30.03.2012 - 02:30 | Son Güncellenme:
GÜVEN ÖZALP
Dışişleri Komisyonu’nun 1 Mart’ta kabul ettiği Türkiye raporunda, Türk Silahlı Kuvvetleri’ne (TSK) yönelik yaklaşımı açısından son derece şaşırtıcı bir adım atarak “ordunun laik bütünlüğünün ve operasyonel yeteneğinin korunması” mesajı veren Avrupa Parlamentosu (AP) dün Genel Kurul’da belgeyle ilgili olarak yapılan nihai oylamada “U dönüşü” yaptı. Yeşiller Grubu tarafından verilen bir değişiklik önergesi aracılığıyla, ordunun laik yapısının korunmasına yönelik vurgu metinden çıkarıldı.
Ankara’nın başından bu yana değişmesi için çeşitli düzeylerde telkinde bulunduğu vurgu konusunda son olarak Avrupa Birliği Komisyonu’nun Genişlemeden Sorumlu Üyesi Stefan Füle devreye girdi. Füle, önceki gün belgenin tartışıldığı oturumda Komisyon üyeleri açısından pek rastlanmayan bir yaklaşım sergileyerek “yanlış anlamalara yol açmaması için paragrafın değiştirilmesini” istedi. Raporu hazırlayan Ria Oomen-Ruijten alınan kararı, “Türkiye’deki tüm kurumlar laik. Orduyla ilgili bu tür bir vurguyu açıklamanın zor olacağını düşündük” sözleriyle değerlendirdi.
Raporun son halinde öne çıkan vurgular şunlar:
Asker-sivil ilişkisi
Ordu üzerindeki sivil denetimi güçlendirme çabalarının memnuniyetle karşılandığı ve askeri harcamaların bütünüyle yargı denetimine açılmasının talep edildiği; TSK’nın sivil yargıya tabi olması ve jandarmanın ombudsmanın görev alanına dahil edilmesi çağrısının yapıldığı belgede, “Türkiye’nin NATO üyeliğinin önemi de göz önünde tutularak, silahlı kuvvetlerin operasyonel kabiliyetinin garantiye alınmasının gereği” vurgulanıyor.
4+4+4 sistemi
Türk hükümetinden okula devam etme oranlarının yükseltileceği konusundaki taahhüdünü yerine getirmesi istenirken, “yeni eğitim reformunun, özellikle kırsal kesimdeki kız çocukları başta olmak üzere, çocukların zorunlu eğitim süresinin ötesinde okul sisteminde tutulmasını ve çocuklara kendi eğitim planlamaları hakkında seçim yapma fırsatının bunu bilgi sahibi olarak yapabilecekleri yaşta verilmesini garanti altına alması” talep ediliyor.
Gazeteci tahliyeleri
Nedim Şener, Ahmet Şık, Muhammet Sait Çakır ve Coşkun Musluk’un serbest bırakılmalarının “Türkiye’de temel haklara saygının onarılması açısından önemli bir adım olduğu” vurgusuna yer veriliyor.
Anayasa değişikliği
“Tüm etnik grupların tam tanınmasına olanak verecek, gerçekçi ve demokratik bir kimlik geliştirilmesi için yeni anayasa hazırlık sürecinin fırsat olarak kullanılması” ile “ana dil haklarının anayasa koruması altına alınması” isteniyor.
Suriye krizi
“AP, Suriye krizinin büyüyen insani boyutuyla mücadele etme konusunda Komisyon’dan, üye devletlerden ve uluslararası toplumdan Türkiye’ye destek olmalarını ister” denildi.