Deniz ve kum romatizmaya iyi gelir mi?

Didem Seymen - Yaz aylarında serinlemek için deniz kenarına koşarken, romatizmal rahatsızlıkları olanlar sıcak kumun ya da deniz terapisinin ağrılarına iyi gelip gelmeyeceğini merak ediyor. Medicana Sağlık Grubu Medicana International İzmir Hastanesi Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Bölümü’nden Uzm. Dr. Fikriye Sinem İnce uyarıyor: “Denizde egzersizin ağrıları azaltma etkisi olabilir. Ancak sıcak uygulama tüm romatizma hastalarında fayda sağlamaz. Mutlaka hekim önerisi alınmalıdır.” Uzm. Dr. Fikriye Sinem İnce, doğanın bu doğal kaynaklarının romatizmal rahatsızlıklar üzerindeki etkilerini değerlendirdi…

Yaz aylarında pek çok kişi, denizin ve kumun romatizmal ağrılara iyi geldiğine inanıyor. Uzm. Dr. Fikriye Sinem İnce, deniz suyunun romatizmal hastalıklara etkisinin sadece psikolojik değil, fizyolojik olarak da hissedildiğini belirtti. “Suyun kaldırma kuvveti, eklem üzerindeki yükü azaltarak ağrıları hafifletmektedir. Ayrıca deniz suyunun vücut sıcaklığından düşük derecelerde olması, eklemde şişlik, kızarıklık ve ısı artışı gibi aktif dönem belirtilerinde ödemin azalmasına da yardımcı olabilmektedir” dedi.

Kasları gevşetiyor

Deniz suyunun içeriğinde yer alan magnezyum, potasyum ve kalsiyum gibi minerallerin de kas gevşetici ve anti-inflamatuar etkileri olduğuna dikkat çeken İnce, “Deniz suyunda bulunan minerallerin cilt yoluyla emildiğine dair bazı çalışmalar var. Özellikle magnezyum kasın gevşemesine ve inflamasyonun azalmasına yardımcı olabilmektedir. Ancak bu emilim, tedavi edici düzeyde değildir. Gerekli minerallerin hekim önerisiyle oral ya da enjeksiyon yoluyla alınması gerekir” diye konuştu. Suyun kaldırma kuvvetiyle birlikte gelen fiziksel rahatlamanın, özellikle kireçlenme (osteoartrit) hastaları için belirgin faydalar sağlayabildiğini söyleyen Uzm. Dr. Fikriye Sinem İnce, “Deniz banyolarında suyun masaj etkisiyle dolaşım artar, ılık su kasları gevşetir, su ise eklemdeki yükü azaltarak hareket kabiliyetini artırır. Özellikle osteoartrit hastalarında bu tür doğal destekler olumlu sonuçlar verebilir” ifadelerini kullandı.

Sıcak kumun yüzeyel ısı etkisinin kas gevşetici ve ağrı hafifletici özellik taşıdığını belirten Uzm. Dr. Fikriye Sinem İnce, herkesin bu uygulamadan fayda göremeyeceğini de vurguladı. İnce, sözlerine şöyle devam etti: “Sıcak kum kasları gevşetebilir, kas spazmını azaltabilir. Ancak aktif inflamasyon döneminde sıcak uygulama ödemi artırarak ağrıların artmasına neden olabilir. Dolaşım bozukluğu, ciltte duyu kusuru, tansiyon ya da kalp hastalığı olan kişilerin sıcak kumdan uzak durması gerekir.”

Aqua terapi etkili bir yöntem

Romatizmal hastalıklarda su içi egzersizlerin giderek daha fazla önem kazandığını kaydeden İnce, “Aqua terapi, düşük etkili egzersizleri içermektedir. Eklemleri zorlamadan kas gücünü ve hareket açıklığını artırabilmektedir. Bu da romatizmal hastalar için güvenli bir egzersiz seçeneği sunabilir” dedi. Stresin kronik ağrıları tetiklediğini hatırlatan Uzm. Dr. Fikriye Sinem İnce, “Deniz, rüzgar ve doğa sesleri beyaz gürültü olarak bilinir ve stresi azaltır. Stres hormonlarının azalması, psikolojik rahatlamayla birlikte ağrıların da daha az hissedilmesini sağlayabilir” şeklinde konuştu.

Her sıcak uygulama doğru değil!

Romatizmal hastalıkların her evresinde sıcak uygulamanın uygun olmadığını belirten Uzm. Dr. Fikriye Sinem İnce, şu uyarılarda bulundu: “Aktif inflamasyon döneminde şişlik, kızarıklık ve ısı artışı varsa sıcak uygulamalar şikayetleri artırabilir. Bu dönemlerde soğuk uygulama tercih edilmelidir. Her romatizmal hastalık farklıdır. Tedavi kişiye özel planlanmalıdır. Yeni başlayan bir şikâyet varsa ya da kronik bir hastalık alevlenme dönemindeyse, mutlaka hekime başvurulmalıdır.”

Görmede bulanıklığın en yaygın nedeni: Katarakt

Katarakt, göz merceğinin saydamlığını kaybetmesiyle ortaya çıkan ve özellikle ileri yaşlarda sık görülen bir rahatsızlık. Görmede buğulanma, gece ışık hassasiyeti, renklerde solukluk gibi belirtilerle kendini gösteren bu hastalık, tedavi edilmediğinde ciddi görme kaybına yol açabiliyor. Göz Vakfı Nilüfer Göz Merkezi'nden Op. Dr. Birtan Öztürk’ün verdiği bilgilere göre, kataraktın en etkili tedavisi cerrahi. Günümüzde en yaygın yöntem olan fakoemülsifikasyon tekniği sayesinde hastalar dikişsiz ve hızlı iyileşen operasyonlarla eski görme kalitelerine kavuşabiliyor.

Göz içine yerleştirilen monofokal, multifokal ve torik gibi farklı özellikteki lenslerle hem uzak hem de yakın görüşü düzelten çözümler sunuluyor. Özellikle dijital ekran kullanımının arttığı günümüzde trifokal lensler tercih ediliyor. Katarakt riskini azaltmak içinse UV korumalı gözlük kullanmak, sigaradan uzak durmak ve düzenli göz kontrolleri büyük önem taşıyor. Dr. Öztürk, erken evrede teşhis edilen kataraktların günlük yaşamı sekteye uğratmadan kontrol altına alınabildiğini vurguluyor.

Böbrek hastaları gereksiz takviyeden uzak durmalı

Kronik böbrek hastaları için tavsiyelerde bulunan Nefroloji Uzmanı Prof. Dr. Mansur Kayataş, “Kan basıncı ve kan şekerinin kontrol altında tutulması ve hedef değerlerin tutturulması önemlidir. Yeterli, sağlıklı ve dengeli su tüketilmelidir. Gereksiz ilaç ve içeriği tam tahmin edilemeyen bilinçsiz takviye kullanımından sakınılmalıdır. Fazla tuzlu ve proteinli et ve işlenmiş et tüketimi sınırlanmalıdır. Bunun dışında sebze, meyve, tam tahıllar ve sağlıklı yağ tüketilmeli; kurşun, cıva gibi ağır metaller ile pestisit ve boya maddeleri içerebilecek gıdalardan uzak durulmalıdır” dedi. Medical Park İzmir Hastanesi Nefroloji Uzmanı Prof. Dr. Mansur Kayataş, “Çok yönlü bir yaşam tarzı ve tedavi uyumu gereklidir. Tıbbi takip ve tedaviye uyumun iyi düzeyde olması gerekir. Nefroloji uzmanı takibi düzenli aralıklarla sürdürülmelidir. İlaçlarını düzenli ve doğru bir şekilde kullanması gerekir. Kan basıncı, diyabeti olanlarda kan şekeri ve böbrek fonksiyon testleri düzenli olarak baktırmalıdır” dedi.