Ege Altınordu’nun misyonu turk futbolunu sırtlayacak

Altınordu’nun misyonu turk futbolunu sırtlayacak

26.04.2020 - 00:00 | Son Güncellenme:

.

Altınordu’nun misyonu turk futbolunu sırtlayacak

Mücadeleci karakterini, antrenörlük yaşantısında da sürdürdü. İki amatör futbol kulübünü şampiyon yaparak 3. Lig’e taşıdı.

Seyit Mehmet Özkan, özkaynak modelini öyle benimsemiş ki, dev bir sporcu ordusu kurmuş. Şeytan’ın geleceği çok parlak


Koronavirüs salgını nedeniyle spor müsabakalarına verilen arada Milliyet Ege Spor Müdürü Mehmet Demirtaş ve usta kalem Fatih Tanfer, tarihin tozlu yapraklarını sizler için karıştırmaya devam ediyor. “Geçmişten Günümüze Değerlerimiz Konuşuyor” köşesiyle Türk futboluna hizmet etmiş, İzmir sporuna adını altın harflerle yazdırmış isimlerin hikayelerini, siz sporseverlere sunuyor.

Altınordu’nun misyonu turk futbolunu sırtlayacak



Profesyonel futbol yaşantısına 22 yaşında Altınordu’da başladı. 5 yıl boyunca kırmızı lacivertli kulübe hizmet etti. Aynı zamanda da kaptanlık pazu bandını taşıdı. Antrenörlük kariyerinde 2 amatör futbol kulübünü profesyonel liglere taşıyarak nam salan isim Volkan Yayın... İşte Yayın’ın hikâyesi. Keyifli okumalar...

Haberin Devamı

Sevgili Volkan Yayın, bize kendinizden bahseder misiniz?

1 Ağustos 1950 yılında Kocaeli-Gölcük’de doğdum.
Futbola 1966 senesinde Gölcük Gençlerbirliği’nde başladım. Sırasıyla amatör olarak Kavaklıspor, Sakarya Zirai Donatımspor’da oynadım. Ardından, 1970 yılında vatani görevimi yapmak üzere askere gittim. Askeri eğitimimin ardından sevkim, İzmir Poligon, Denizgücü’ne çıktı. Denizgücü’nde ilk yılımdı. Burada Türkiye Amatör Futbol Şampiyonluğu yaşadım. Şakir Kuruş Hocam, futbol yaşantıma dokunarak iyi yerlere gelmemde çok önemli paya sahip oldu. Kendisini saygı ve rahmetle anıyorum. Kendisi, beni ve benim gibi birçok oyuncuyu Türk futboluna kazandırmıştı. 1972 yılında askerliğimi tamamladıktan sonra Göztepe’yle anlaştım. Bir yandan da Altınordu beni istiyordu. Ben bu hakkımı Altınordu’dan yana kullandım. 22 yaşıma geldiğim zaman profesyonel futbolculuk kariyerime başladım. 5 sezon boyunca Altınordu forması giyerek kulübüm için mücadele ettim. 2. Lig’den A Milli Takım’a seçilmiştim. 5 yıllık süre zarfında bize teknik direktörlük yaparak kariyerimizi üst seviyelere taşımamızda Doğan Emültay, Beytullah Baliç, Bayram Erbil çok yardımcı oldu. Altınordu’da 5 sezonu geride bıraktıktan sonra 1. Lig ekiplerinden Zonguldakspor’a transfer oldum. Zonguldakspor’da oynarken 10 kez A Milli Takımımızın formasını giydim. 1985 yılında Ankaragücü’ne transfer oldum. Burada şanssız bir sezon geçirdim. Henüz ligin 5. maçında ayağım kırıldı. Ankaragücü’nden sonra Bartınspor’a transfer oldum. 1 sezon oynayarak futbol yaşantıma noktayı koydum. Daha sonra antrenörlük kurslarına katıldım. Antrenörlük yaptığım 2 amatör takımı 3. Lig’e taşıdım. Zonguldakspor’un 2. ve 3. Lig’deki yıllarında görev aldım. Zonguldak’ta yaşıyorum. 1 erkek ve 1 kız babasıyım. 2 yaşında Ali Özgür İleri adında bir torunum var.

Altınordu’nun misyonu turk futbolunu sırtlayacak



Unutamadığınız bir anınızı bizimle paylaşır mısınız?

Futbol yaşantımda çok değerli anılarım oldu. Bunlardan bir tanesini, A Milli Takımımız’da yaşadım 1978 yılında Dünya Kupası eleme maçları için A Milli Takım’a çağrılmıştım. Arjantin’de yapılacak olan turnuvaya katılma hakkı elde etmemiz için Avusturya ve Doğu Almanya ile İzmir’de, Malta ile Malta’da karşı karşıya gelecektik. Arjantin’e gitmemiz için üç maçı da kazanmamız gerekiyordu. Avusturya maçından 15 gün önce İzmir Efes Otel’de kampa girmiştik. Tüm takımda müthiş bir heyecan vardı. Maç günü gelip çattı. Maç kadrosu maç sabahı açıklandı. İlk 11’de görev alacaktım. İlk kez bu denli öneme sahip bir maçta oynamanın heyecanını yaşıyordum. Atatürk Stadı’nda 70 bin futbolseverin önünde maça çıktık. Maçı 1-0 kaybetmiştik. Bu skorla tüm Türkiye’nin üzülmesine sebep olduğumuz için bizler de kahrolmuştuk. Hala aklıma gelince çok üzülüyorum.

Yeni nesile önerileriniz var mı?

Nereden başlasam bilemiyorum. Bu soruyu hem kulüplerimiz bazında hem de oyuncularımız bazında cevaplandırmak istiyorum. Yeni nesilin bizlere oranla daha şanslı olduğunu söylemeliyim. Tesisler, malzemeler bakımından imkanları fazla. Bizim toprak sahalarda maç yaptığımız zamanlar çok geride kaldı. Şimdi ki nesil sentetik ya da doğal çimde antrenman yapıyor. Bu imkanları sonuna kadar kullanmalı ve bu değerleri fırsata çevirmeliler. Çalışmak bu işin özüdür. Kulüpler de geçmişe nazaran altyapıya daha çok önem veriyor. Özellikle bu konuda Altınordu’nun genç nesile sunduğu imkanları es geçmek olmaz. Oyuncularımız bu antrenörleri, yöneticileri ve imkanları doğru kullanmalılar. Sayın Seyit Mehmet Özkan’ın daveti üzerine Torbalı ve Kuşadası tesislerini gezme fırsatı buldum. Tek kelimeyle harikaydı. Dev bir oyuncu ordusuyla karşılaştım. Böyle takımların ileride sıkıntı yaşamayacağını düşünüyorum. Bu sayı artmalı. Hem oyuncular, hem kulüpler bu konuda kendilerini geliştirmeliler.

Türk futbolunun bugünkü durumunu değerlendirir misiniz?


Bu sene televizyondan maç seyrederken hiç zevk almadım. İzlediğimiz Türkiye Ligi mi yoksa Avrupa Ligi mi belli değil. Nedir bu kadar yabancı oyuncu hayranlığı? 22 futbolcuya baktığımız zaman 18-19 tanesi yabancı oluyor. Sonra “Neden altyapıdan oyuncu çıkaramıyoruz?” diye yırtınıyoruz. Bırakın alttakileri, üsttekiler bile şans bulamıyor. TFF’nin önümüzdeki sezonlarda yabancı oyuncu sayısını makul seviyelere çekmesi artık şart oldu. Bu, hem Türk futbol takımlarımıza hem de Türkiye Milli Takımı’na güzel geri dönüşler getirecektir. Öte yandan takımlarımız çok büyük borç batağındalar. Durum böyle olunca da puan silme veya transfer yasağı uygulanıyor. Bazı kulüplerimiz bu cezalar yüzünden lig bile düşebiliyor. Bu yabancı oyuncu sevdamızdan vazgeçersek hem kendi oyuncularımızın önünü açmış oluruz hem de kulüplerimizi bu bataklıktan kurtarırız.