19.06.2006 - 00:00 | Son Güncellenme:
TATİLİN YENİ GÖZDESİ, BODRUM'A DÖNMESİN DİYE... Alaçatı... Ayrılırken göz göze geldiğiniz sanki el sallar gibi dönüp duran yeldeğirmenleri, mavi sularında hızla yol alan sörfleri, yaz günlerinde ruhunuzu ferahlatan serin taş evleriyle son yılların huzurlu, dingin ama en gözde tatil cenneti. Gözde olan, moda olan herşey gibi Alaçatı'yı sevenleri de bu durum korkutmuyor değil. Turizm iyi, güzel, hoş da önlem alınmadığında yaygınlaştığı her bölgeyi yok edebiliyor. Belediye başkanları işte bu noktada önemli rol oynuyor. Belediye Başkanı CHP'li Muhittin Dalgıç üç kuşaktır Alaçatılı. 28 Mart 2004 seçimlerinde başkan seçilen Dalgıç, Alaçatı'nın son yıllarda geldiği noktada herkesin emeğinin olduğunu söylüyor. Ancak kendi projeleri ile de bir dünya markası olma yolunda önemli mesafeler aldıklarını anlatıyor. Dalgıç'ın en önemli özelliklerinden biri; makam şoförü kullanmaması, sabahın 06.30'unda Alaçatı sokaklarına motoruyla çıkması. Dalgıç, "Gideceğim yere çabuk ulaşıyorum. Alaçatı'da heryere motorla daha rahat girebiliyorum. Ayrıca daha ekonomik. Yani hem zamandan hem de paradan tasarruf ediyorum" diyor. Dalgıç, son yılların gözde merkezi, geleceğin de dünya markası Alaçatı'yı anlatıyor. Plastik sandalyeye izin yok Baştan beri yapmaya çalıştığımız Alaçatı'yı bir marka haline getirmek. Sadece ülkede değil, dünyada bir marka yapmak. Göreve başladığımız ilk günden bu yana kentsel SİT alanlarını genişlettik. Bugüne kadar korunmuş yapısını gelecekteki kuşaklara da taşıyabilmek için. Alaçatı'da en önemli unsurlardan biri, buradaki toplumun da bu bilince erişmiş olması. Bugün belediye imar özelliklerini değiştirse bile; insanları korumaya aday. Önemli olan yasalarla koruyamayacağınız şeyi, vatandaşı bilinçlendirerek sağlamak. Biz de bunun örneğini ortaya koyuyoruz. Alaçatı'nın öz kimliğini koruyabilmek için neler yapıyorsunuz? Belediye olarak her türlü mekanın Alaçatı'da açılmasına izin vermiyoruz. Tipik Akdeniz kasabaları gibi sokakta yaşanılan, yemek yenilen, çay kahve içilen bir Alaçatı kalsın istiyoruz. Çabamız bu yönde, başaracağımıza inanıyoruz. Mesela, plastik sandalyeye, renkli şemsiyeye izin vermiyoruz. Alaçatı merkezde kebap, döner yok. Koku yayacak yiyecekler yok. İşportacı, hanutçu yok. Binaların kendi yapısını koruyacak biçimde; yani taş binaysa o yapı korunacak biçimde olmasına önem veriyoruz. Her işletme sahibi mekanının önüne bir çiçek ya da ağaç koymak zorunda. Merkezde canlı müzik, yüksek sesle müzik yayını yasak. Antika çarşısı geçen yıl sadece antikaya yönelik eşya satmaları konusunda uyarıldı. Tam başarı sağlamış olmasak da levhaların işletmenin orantısında; yani en fazla 70'e 50 büyüklüğünde ve klasik el yazması biçiminde olmasını istiyoruz. Bir mekanda tüketicinin hakkını korumak adına, işletme sahibi uyarı ya da ceza alır. Alaçatı'da müşteri her zaman haklıdır ilkesi uygulanır. Sörf, golf ve termal Elbette Alaçatı iki yılda bugünlere gelmedi. Bugüne kadar emeği geçen herkese teşekkür etmek gerekiyor. Alaçatı'nın vizyonunda 3 unsur belirledik. Birincisi sörf... Alaçatı denizden karaya esen rüzgarıyla dünyada ilk 3 sıralamasına giriyor. Okullar için de ideal bir bölge. Deniz derinliği belli yaştaki çocukların eğitimine müsait. Alaçatı bu özelliği ile dünyada marka olacak ve ülkemizi de tanıtacak. İkinci olgu ise golf... 1 buçuk yıldır yaptığımız çalışmalarda golfün 2'inci önemli unsur olduğu ortaya çıkıyor. Yaklaşık 50 bin yatak ve 14 golf alanının yer alacağı 25 binlik çevre düzenlemesinin nazım imar planı bitti. Bu konuda yatırımcılarla ve bakanlıkla çok ciddi temaslarımız sürüyor. 2007-2008'de bu golf alanlarını görebileceğiz. Üçüncü önemli konu ise termal... Bölgemiz termal su kaynakları dolu. Bununla ilgili de çalışmalar devam ediyor. İzmirli işadamları ile kurduğumuz şirketle termal amaçlı bir proje hazırlanıyor. Bu şirkete Çeşme Belediyesi, Alaçatı Belediyesi, Özel İdare, Şinasi Ertan, Levent Köstem gibi isimler ortak. Bu proje için çok ciddi yerler ayrıldı. Bu Alaçatı'nın 3'üncü vizyonu olacak. Hem halk hem de belediye olarak bütün planlarımızı bu 3 olgu üzerine kurduk. Son yıllarda Alaçatı sanki Çeşme'den daha çok tanınıyor... Bir anda ne oldu da Alaçatı, deyim yerindeyse "moda" hale geldi? Kışın nüfusu 10 bin, yazın 100 binlere kadar çıkıyor. Şikayet olarak birşeyler dile getirmek istemiyorum. Tüm kıyı bölgelerde aynı sıkıntı var. Bunu bakanlıkla yaptığımız toplantılarda dile getiriyoruz. Hem kadro hem maddiyat olarak buna yetişmemiz mümkün değil. Yaz ve kış nüfusu arasındaki uçurum ne gibi sıkıntılar yaratıyor? Sezona geç kalmadık "Alaçatı hazır değil" haberleriyle ilgili şunu söylemek istiyorum. 5 Mayıs'ta başladığımız kentsel SİT sınırları içindeki yol çalışmaları bitmek üzere. Hatta ana caddeler bitti, sokak aralarındaki çalışmalar çevreye zarar vermeden biraz daha sürecek. İnsanlardaki, "Kışın yapılmaz yazın yapılır" mantığına şöyle açıklık getirebilirim: Altyapı çalışmalarında yazınki üretim kışınkinin 4 katına çıkıyor. Hem günışığı hem de hava koşulları nedeniyle. Geç kalmış değiliz. Eski kilisenin, şimdiki caminin olduğu yere 3 bin metrekarelik meydan oluşturuyoruz. Bu çalışma da devam ettiğinden bir şantiye görüntüsü yansıdı. Geçen hafta basına yansıyan haberlerde, sezona girerken şantiye görünümünde bir Alaçatı vardı? Geç mi kalındı? Kesin yargıyla konuşmak mümkün değil. Tahsisler açık ihale ile yapılıyor. Bugüne kadar verilmiş, tahsis edilmiş birşey yok. Alaçatı olarak bize böyle hiçbir başvuru olmamıştır. Tahsislerin Temmuz- Ağustos gibi ihalesi çıkar. Biz şunu yapmaya çalışıyoruz; yeşili bol, doğayla bütünleşmiş bir mekan. Bunun için de Alaçatı'daki projede 14 golf alanı olacak. Her birinin 600 dönüm olduğunu düşünün. Çok ciddi bir yeşil alan oluşacak. Yapılaşma oranını yüzde 10'da tutuyoruz. Alaçatı'da 3 katın üzerinde yapıya izin verilmeyecek. Ben 3 kuşaktır burada yaşıyorum. Belediye başkanlığı yapmamdaki amaç kendi çocuklarım ve torunlarım için ne düşünüyorsam onu tüm Alaçatı için hayata geçirmek. Kimsenin benden daha çevreci olacağını tahmin etmiyorum. Rüzgarın nereden estiğinden, denizinin özelliklerine kadar benden iyi kimse bilemez. 14 golf alanının çorak toprakları bile yeşillendireceğine inanıyorum. Yeni yapılan imar düzenlemeleriyle, "Çeşme ve Alaçatı'ya yeşil sermaye geliyor" haberleri var... Yatırımcıların projelerine bağlı. Ancak 10 yıllık bu süreçte toplam 25-30 milyar dolar yatırım yapılacağı tahmin ediliyor. Golf sahaları ile ilgili proje ne kadara mal olacak? Sanatın da kalbi atacak Alaçatı markasının vizyonu içinde, burayı sadece turizm, sörfüyle değil de bir kültür kenti olarak görüyoruz. Geçen yıl başlattığımız klasik müzik konserlerimiz, keman, arp okullarımız renk getirdi. Onlar devam edecek. Hatta yenileri eklenecek. 12. Uluslararası Gençlik Tiyatro Festivali bu hafta yeniden başlıyor. 24 Haziran'da Flarmoni Orkestrası konseri var. 5 Temmuz'da başlayıp 10 gün sürecek Aziz Nesin Vakfı ile yaptığımız Sanat Günleri gerçekleşecek. Alaçatı'da yetişen sanatçı arkadaşlarımızın Oda Orkestrası, Temmuz sonunda Mozart'ın 250. doğum yıldönümü etkinliklerini düzenleyecek. Bu yıl nostaljik sinemaları başlattık. Ayrıca Alaçatı'da 9 sanat galerisi var. Buradaki çalışmalar, sergiler de devam ediyor. Alaçatı tüm bunlarla bütünleşip bir kültür kenti, dünya markası olacak. Alaçatı galerileri, kültürel etkinlikleri ile de dikkat çekiyor... Bu konuda yeni projeler var mı? Burada huzur ve güven var - Alaçatı'ya 1 günlük yerleşmiş insan da bizim için Alaçatılıdır. Alaçatı'ya gelmek isteyenlere şunu söyleyebilirim... Toplum olarak kaybetmeye başladığımız değerleri Alaçatı'da yaşayabilirsiniz. Bunların başında huzur geliyor. Sabah kalktığınızda sokaklarında yürürken "Günaydın" diyebileceğiniz ya da size "Günaydın" diyen onlarca insanla karşılaşmanız mümkün. Beşeri ilişkileri, huzuru burada yaşayabilirsiniz. Spor yapmak isteyen güney sahillerinde sporunu yapabilir. Alaçatı'nın güvenli, sevecen bir yapısı var. Ayrıca Alaçatı belediye kaynakları ile ilk marinanın yapıldığı yer. Port Alaçatı projesi dünyada sayılı, Türkiye'de ise bir ilk... Üç kuşaktır Alaçatılı olduğunuzu söylediniz. Alaçatı'da tatil yapanlara ya da yerleşenlere önerileriniz var mı? Belde merkezinde, kebap, döner gibi koku yayan yiyecek satmak.İşportacılık, çığırtkanlık yapmak.Taş binaların yapısını bozmak.Plastik sandalye, renkli şemsiye kullanmak.Çiçeksiz ya da ağaçsız mekan işletmek.Canlı müzik, yüksek sesle yayın yapmak.Tüketicinin hakkını ihlal etmek.Antika çarşısında, antika olmayan eşya satmak. Bunlara izin yok