Babama futbolu öğrenmek istediğimi söylediğimde bana, ‘Senden ancak odun olur’ diyordu. İlk imzamı attıktan sonra, ‘Benden futbolcu oldu baba’ dedim ve o an babam, gözyaşına hakim olamadı. Altınordu, mevcut Başkan Seyit Mehmet Özkan’ın da büyük özverisi ve yatırımlarıyla, günümüzde adeta bir futbolcu fabrikası gibi çalışmaktadır. Bu sistem, ülke futbolunun geleceğine ışık tutmaya devam edecektir.
Milliyet Ege Spor Müdürümüz Mehmet Demirtaş ve usta kalemimiz Fatih Tanfer, tarihin tozlu sayfalarını sizler için karıştırmaya devam ediyor. Türk futboluna hizmet etmiş, İzmir sporuna adını altın harflerle yazdırmış isimlerin hikayelerini, “Geçmişten Günümüze Değerlerimiz Konuşuyor” köşesi ile siz sporseverlere sunuyor. Futbolcu bir babanın futbolcu bir evladı olduğunu belirterek anılarına başlayan futbol sevdalısı Metin Gökalp, özel yaşamını, daha önce dile getirmediği anılarını siz futbolseverlere anlatıyor. Keyifli okumalar...
Sevgili Metin Gökalp, bize kendinizden bahseder misiniz?Futbolcu bir babanın oğlu olarak dünyaya geldim (Altınordulu Cavit). Akşam iş dönüşü babam topla çalışırken ben de nasıl oynamak isterdim anlatamam. Babamın bana cevabı ise, ‘Senden ancak odun olur’ oluyordu. Hırs yaptım ve çok çalıştım, çalıştım. İlk profesyonel sözleşmemi imzalayıp o zamanın 20 bin lirasını masaya koyduktan sonra, aynen şunu dediğimi dün gibi hatırlıyorum, ‘Benden odun değil, işte futbolcu oldu baba!’ Ben bunu söyledikten sonra, babam gözyaşı dökmeye başladı. İşte böyle başladı hikayem. İzmirspor’la başladığım futbol hayatımda Tirespor’da, Altınordu’da, Gençlerbirliği’nde ve 1986-87 yılında Karşıyaka’nın şampiyon olduğu kadroda görev aldım. Ardından Muğlaspor, Fethiyespor’da oynayarak Türk futboluna hizmet ettim...
Unutamadığınız bir anınızı bizimle paylaşır mısınız?Çok fazla hatıra var elbette. Mesela Galatasaray ile oynadığımız
çeyrek final maçında annem, skor tablosunda ismimin yazması için dua ettiği sırada gol atmışım. O sene Altay ve Mersin İdman Yurdu, şampiyonluk yarışı içindeydiler. Mersin ile berabere kaldığımız takdirde Altay şampiyon olacaktı. Ne yazık ki ilk yarıyı 3-1 mağlup kapatmıştık. İkinci yarıda skor 3-2, ardından 4-2’ye gelmişti. Daha sonra
son dakikalara girilirken 4-3 yapmıştık. Uzatmalarda ise önüme bir top gelmişti. Topa vurdum. Daha sonra top, iki kişinin bacak arasından geçerek iç yan ağları öpmüştü. Benim için tarifi imkansız bir andı. O anları asla ama asla unutamam. Tüm stat ayaktaydı. Dizlerim heyecandan titriyordu.
Yeni nesile önerileriniz var mı?Gazetecilik okulunu 6 yılda zar zor bitirdim. Kesinlikle her şeyden önce eğitim diyorum. Futbolcunun futbol oynaması, becerilerini geliştirmesi için, eğitim şart. Bunun en güzel örneğini de kardeşim gibi sevdiğim Altınordu Başkanı Seyit Mehmet Özkan sergiliyor. Tam anlamıyla bir eğitimci edasıyla yatırımlar yapıyor. Karşılık gözetmeksizin Türk futbolunun geleceğine katkı sağlıyor. Örnek alınası, takip edilesi hatta takdir edilesi bir sistem yürütüyor. Eğitim olmadan futbol düşünülemez. Dipten tırnağa donanımlı futbolcular yetiştirmek için, altyapıya yaptığı tüm yatırımlar, ülkenin özkaynak modeline yönelmedeki bir örneği gibi duruyor. Kutluyorum Başkan Seyit Mehmet Özkan’ı.
Türk futbolunun bugünkü durumunu değerlendirir misiniz?Futbol takımlarının gelirlerini kontrol etmesini çok önemsiyorum, hem de çok! Başına buyruk yöneticilerin, har vurup harman savurmaları yüzünden, birçok kulüp batık durumda. Kulüpleri istedikleri gibi yönetip, birkaç yıl içerisinde tüyüyorlar. Bir de yabancı oyuncunun çokluğu içimi çok acıtıyor. Türk futbolu adına dikkat edilmesi gereken, baştan planlanması gereken, hatadan dönülmesi gereken o kadar çok şey var ki... Bizler istediğimizde neyi, nasıl ve ne kadar iyi yapabildiğimizi biliyorum. Türk futbolunun geleceğini şekillendirmek, bugünden başlar. Bir an önce harekete geçmek gerekmektedir. Koronavirüs salgını sonrası zaten gözle görülür biçimde, futbol endüstrisinde bir değişim izlenecektir.
4-4’lük maçın kahramanı oldu
Altınordu’nun tarihçisi Kenan Akseki’nin kaleminden, Altınordu’nun resmi hesabında paylaşılan ve unutulmazlar arasına giren Mersin İdman Yurdu maçına dair, “İzmir Alsancak Stadı’nda oynanan bir maç değil, iki silahşörün düellosuydu sanki. 1 Nisan 1984 günü olay mahallinde bulunanlar, futbola ve gole doymuşlardı. Altınordu’yu desteklemeye gelen Altaylı taraftarlar, ‘Bugünü unutmayacağız’ yazılı bir pankartı kapalı tribüne asmışlardı. Gerçekten o günü, o maçı kimse unutamadı” ifadeleriyle başlayan anıda, 4-3 geriden gelen Altınordu için unutulmaz anları yaşatan efsane oyuncu Metin Gökalp olacaktı. Maçın 88. dakikasından sonra yaşananları tarihçi Kenan Akseki, “Tüm gücümüzle yükleniyorduk Mersin kalesine. 89’da Kaptan Ümit’in kullandığı ceza atışında havada süzülen topu uzak direk tarafında Metin Gökalp önce düzeltiyor ve sonra vuruyordu. Golün tarif edilmez mutluluğunu yaşıyorduk. O gün, Alsancak Stadı’nın telleri yıkılmadıysa bir daha hiç yıkılmaz. Şampiyonluk kadar değerli ve asla unutulmayacak bir maçtı” ifadeleriyle günümüze taşımıştı.