Ege Doğan Kuban

Doğan Kuban

28.02.2021 - 00:04 | Son Güncellenme:

.

Doğan Kuban

Çağdaşlaşma denilen olgu, “Bir, beş, 10§ yıl sonra halim ne olacak?” diye soranların ulaşabileceği bir bilinç ortamıdır.

Haberin Devamı

Doğan Kuban

Geride bıraktığımız anların belgesi, siyah beyaz fotoğraflar. Al eline, bakarak özlemlerini köpürt ya da becerebilirsen yaz hikâyesini. Başlayın yazıya, yıllar yıllar önceydi diyerek masal anlatır gibi sürdürün. Bu siyah beyaz yaşamlarımızdaki biz halimiz hepimizdi. Sayfadaki fotoğraf, 1965 yılında Ankara’da Büyük Millet Meclisi’nde çekildi. İzmirspor futbol takımı... Kimlerdi bu genç adamlar? Sayalım. Ayaktakiler soldan sağa: Remzi-Turgay Meto-Zeki Şensan-davetlisi olduğumuz İzmir Milletvekili, üzgünüm ismini anımsayamadım-Tuncay Becedek-Erdoğan-Doğan Akı-İrfan Erkan Tuncer. Oturanlar soldan sağa: Necip-Antrenörümüz Doğan Emültay-Yöneticimiz Ali Barçın-Bülent Buda-Tanzer Sencer-Semih Tüzün.

Haberin Devamı

Yaklaşık 60 yıl. Epey eksildik. Artık fotoğraflar renkli. Cep telefonları, internet, renkli televizyonlar var. Tüm evren evinizin içinde. Teknolojinin bu denli geliştiği dünyada doğa ile canlılar ne durumda?  Cumadan, motorlu trenle iki İzmir takımı giderdi Ankara’ya. Cumartesi pazar dönüşümlü birer maç. Toplam dört, oynadığımız iki maç. Eğer kış aylarına denk geldiysek “yandı gülüm keten helva”... 19 Mayıs Stadı balçık çamur. İyi futbol, pas oyunu, uzun toplar olanaksız. İyi bir pas vermek bile büyük beceri gerektiriyor. Ağırlığı gülle gibi olan topu çamurdan çıkarıp yönlendirmek, hünerden çok kas gücünü gerekli kılardı.

Neyse geçelim bunları. Bu fotoğrafta kendileriyle özel anılarım olan iki değerli abim, yöneticim ile antrenörüm var. Yaşım 17. Amatör 2. Küme’de Kalespor’da beş numara oynuyorum. Önümde altı numara sol haf Doğan Emültay, takım arkadaşım. Yedi yıl sonra da İzmirspor’da antrenörüm. Doğan Abi sol ayağını iyi kullanırdı. Teknik düzeyi gelişkin futbolcuları severdi. İngiliz futbolunun tutkunlarındandı. Dönelim yine Kalespor’a. Bir dönem orada antrenörlüğümüzü yapan Halil Bıçakçı da Macar futbolunun tutkulu yandaşıydı. İşte bu ikilinin tartışmalarına doyum olmazdı. Bir yanda İngiliz, öte yanda Macar futbolu. Ne güzel tartışırlardı. İkisini de yitirdik. Her anımsadığımızda eksikliklerini derinden duyumsuyoruz.

Haberin Devamı

***

Ali Barçın, İzmir’in en güzel, en özel insanıydı. On parmağında değil, ellerinin yanı sıra ayak parmaklarını da katarak 20 parmağında 20 marifetten çok fazlası vardı. 14 spor dalında hakemlik lisansı, federasyonlarda, kulüplerde yöneticilik ve günümüzün kendi alanında ikonik kurumu “Barçın Spor”un büyük yaratıcısı. Ali Abi’nin bugüne değin kitabının özyaşam öyküsünün yazılmamış olması büyük eksiklik. Ve benim bu güleç yüzlü, dünya güzeli abime de büyük haksızlık.

***

Ortaokulu bitirmiştim. Amatör Küme’den, Damlacıkspor’dan Kalespor’a geçmiştim. Liseye kaydımı yaptıracaktım. Lakin ne yapacağımı bilmiyordum. Yöneticim, güzel insan Ömer Ninat (Işıklar içinde uyusun) tuttu elimden, Ali Barçın’a gittik birlikte. Durumu anlattık. “Yürüyün” dedi. Geldik Ticaret Lisesi’ne. Müdür, canım hocam güzel abim Osman Özlem. Hemen kayıt yapıldı. Ali Abim de velim oldu. İzmir’de çok az yakınımın bildiği hikâyedir bu. İzmir’de diğer dallarda olduğu gibi liselerarası futbol maçlarını da hem de yardımcı hakemsiz tek başına yönetirdi Ali Barçın. Üç yıl çok paparasını yedim onun sahalarda. Keşke o günlere dönebilsek de yine Ali Abi fırçalasa beni. Ne güzel olurdu.

Haberin Devamı

***

İkinci Dünya Savaşı’nın en yıkıcı günlerinde Damlacık’ta kahvehaneden eve dönüştürülmüş, tek odalı bir mekânda dünyaya geldim. Ekmeğin karne ile satıldığı, yakıcı yoksulluk günleriydi. Babam Alanyalı Mustafa limanda hamallık, annem Giritli Saliha Hanım tütünde çalışırdı. Gaz lambasının (şinanay) titrek ışığında derslerimi çalıştım. Çalışkan bir öğrenci değildim. Sempatik bir solaktım. Dobraydım. Hocalarım yazılı sınav kâğıdına bakar, “Bu tembelden bu kâğıt nasıl olur” derlerdi. “Kopya çektim hocam!” derdim. “Ne açık sözlüsün ulan” derlerdi. Yapıştırırlardı notu. Akar geçerdi günler. Arnavut Ömer’den (Ninat)-Ali Barçın’dan-Doğan Emültay’dan-Halil Bıçakçı’dan-mahallem Damlacık’tan öyle külhanbeyi ağzıyla dobra konuşmayı öğrenmiştim. İşte geldik bugünlere.

Teşekkürler hayat.

Indra Gandhi

Haberin Devamı

“Bencillik en büyük sorundur;

Güç, şiddete boyun eğmeyen iradedir.

En etkili güç, şiddete karşı durmaktır;

Kadın, erkeğin kulu, kölesi değil ortağıdır;

Basit yaşa ki, ötekiler de var olabilsin

Dünya ihtirasları değil, ihtiyaçları karşılar;

Barış bir yol değil, çözümün kendisidir.”

Şiir

Yeni bir ülke bulamazsın, başka bir deniz bulamazsın.

Bu şehir arkandan gelecektir.

Sen gene aynı sokaklarda dolaşacaksın,

aynı mahallede kocayacaksın;

aynı evlerde kır düşecek saçlarına.

Dönüp dolaşıp bu şehre geleceksin sonunda.

Başka bir şey umma

ömrünü nasıl tükettiysen burada bu köşecikte,

Öyle tükettin demektir

Bütün yeryüzünü de.

                                                Kavafis

Güzel sözler

Halkların türkülerini yaratanlar, kanunları yaratanlardan daha güçlüdür.

                          Miletli Thales

Dil, insanın hatta varlığın maskesidir.

                          Heidegger

Fazla ciddiye almayın hayatı. Nasılsa içinden daha çıkamayacaksınız.

                                Sunay Akın