Ege Belediyeler, örgütü hiç umursamıyor

Belediyeler, örgütü hiç umursamıyor

14.05.2012 - 02:30 | Son Güncellenme:

Gittikçe hızlanan ve heyecanlı hale gelen il başkanlığı yarışı öncesi Milliyet Ege Misafir Odası’na konuk olan CHP İzmir İl Başkanı Tacettin Bayır, Genel Merkez’in talimatlarında dahi partili belediyelerde kimseyi işe aldıramadıklarından yakındı, “Genel Başkan’ın talebi bile yerine getirilmedi” diye konuştu...

Belediyeler, örgütü hiç umursamıyor

Cumhuriyet Halk Partisi’nin İzmir İl Başkanlığına hayli tartismali bir süreçten sonra atanan Tacettin Bayır, yaklaşan İl Başkanlığı seçimleri oncesi duygularını Milliyet Ege ile paylaştı.
Ali Engin ve Levent Eyipişiren gibi isimlerin aday olduğunu söyleyen Bayır, “Her ne kadar 3 isim görünse de, Ali Engin ve benim aramda seçimin geçeceğini düşünüyorum” dedi. Bu haftaki Milliyet Ege Misafir Odası’nda, Bölge Temsilcisi Hamdi Türkmen, Yayın Koordinatörü Dilek Gappi, Yazı İşleri Müdürleri Uğur İşven, İbrahim Akbulut ve Muhittin Akbel’in sorularını yanıtlayan CHP İzmir İl Başkanı Tacettin Bayır, CHP İl Başkanlığında geçen 16 aylık sürecini de anlattı...

Sıcak gündemden başlayacak olursak; geçen günlerde Ankara’ya gittiğinizde ve CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu görüştünüz. Daha sonra bu görüşme çok tartışıldı. Görüşmede tam olarak neler yaşadınız?

Biliyorsunuz, İzmir İl Başkanlığı’na 16 ay önce kendi talebim olmadan görevlendirildim. O sıralar birçok insanın adı geçiyordu. Doğal olarak bu süreçte İzmir’de neler olduğunu, neler yaptığımızı aktarmadan ‘tekrar adayım’ demek şık olmayacaktı. Yönetim Kurulumuzdan iki arkadaşımı alarak en azından, bilgi vereyim dedim. Seçime 25 gün kaldı, İzmir’de şu anda 3’lü bir yapı gözüküyor, kimin arkasında neler var onları söylemek istedim. ‘Her ne kadar 3 arkadaş da resmi olarak adayım’ demese de, bilmenizi isterim dedim. 16 ayda elbette yanlışlarımız oldu ama bütün samimiyetimle koşuşturduğumu bildirdim.
İzmir çok göz önünde bulunan bir yer. AKP’nin 2 bakanla koşuşturduğu bir ortamda, biz de ‘en az o kadar koşuşturmalıyız’ diyoruz.
Türkiye’nin gözü kulağı burada.

Kendi adaylığınızdan nasıl söz ettiniz ?

Genel başkana şunları söyledim: ‘16 ay önce bana bir görev verdiniz. Eksiği fazlasıyla bunu yaptığımı düşünüyorum. Teşekkür ederek beni kenara çekebilirsiniz, zaten koltuk sevdalısı bir adam değilim. Kenarda durun derseniz kırılmam, lütfen kenarda durup durmamam gerektiğini söyleyin.’ dedim. Adaylığımla ilgili olarak söylediğim buydu. Ancak Genel Başkanımız, “Devam et” dedi. Görüşmemiz sadece bundan ibaret oldu. Ben hiçbir zaman ‘Ankara’nın adayıyım’ diye bir açıklama yapmadım. ‘Kemal Bey’in adamıyım’ diye bir hava yaratmadım.

Baskı altında tutulduk

Haberin Devamı


Bu görüşmenin ardından bazı İzmir Milletvekilleri tepki gösterdi. İçeride çok kısa süre kaldığınız görüşüldü. Sizce bu tepki neden ?

Burada bir şeye değinmek de gerekiyor, göreve geldiğimizden bu yana özellikle ilk 6 ay inanılmaz bir baskı altında tutulduk. ‘Acaba bu il başkanı nasıl bizim adamımız olur?’ diye herkes bastırdı. Belediye başkanlarından, milletvekillerine, böyle bir kıskaca alınmaya çalışıldım. Benim yanıtım şu oldu: ‘29 yıldır aktif siyasetin içindeyim, beni kontrol etmeye çalışmayın’. Ancak ekip çalışması derseniz o başka, projenizi getirin beraber çalışalım. Burada tek sıkıntı, eski siyaset anlayışına dayanarak ‘benim adamım olacaksın’ dayatmasıdır. Ben her zaman örgütümün adayı olarak kaldım. Çünkü genel başkan beni buraya örgütün başına gönderdi. Neden senin adamın olayım. Bütün mesele buradan kopuyor aslında.

Buradan şöyle bir sonuç çıkar mı; sizin dışınızda bahsedilen isimlerden, sizden elde edilemeyen beklentiler mi var?

Tahminim evet. Belki başlangıçta öyle düşünüyorlar. O arkadaş da benim gibi dışarıdan yönlendirilemeyen bir arkadaş olabilir, bilemeyiz.

’Benim adamım ol derken’ istekler nelerdi?

Örneğin gelecek seçimlerde burada seçilecek il başkanı milletvekilliği listeleri yapılırken etkili olacak, önümüzdeki sürecin belediye başkanlarını, meclis üyelerini belirleyecek. Yüzde 70’ini şekillendirerek, genel merkeze önerecek.

Peki kendinizi hatalı bulduğunuz zamanlar olmadı mı ?

Burada özeleştiri yapmam gerekirse, ilk 6 ay herkese eşit mesafede durmayı sanırım anlatamamışım. Bu adam beni aramıyor acaba diğerini mi arıyor diye düşünenler vardı. 609 delegemiz var. Bu mesafeyi korumak kolay olmayabiliyor elbette.

Yaklaşan il başkanlığı seçimi içim üçlü yapıdan söz ettiniz, biraz daha açabilir miyiz? Tacettin Bayır’ın bu sistemde gücü ne?

Adı geçen arkadaşlar; Ali Engin, Levent Eyipişiren ve ben. Bunun dışında bir yapı yok. Gücüme gelirsek, çevre ilçelerle hiçbir problemim yok. Bergama, Dikili aynı şekilde. Metropoller ise farklı. Burada oylar blok olarak gitmiyor. Komple Buca, Karabağlar ilçesi beni destekliyor deseniz bile 50-60 kişiyi tek bir adaya taşıyamazsınız. Toplamda milletvekilleri dahil 621 delege var. Dolayısıyla metropol her zaman parçalanmıştır ancak çevre ilçelerde emeğine bakarlar, geçmişine bakarlar.

Bizim evin perdesi yok

3’lü delege yapısının destekçileri kimler?


Ali Engin’in destekçilerini net söyleyemeyeceğim belki ama bildiğim bir yapı var o da Büyükşehir Belediye yapısı. Alaattin Yüksel, Mustafa Moroğlu, Hülya Güven ve Oğuz Oyan. Kader arkadaşı onlar birlikte olmak zorundalar. Dolayısıyla Ali Engin o yapının adayı olarak gözüküyor. Alaattin Bey kendisini benim adayımdır diye açıklamış zaten. Bu demokratiktir bir yarıştır. Levent Eyipişiren aynı şekilde partide yol almış bir insan.

Ankara’ya gitmenizden sonra, Konak İlçe Başkanlığında yaşanan toplantıyı nasıl değerlendiriyorsunuz?

1989’da Konak Belediye Başkanlığı’na aday olmuş bir arkadaşımız ilçe başkanlarımızı toplamış. Televizyonda seyrettim, ‘Ben hedefleri olan bir insanım, genel başkan da olabilirim’ diyor. Yalnız o görüşme gazetelere yansıdığı gibi değil. Şu olsun, şu olmasın diye görüşülmemiş. Böyle bir karar alınmamış.

AKP’nin kendi içinde yaşadığı tartışmalar kolay kolay dışarı yansımıyor ama CHP’de durum hep farklı ...

Buna katılıyorum. Bizim evin perdeleri yok. Herkes çıkıp demokratik bir şekilde fikirlerini ortaya koyabiliyor. AKP’de büyük kavgalar çıksa da dışarı yansıtılmaz. Perdeler kapatılır, kimse görmez ve yazmaz. Bu biraz da bizim partinin içinde bulunan parti içi demokrasi çalışıyor. ‘Partim oy kaybeder mi, kavgalı ev görüntüsü dışarı yansır mı’ diye düşünen yok.

16 ayın muhasebesini yapacak olursanız sizce doğrular yanlışlar nelerdir?

İlk aylarda medya ile sohbet yaparken, dost meclisinde konuşuyor gibiydim. Saklı gizli herşeyi paylaştım. Bu benim için bir eksikti. Bunları süreç içerisinde birçok eksiği vardı. Ben geldiğimde mevcut ilçe başkanlarından tutun, delegasyonlara kadar hiç rahat olamadık. Eski siyaset yapma alışkanlığı devam eden ekip, hiç rahat bırakmadı. Belediye başkanlarıyla kavgalı olduğum söyleniyor. Biri hariç, diğerleriyle nerede ne zaman çatışmışım, neler demişim? Bilen söylesin. Onun dışında 600 bin lira borçla yönetmi devr aldım şu an 190 bin liraya düşürdüm. Gündoğdu Meyda’nın da 4 gün kala miting yapmam istendi, yaptık. Bir de şuna değinmek istiyorum, elimde bine yakın özgeçmiş var. İnsanlar iş istiyor. Herkesi dinliyorum bazen isyan edesiniz geliyor. Bakıyorum belediyeye adam alınıyor, ben bir tane bile verememişim. Genel başkan talimatlı olanı dahi aldıramıyorum. Tek adamı işe aldıramadım, sonra bana başarısız il başkanı diyorlar.

Büyük farkla alırım

Seçimlere az bir süre kaldı... Şansınızı nasıl görüyorsunuz, kazanacak mısınız?


Bu 3’lü aday yapısının büyük ihtimalle 2 adaya düşeceğini zannediyorum. Eğer örgüt kendi özgür iradesiyle oy atabilirse, yerel yönetimlerin anormal bir müdahalesi olmazsa, ciddi bir farkla alacağımı düşünüyorum.

Adayım diyorsunuz ama parti içindeki dengelerin bir kısmıyla tartışıyorsunuz. Bu durum il başkanı olduğunuz takdirde 2014 seçimlerine parçalı bir yapıyla gitmenizi getirmez mi?

Seçimlere kesinlikle dağınık gitmeyeceğiz. Grup yönetimi oluşturacağız, 9 kişilik bir heyet olacak. Bu arada Aziz Bey’in dava sürecini bekliyoruz. Bizim için İzmir çok önemli, riske edemeyiz. Burada kiminle seçimi alabiliyorsak onunla gitmek, onun etrafında kilitlenmek zorundayız. Şuanki tabloda bu Aziz bey görünüyor. 2014’te görev sürem devam ederse hiçbir problem olmayacak, güzel programlarımız hazırlanıyor. İzmir7i coğrafi anlamda 3 bölgeye böldük, herkes kendi evinin önünü süpürecek, çalışmalarımızla İzmir’in röntgenini çekeceğiz ve bölgenin insanını işin içine çekerek, onların sorunlarını tespit ederek, bunları gerçekleştireceğiz.

Haberin Devamı

Akay benim için iyi rakip

Haberin Devamı

“”AK Parti İl Başkanı Cihat Akay, geçen hafta vizeyi aldıonun adına sevindim. Onlar da vize almak, tamam demek. Onunla aynı anda göreve gelmiştik. Sayın Akay’la medeni ölçülerde götürüyoruz. İkimiz de İzmir için neler yapabiliriz onlara bakıyoruz. Keşke her iktidar-muhalefet İzmir gibi bu seviyede olsa”

Haberin Devamı

“OYUMUZU ARTIRDIK”

Haberin Devamı

12 Haziran seçimleriyle ilgili, İzmir’de CHP kaybetti gibi bir algılama oldu mu sizce?

Bu yanlış algılamanın sebebi şuydu, ben ilk defa siyasi hayatımın içinde, seçimi kaybeden partinin 10-15 gün boyunca 4 yerel televizyon kanalına reklam, bazı gazetelere tam sayfa ilanlar vererek, bilboardları süsleyerek ‘Teşekkürler İzmir’ diye ilan verdiğini gördüm. Onların seçimden sonra 2 haftada harcadığı para, benim bütün seçim boyunca bütçemle aynıydı. 2007’de AKP ile CHP arasındaki fark 101 bindi, 12 Haziran tarihinden sonra 174 bine çıktı.

Son gün başkanlığa getirildim

Sizin İl Başkanı olma hikayenizde çok ilginç...

Evet gerçekten öyle. Başka bir aday vardı. Daha sonra Kemal Bey (Kılıçdaroğlu) onu bekletip İzmir’de bir kamuoyu yoklaması yaptırmış. Genel başkan sonradan benim adımı koydu. Son güne kadar kimin başkan olacağı belli değildi. Kemal Bey benim adımı koyuyor adaylık için. Alaattin Bey (Yüksel) benim için ‘iyi bir arkadaştır ama o milletvekili adayı diye biliyorum’ demiş. Daha sonra Genel Başkan Kılıçdaroğlu yanındayken beni aradı ‘nerden çıktı bu il başkanı’ diye... Gerçekten de öyle son gün belli oldu benim il başkanlığım.


7 aydır fabrikaya uğramıyorum

“Karabağlar’daki şirkete neredeyse hiç uğramıyorum, diğer fabrikaya ise 7 aydır uğramadım. Aile şirketi olduğumuz için eşim ve çocuklar işi götürüyor. O eksikliği
gideriyorlar.”