Ege Bucaspor Süper Lig’de

Bucaspor Süper Lig’de

14.05.2010 - 01:00 | Son Güncellenme:

Takım Özcan Kızıltan’a emanet edildi. Arena Stadı’na esen Fırtına, şimdi Buca sokaklarından İzmir’e doğru yola koyulmuş, tribünler adeta yıkılıyordu. Her şey son maça kalıyordu artık 61-61. Tek çare vardı: Kayseri Erciyesspor’u yenmek. 4-0’lık galibiyet Bucaspor’u Turkcell Süper Lig’e taşıdı

Bucaspor Süper Lig’de

Kılıç’sız çıktığı maçta Adanaspor’u 4-1’lik skorla sürklase eden Bucaspor, ilk 6’ya yeniden tutunurken, yönetim de takımı Özcan Kızıltan’a emanet ediyordu.
Kızıltan yönetimindeki Bucaspor, Giresunspor ve Samsunspor ile oynadığı iki kritik maçtan 6 puan daha çıkararak zirveye doğru yolculuğuna başlıyor, kupada Galatasaray ile tarihindeki ilk 90 dakikaya çıkıyor, bir yandan da yaklaşan genel kurulun sancılarını yaşıyordu.
Kasım ayında, İzmir derbileri bekliyordu Bucaspor’u. Önce Karşıyaka sınavı vardı, hemen ardından da Altay. Ksk’ye 2-0’lık skorla yenilen Bucaspor, Altay maçına ağır bir hasarla çıkıyordu. Alınacak bir yenilgi takımı, 9. sıraya kadar indirecekti. Ama çıktığı her kritik maçı kazanmasını bilen Bucaspor, maçı 2-1 galip bitirecek ve 5. sıraya yükselerek zirve inadından vazgeçmeyecekti. İşte bu zaferle Bucaspor, Turkcell Süper Lig kapısını açacak sihirli anahtarı da eline geçirdi. Mersin’deki yenilgiye rağmen güvenini kaybetmeyen Fırtına, Gaziantep galibiyetini, 6-1’lik Rize zaferiyle taçlandırdı.
Arena Stadı’na esen Fırtına, şimdi Buca sokaklarından İzmir’e doğru yola koyulmuş, tribünler adeta yıkılıyordu. Ama bu sevinç bile gölgelenmesi için çok zaman kaybetmedi. Kader, ağlarını hep Bucaspor aleyhine örüyor, her mutluluk yeni bir sıkıntıyı da beraberinde getiriyordu.
Takımın as oyuncuları Kenan, Ramazan, Erman, Ulaş ve Muhammed Şeker’le yollar ayrılıyor, Veli için de geriye doğru sayım başlıyordu. Bu şartlar altında çıkılan Erciyes, Kocaeli ve Dardanel maçları zaferlerle noktalanmış, takımın her şeye rağmen güç kaybetmediği bir kez daha ortaya çıkmıştı. Şimdi yapılması gereken tek şey, Bektur başkanlığındaki yeni yönetime kaynak bulmaktı. Bir yandan Tatı koşturuyor, diğer yandan Cemil Şeboy eski dostlarını tek tek arıyor, Işılay Saygın nüfusunu kullanıyor, diğer yandan da Bektur, Özkan ikilisiyle Adnan Dolma ceplerindeki tüm parayı veriyorlardı.
Gemi rotadaydı, ancak yılın en kısa ayı Şubat, en uzun ay gibi geliyordu Bucaspor’a.
Dört önemli maç vardı arka arkaya ve Süper Lig’in kaderini büyük ihtimalle bu dört maç belirleyecekti. Hacettepe önünde alınan 2-2’lik beraberlikle moraller alt üst olurken, 3-1’lik Konya zaferi camiayı yeniden kendine getiriyordu. Ancak 4-1’lik Boluspor yenilgisi ve Arena’daki 1-1’lik Kartalspor maçlarının ardından herkes, “Bucaspor stresi kaldıramayacak” diye konuşmaya başlıyordu.
Ancak bunları duymayan adamlar vardı Bucaspor’da. Ve o adamlar, gidip Adana’ya Adanaspor’u 3 golle mağlup ederek inançlarını göstermekten de geri kalmıyordu. İşte bu maç tüm Buca halkını sokaklara döktü. Kopup gelen şampiyonluğun ilk müjdesi, Forbes’te, Şirinyer’de, Evka’da kutlanıyor, her taraf “Şampiyon Bucaspor” sesleriyle inliyordu.
Bu zaferin ardından gelen Ordu galibiyeti inancı bir kat daha artırırken, Samsun’dan alınan 3-0’lık zafer, sokaklardaki taraftarı bu kez havalimanına doğru yola çıkarıyordu.
İzmir’den bir Turkcell Süper Lig takımı çıkmasına sayılı günler vardı artık, ancak Bucaspor’un önünde de çok zorlu maçlar.
Karabükspor’dan alınan 2-1’lik mağlubiyete kafasını takmayan Fırtına’nın Giresun’a takılmasını bekleyenler, hayal kırıklığı yaşıyordu. Ve İzmir derbileri bir kez daha gelip çattı Bucaspor için. Karşıyaka maçına en yakın rakibi Adanaspor’un 5 puan önünde çıkan Bucaspor, galibiyetle şampiyonluk yolunda dev bir adım daha atıyordu. Fark şimdi 7 olmuştu.
Hemen ardından Altay. Fırtına o gün. Onur’un golüyle altın değerinde 1 puanı alıp, İzmir derbilerindeki hedefini tam 12’den vurdu. Adanaspor’la arasındaki fark 5’e inerken artık tüm gözler Mersin İY, Gaziantep, Rize ve K. Erciyes maçlarına çevrilmişti.
İşte bu 4 maç koca bir sezonun emeğinin sonuca ulaşacağı maçlar olacaktı. Bucaspor için. Mersin İY önünde alınan 3-2’lik şok yenilgi, bir anda son gelmez matematik hesaplarının içine soktu. Diğer yanda Adana kopmuş geliyor, herkes ecel terleri dökmeye başlıyordu. Dünyaların kaçtığı maçta Gaziantep BŞB önünde sahadan 0-0’lık skorla ayrılan Bucaspor, Adanaspor’un nefesini ensesinde iyiden iyiye hissetmeye başlıyordu. Hemen ardından Rizespor beraberliğiyle puan puana geliyordu iki takım. 61-61. Her şey son maça kalıyordu artık. Tek çare vardı: K.Erciyesspor’u yenmek.
4-0’lık skor Bucaspor’u Turkcell Süper Lig’e taşıyordu. İzmir’in Süper Lig hasreti bitiyordu.
Bucaspor, üst üste iki şampiyonlukla Turkcell Süper Lig’e çıkmayı başaran, Türk futbol tarihindeki 4. takım oluyordu.
Hepsinden ama hepsinden önemlisi ligin en küçük bütçesiyle şampiyonluk ipini göğüsleyerek “Her şey para değil” diye haykırıyordu tüm Türkiye’ye.
Evet her şey para değildi.
Her şey inanmaktı.
Ve o gün inanıp Fırtına’ya kapılan adamlar, belki de 100 yıl daha yazılmayacak bir tarihin altına imza atıyorlardı.
Yolun açık olsun Bucaspor.