EgeBir hatırlatma: Karakter yalnız kaldığınızda yaptıklarınızdır

Bir hatırlatma: Karakter yalnız kaldığınızda yaptıklarınızdır

02.04.2006 - 00:00 | Son Güncellenme:

.

Bir hatırlatma: Karakter yalnız kaldığınızda yaptıklarınızdır

Bugün size bir başka şiddet öyküsünden bahsedeceğim. Mobbing... Nedir Mobbing sendromu? Tüm iyi niyetli çalışmanıza rağmen, üstünüz işi beğenmemiştir, ya da çalışma arkadaşlarınızla anlaşmazlığa düşmüşsünüzdür. Yüzünüze söylenen aşırı eleştiri dolu sözcükleri inanamayarak dinlemiş ve kendinizi ifade edemeden, doğru sözcükleri bulamadan kendi kendinizle kalmışsınızdır. Olayı kafanızda evirmiş çevirmiş, filmi defalarca oynatarak size yapılan haksızlığı veya hakareti içten içe kınamış, karşınızdaki kişiye yeni ve cesur cevaplar üretmiş, hatta zihninizde onu işten bile attırmışsınızdır. Yine de işinizi korumak isteğinizden, yükselme olasılıklarınızı tehlikeye sokma korkunuzdan, gelecek endişenizden ya da yalnızca cesaretsizlik ve kırgınlıktan ötürü hiçbir şey yapamadan, her şeyi sineye çekmişsinizdir. * * *Mobbing, bir anlamda iş yerinde duygusal taciz olarak anlatılabilir. Peki bu taciz nasıl yapılır? 1. Çalışanların onuru, doğruluğu, güvenilirliği ve mesleki yeterliliğine saldırılar. 2. Olumsuz, küçük düşürücü, yıldırıcı, taciz edici, kötü niyetli ve kontrol edici iletişim.3. Doğrudan veya dolaylı, gizli veya açıkça yapılması. 4. Bir veya birkaç saldırgan tarafından yapılması, akbabalık. 5. Sürekli, çoklu ve sistemli bir biçimde zaman içinde yapılması. 6. Hatanın kurbandaymış gibi gösterilmesi. 7. Kurbanın itibarını kaybettirmeye, kafasını karıştırmaya, yıldırmaya, onu yalıtmaya yönelik olması ve onu teslim olmaya zorlaması. 8. Kişiyi dışlama niyetiyle yapılması. 9. İşyerinden ayrılmasının kurbanın tercihiymiş gibi gösterilmesi. 10. Örgüt yönetimi tarafından anlaşılamaması, yanlış yorumlanması, görmezden gelinmesi, hoş görülmesi, teşvik edilmesi, hatta kışkırtılması. * * *Psikiyatrist Dr. Heinz Leymann, mobbingi ilk kez 80'li yıllarda Almanya'da kamunun dikkatine tüm ayrıntılarıyla sunmuş, tanımlamış ve konunun ciddiyetini gözler önüne sermiş. Mobbing sendromu, haksız suçlamalar, küçük düşürmeler, genel tacizler, duygusal eziyetler veya terör uygulamak yoluyla bir kişiyi işyerinden dışlamayı amaçlayan kötü niyetli bir eylem. Bu, kişinin yöneticilerinden, örgütünden, üstleri, eşitleri veya astlarından birinin, öbürlerini de sistemli, uzun süreyle ve sıkça zorbaca davranışlar için örgütleyerek, kişiye karşı cephe (çete) oluşturması. Bu davranışı görmezden geldiği, göz yumduğu, hatta kışkırttığı için kurban, çok sayıda güçlü kişi karşısında kendisini çaresiz görür ve taciz (mobbing) gerçekleşir. Leymann'a göre insanlar kendi eksiklerinin telafisi için tacize başlıyor. Aşırı kontrolcü, korkak, nevrotik ve iktidar açlığı çeken kişilerin tacizci davranışları güvensizlikten doğan kıskançlıkla ilişkili. * * *Buradan nereye geleceğim? Her zaman ve yeri geldiğinde bu sütunlardan hatırlatmaya çalışıyorum. Bir çocuğun gelişmesi, eğitilmesi için 0-6 yaş arası çok önemlidir. Bu dönemde çocuğun karakterinin çoğu şekillenir, ilerleyen yaşlarda da bu temellerin üzerine bina çıkılır. Elbette şiddete maruz kalan yalnızca siz değilsiniz. Bugün milyonlarca insan şiddetle yaşamak zorunda kalıyor. İnsanların ortak akılda buluşabilecekleri bir ortam yaratmak; özgüveni gelişmiş, kendisiyle barışık ve geleceğe umutla bakan bireylerden geçiyor. Egosunu kontrol eden, yükseldikçe mütevaziliğini koruyan insanların çoğalmasıyla mümkün olacak. Ne olur; çocuklarınıza özellikle doğumundan yedi yaşına çok iyi bakın. Onlarla ilgilenin ve sevginizi onlara aktarın. Unutmayın... Karakter yalnız kaldığınızda yaptıklarınızdır. Şiddet gündemin şu aralar birinci maddesi... Sokakta şiddet görüntüleri, evlerde aynı manzara... Toplum çıldırmış olmalı, öfke dinmek bilmiyor. İnsan teknolojik gelişmeler ışığında ilerledikçe hayvansı yönü köreleceğine daha da gelişiyor. Kendine benzemeyen, aynı ırktan gelmemiş, aynı dili konuşmayan, aynı dine inanmayan "başkalarının" neredeyse yüzde 100 aynı genetik şifrelerle kodlandıklarını unutup, onları bir böcek gibi görmeye başlıyor. Bugün Amerika'nın sudan nedenlerle Irak'ı işgal etmesi, güçlü olanın güçsüz olanı ezdiği bir sürü psikolojisinden çok farklı değil. Afrika'da açlık, susuzluk ya da basit enfeksiyonlar sonucu insan gibi yaşayamadan, hayvan gibi ölen milyonlarca çocuğun çektiği acıları sıcak yuvamızda çayımızı yudumlarken sessiz sedasız izleyen bizler, bir insanlık suçu işlemiyor muyuz? Bilimsel toplantılarda bazı enfeksiyonların yol açtığı ekonomik kayıplar hesaplanırken ölen insanlara da fiyat biçilir. Yıllardır bir türlü alışamadığım, her duyuşumda irkildiğim bu işlemde neden bir Amerikalının yaşamının yaklaşık 100 Afrikalınınkine eşdeğer olduğunu da anlayamam. * * *Irk, din, dil, cins, siyasi görüşler arasındaki farklar önemini yitirmedikçe, insanlar "insan" olamayacaktır. "İnsan" olabilmek için daha güçlü olmak uğruna birbirimizi ezmememiz; birbirimize nefretle değil, sevgiyle yaklaşabilmemiz gerekli. Çeşitli yönlerden bizlerden farklı olanları acımasızca eleştirmeden önce kendimizi onların yerine koyup, neden bizlerden farklı olduklarını anlamaya çalışmak bile çok önemli bir aşamadır. Çıkarları Türkiye'nin gelişmesi ile örtüşmeyen dış güçlerin körüklediği çeşitli bölücü etkinliklere karşı tüm halkımızın sakin, fakat uyanık olması gerekiyor. Bugün karşıt görüştekilere nefretle bakan gençlere tavsiyem, ailelerine 1980 öncesi yaşanan sağ-sol çatışmalarını ve o gün en uçlarda yer alan kişilerin bugün hangi işlerle meşgul olduklarını sormaları. * * *Aykırılıkları törpülemenin en etkili yönteminin iyi bir eğitim olduğu kanısındayım; çünkü insanları hayvanlardan ayıran en önemli özelliklerden biri çok daha kolay eğitilebilir olmaları. Şu anda farklı gruplar arasındaki mesafeyi uçuruma dönüştüren eğitim sistemimizde de önemli değişikliklere gereksinim var. Belki de işe Tevhid-i Tedrisat (eğitimin birleştirilmesi) Kanununun yeniden gözden geçirilmesi ve çocuğunu okula göndermemekte ısrar edenlere (gönderemeyenlere değil) hapse varan ceza uygulamaları ile başlayabiliriz. Sonuç olarak, insan hayvandan evrimleşmiştir; ancak hayvandan uzaklaştıkça insan olur. Hayvandan uzaklaştıkça insan olunur dsipahi@milliyet.com.tr