30.01.2008 - 00:00 | Son Güncellenme:
* * *Size bu yazıyı üniversitelerde yaşanan önemli bir olayı ve öğrencilerin içinde bulundukları zor durumu anlatmak için yazıyorum. Adım G... Saint Joseph'liyim. Mimarlık Fakültesi öğrencisiyim. 2007-2008 bahar döneminde Erasmus değişim programından yararlanarak Fransa'ya gitmeye hak kazandım. Her sene uygulanan bir hibe uygulaması var. Avrupa Birliği ve Devlet Planlama Teşkilatı'na bağlı Ulusal Ajans'ın oluşturduğu bütçe, değişim programına öğrenci gönderecek üniversitelere dağıtılır, öğrenciye gideceği ülkeye göre 400-600 euro arasında değişen, karşılıksız aylık burs verilir. 3 Ocak 2008 tarihinde Ulusal Ajans'tan yapılan açıklamayla (ki bu açıklamanın bize üniversitemiz tarafından resmi olarak açıklanması 15 Ocak'tır), bu yıl bahar döneminde gidecek öğrenciler için paranın sadece bir kısmını gönderdiklerini öğrendik. Burada eksik ödeme yapan Avrupa Birliği değil, Ulusal Ajans'tır. Yani öğrenciler aylar önce vaad edilen burslarını alamayacaklar, imkanı olan öğrenci kendi masraflarını karşılayacak, imkanı olmayan öğrenci de şu zamana kadar yaptığı maddi-manevi her türlü harcamayı sineye çekip Türkiye'de kalacak.Değişim programına sadece ara sınıf lisans öğrencileri gitmiyor. Son sınıf, yüksek lisans ve doktora öğrencileri de mağdur durumda. Eğer yurtdışına çıkamazlarsa okullarının uzaması, tezlerinin yanması gibi durumlar doğabilir. Kendi üniversitemi şikayet etmek istemiyorum ancak ne yazık ki onlar da henüz tatmin edici bir açıklama yapmadılar.Sadece paramızı alamayacağımızı, ek ödenek için çabaladıklarını, ancak onun da yeterli olup olmayacağının kesin olmadığını, bu sene seçilen ancak gidemeyecek öğrenciler, seneye gitmek isterlerse bu yılki haklarının geçerli olmayacağı, yani tüm çileyi baştan çekmeleri gerektiğini söylediler. Benim üniversitem, Erasmus Değişim Programı'nı Türkiye'de ilk olarak başlatan kurumdur. Sadece geçen sene 300 öğrencimiz bu program sayesinde yurtdışına çıkma imkanı yakaladı. Bu sene bu rakam daha da fazla. Övünmem gereken bir konuyken, gidemediğim için üniversitemi suçluyor ve bu konu nedeniyle utanıyorum.* * *Hükümetimizin eğitim politikası ve YÖK başkanının geçen günlerde paralı akademik eğitim ile ilgili yaptığı açıklamalar da düşünüldüğünde, içinde bulunduğumuz durumun bilinçli olarak yaratıldığını düşünmeden edemiyorum. Bize gelen haberlere göre, üniversitelere dağıtılan paylarda inanılmaz bir dengesizlik var. Program için gerekli olan "İngilizce'yi çok iyi bilme şartı" düşünüldüğünde, benim üniversitemde bu sınırı geçmem için yapılan İngilizce sınavından 100 üzerinden 65 puan almam lazım. Fakat bizden çok daha fazla hibe payı aldığını ve bunu reklam malzemesi olarak kullanıp kendini hibe birincisi ilan eden bir üniversitede, eğitim dili İngilizce olmamasına rağmen, yeterlilik sınırını 100 üzerinden 40'tır. Ve bu üniversitenin gönderdiği öğrenciler şu an benim yaşadığım mağduriyeti yaşamamaktadır. Okulumun kaynak bulmak için çabaladığını biliyorum. Fakat bu çabalar benim 21 Ocak'ta başlayacak Fransa'daki okuluma gitmeme yetmeyecek gibi görünüyor. Ailemin 6 ay için toplam 3000 avro vermesi pek de mümkün değil. Dışarıdan burs bulmak için de artık çok geç.Kendi hakkımdan vazgeçtiğimde de tüm sorunlar çözülmüyor ne yazık ki. Fransa'ya gideceğim için kaldığım evden ayrılıyordum. Hatta benim kaldığım odaya gelecek kişi bile belirlendi. Şu an eşyaları koridorda duruyor. Okulum büyük bir ihtimalle uzadı. Uçak biletim yanacak. Vize başvurusu için ödediğim para yanacak. Eksiklerimi gidermek için yaptığım masraflar boşuna olacak. Ve benden çok daha kötü durumda olan arkadaşlarım var. Sanırım bu kadarı bile mağduriyetimizi anlatmaya yetecektir. Dışarıdan bakıldığında sadece yurtdışına çıkamıyormuşuz gibi görünse de içinde olan biri için bunun bu kadar basit olmadığını anlatmaya çalıştım.* * *İşte Türkiye... Fazla söze gerek var mı? dsipahi@milliyet.com.tr Bir Saint Joseph'li kardeşimin yaşadıklarını bugün sizlerle paylaşmak istiyorum. Yorumsuz... Çünkü bu satırlarda Türkiye'nin önemli bir gerçeği var.