Ege 3. İzmir Öykü Günleri ve düşündürdükleri

3. İzmir Öykü Günleri ve düşündürdükleri

20.02.2004 - 00:00 | Son Güncellenme:

3. İzmir Öykü Günleri ve düşündürdükleri

3. İzmir Öykü Günleri ve düşündürdükleri





"Söz vermiştim kendi kendime: Yazı bile yazmayacaktım... Yapamadım. Koştum tütüncüye, kağıt kalem aldım. Kalemi yonttum. Yonttuktan sonra tuttum öptüm. Yazmasam deli olacaktım." Sait Faik
Yazı yazmanın sancısını, heyecanını, telaşını yazan bilir... Bir de yazamamanın insanı boğan sıkıntısını... Ancak Sait Faik Bey'in sözleri ile anlatılabilir belki de yazamamanın insanı deli eden uğultusu. Kendi kendinizle konuştuğunuzun farkına varırsınız bir an.
Anlarsınız, yazmasanız deli olacaksınız. Koşar küçük bir parça kağıt alırsınız. Onun size yetmesi; bir kağıt bir de kalemin yetip de artması nasıl tarif edilebilir ki?
Ortaokula gidiyordum. O güne kadar hiç konuşmayan ben, hiç susmamacasına konuşuyordum. Nedenini çözemiyorduk. Ne olmuştu bana? İşte tam da günlerde, Çamlaraltı Koleji'nin artık bir kahramana dönüşmeye başlayan edebiyat öğretmeni Şengül Kıran bizim de derslerimize girmeye başlamıştı. O hepimizi keşfediyor, biz de kendimizi çözüyorduk. Herkesin içindeki taşkınlar birer birer ortaya dökülmeye başlıyordu. Ders değil deney yapıyorduk. Hayata dair deneyler laboratuvarıydı sanki derslikler! Derslerde yaptığımız doğaçlamaları, yazmaya kağıt yetmeyen günleri hiç unutmuyorum.

Kendimi keşfettim
Yazdıkça, çenem kapanmaya başlamıştı. Sözleri kağıda dökebilmeyi öğreniyordum çünkü. Çünkü ben kendimi keşfediyordum. Yazmak en büyük merakım olmuştu. Sanırım ben de yazmasam deli olacaktım. Ve bunun da farkında değildim. Kendi kendimi fark etmeyi o zaman öğrendim.
Zaten sonra üniversitede Dokuz Eylül Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Tiyatro Dramatik Yazarlık Bölümünü seçtim. Okula başladığımız ilk gün Bölüm Başkanı Prof. Dr. Murat Tuncay, "Bu okulu bitirdiğinizde bir doktorun, mühendisin, öğretmenin dediği gibi; ben yazarım diyemeyeceksiniz. Çünkü bizim verdiğimiz diploma artık sen yazarsın demiyor. Ancak yaza yaza, yazar olunur. Belki 30 belki 40 belki de 50 yaşında ben artık yazarım diyeceksiniz." demişti. Gerçekten de öyleymiş. Bunu tüm sınıf okulu bitirdiğimiz gün anlamıştık. Yazdıklarını okuyan olduğunda ancak yazarım diyebiliyordun.

Güzelyalı'dan Alsancak'a
3. İzmir Öykü Günleri Günleri'nin 13 Şubat'ta Konak Belediyesi Kültür Sanat Merkezi'ndeki açılışında tüm bu anlattıklarımı anımsadım.
Şengül Kıran'ın hazırladığı, öykü dramatizasyonunda Çamlaraltı Koleji'nin minik öğrencileri sahnedeydi.
Ve öyle başarılıydılar ki!
Sonra merkezin müdürü Salim Çetin Bey'le sohbet ettik. Güzelyalı'dan Alsancak'a uzanan anıları konuştuk. Güzelyalı'daki merkezde sanatla tanışıp yoluna devam edenleri anımsadık. Berna Laçin, Nehir Erdoğan...
Ben de hayatımdaki ilk şiir, öykü yarışmaları ile orada tanışmıştım. Şairlere yazarlara ilk orada "merhaba" demiştim. Salim Çetin, "Güzelyalı'daki merkez, halkevleri gibiydi. O semtindi ve daha sıcaktı sanki. Alsancak'a geçince daha kurumsallaştık. Sıcaklık başka boyutta kendini göstermeye başladı. Dört yıl önce bu binaya geçtik... Burası sözü olan herkese açık bir platform niteliğini aldı. Paneller, söyleşiler, toplantılar... Hatta Kısa Film Festivali, Öykü ve Şiir Günleri ile başka bir boyut daha... Yogadan aşka dair söyleşiye, gitar kursundan felsefeye kadar çeşitliliği olan bir platform. Bu platformu geliştirmek istiyoruz. Örneğin öykü günlerini uluslar arası bir projeye döndürmeyi hedefliyoruz" diyor. Çetin yeni binaya olanağını sağlayan Erdal İzgi'nin merkezdeki emeğinin ve desteğinin de çok olduğunu vurguluyor.
Daha çok şey konuşuyoruz, Gültepe'deki Sanat Merkezi ve kütüphaneyi, Esentepe'deki merkezi.... Kadınların el işi atölyelerini, kursları....

Haklısın Erdal Başkan
Erdal İzgi, öykü günlerinin açılışında, başkan olmasa da bu etkinliklere hiç kimsenin el sürmesine izin vermeyeceğini söyledi. "Benden sonra kim gelirse gelsin, kaldırmaya çalışırsa; katrana bulayıp, tüye bulaştırıp, sokakta dolaştırırsınız. Bunu da biliyorum" diye bitirdi sözlerini. Çok doğru! Haklısınız Erdal İzgi... Artık sanatseverler iyi işlere alıştı. El sürülmesine kimse izin vermez. İnsanoğlu bu; gözü, kulağı güzele alışmaya görsün bir kere!
Ben yine nereden nerelere geldim...

Kaçırmayın
"Unutulmaz Film Müzikleri"
Solist: Altuğ Dilmaç, Piyano: Zafer Çebi, Kontrbas: Kürşat And, Saksafon: Tamer Temel, Davul: Ayhan Özdoplu
25 Şubat 20.30
İzmir Sanat



İzlerseniz iyi olur
"Hangisi Karısı"
Yazan: Ray Cooney, Yönetmen: Okan Bayülgen, Oynayanlar: Sanem Çelik, Volkan Severcan, Kerem Atabeyoğlu
Bugün ve 22 Şubat 20.30
Atatürk Kültür Merkezi
21 Şubat 20.30
Özel Türk Koleji Cahit Gürkan Salonu

Birlikte izleyelim mi?
İzmir Devlet Senfoni Orkestrası
Şef: Alexander Rudin, Rahmaninof: Ölüler Adası, Vialgorsky: Çeşitlemeler, Çaykovski: 2 No.lu Senfoni
Bugün 20.30, Yarın 11.00
İsmet İnönü Sanat Merkezi

EGE