırasında eşsiz bir gözüpeklik sergilemiş büyük askerler olduklarından bir an bile şüphe etmedim. Söylemek istediğim, ne olup bittiğini tam olarak bilmiyorlardı" diyor. Şaron ifadesinde, "Mısırlıların güvenini sarsmanın tek yolunun kanalı geçmek olduğu yolundaki düşüncemi Genelkurmay Başkanı’na açtım" diyor ve
ekliyor: "Bana, bu bize 50 tanka mal olacaksa yapmamamız gerektiğini söyledi, ben de 50 tank kaybetmeyeceğimizi söyledim. Bunun Genel Harekat Komutanıyla konuşulması konusunda anlaştık. Ben de harekat odasına giderek talebimi yineledim, ama komutan bunu o gece gerçekleştiremeyeceğimizi söyledi. Daha sonra bunun için düzenlenen toplantıya yetişemediğimden, benim dışımda alternatif bir plan yapmışlar ve bu plan ertesi sabah yürürlüğe kondu." Şaron ifadesinde, İsrail’in Sina çölündeki güçlendirilmiş Bar Lev Savunma Hattı üzerinde ağır Mısır bombardımanı altında kalan ve birçoğu düşürülen karakollardaki askerlerle yaptığı konuşmaları da aktararak, "Kurtarılıncaya kadar günler boyu yardım için yakarışlarını dinledim. Askerler sürekli olarak tahliye edilmelerini istiyorlardı" diyor.
Şaron ifadesinde, "o zamana kadar yenilgi nedir bilmeyen İsrail Silahlı Kuvvetlerinin yaşadığı derin şok" hakkındaki gözlemine de yer veriyor. İsrail basını, savaş döneminde Savunma Bakanlığı yapan Moşe Dayan’ın ifadesinin de İsrail’in önceki yıl Hizbullah’la giriştiği bir aylık savaş sırasında ortaya konulan eleştirileri çağrıştırdığı değerlendirmesinde bulundu.
Moşe Dayan ifadesinde, yedek askerleri savaşın hemen öncesinde göreve çağırmama gerekçesi olarak, savaştan beş ay önce gelen istihbarat raporları olduğunu ifade ediyor.
Dayan, "Hava kuvvetleriyle birlikte kara güçlerinin Suriye ve Mısır birliklerini uzakta tutmaya kafi geleceği düşüncesinde olduğunu" aktarıyor. Dönemin Genelkurmay Başkanı David Elazar ise Dayan’ın sadece hava
kuvvetleri yedekleri ile iki zırhlı tümeni yeterli görerek, tüm yedek askerlerin göreve çağrılması yolundaki taleplerini nasıl geri çevirdiğini ve yedek askerlerin Ürdün cephesine yığılması kararına karşı çıktığını anlatıyor.
Yom Kippur Savaşı olarak adlandırılan savaş, İsrail’in dini günlerinden olan ve İsrail’de tüm hayatın durduğu Yom Kippur’da (Kefaret-Bağışlanma Günü) Mısır ve Suriye ordularının 6 Ekim 1973’te taarruza geçmesiyle başlamıştı.