EgeEşref Paşanın günlük hayatı

Eşref Paşanın günlük hayatı

26.12.2004 - 00:00 | Son Güncellenme:

.

Eşref Paşanın günlük hayatı

Eşref Paşa, Suriye Vilayeti Vali Muavinliğinden sonra İzmir İl İdare Meclisi Üyeliğine getirilmişti. 1895te Belediye Reisi Evliyazade Mehmet Efendi görevinden istifa edince Eşref Paşa, 26 Ekim 1895te Valilik tarafından vekaleten bu göreve atanmış, 1907 yılına kadar sürdürmüştü. Raif Nezihi, Paşanın ilk icraatının İzmirin saygın ailelerinin yaşadığı Arap Fırını Caddesini düzenleyip, Napoli taşlarıyla döşediğini anlatır. Erkan Serçe, Paşanın, belediye reisleri içinde en fazla iz bırakanlardan olduğunu ifade eder. Belediye örgütünü modernleştirirken, esnafı denetim altına almış, sağlık ve kentsel temizliğe önem vermiş, Gureba-yı Müslimin Hastanesini genişletmiş, Saat Kulesinin ve Tepecik Belediye Eşref Paşa Hastanesinin yapımında etkin olmuştu. Günümüzün bir semti, caddesi, camisi, hastanesi ve geçmiş zamanlardaki nam salmış kabadayıları, İzmirin belediye reislerinden birinin ismiyle anılmıştı: Eşref Paşa. Ulaşım alanında Karşıyaka tramvayını, Punta-Halkapınar hattını tamamlatmış, şehir içi yolları genişletmiş, kesme taş döşetmişti. Kentin hayat damarlarından biri olacak ve kendi adıyla anılacak İkiçeşmelikten başlayıp, Yağhanelere kadar uzanan, dönemin en uzun caddesini açtırmıştı. Münir Aktepenin anlatımına göre, Eşref Paşa, açtırdığı cadde üzerinde kendi adını taşıyacak camiyi 1897de yaptırtmıştı. Eşref Paşa, halkın iyiliği ve şehrin imarı için gayret ettiğinden, çok sevilmişti. Sağlık sorunları nedeniyle görevinden ayrılan Paşa, 11 Kasım 1907de İstanbulda vefat etmişti. Hazırlanan terekesi, Paşanın ailesi, evi ve kişisel eşyaları hakkında bilgi vermektedir. Bu belgeden yola çıkarak Paşanın gündelik yaşantısını sergilemeye çalışacağım.Eşref Paşa, İkiçeşmelik Kefeli Mahallesindeki Natırzade Camii civarında (bu gün 838 sokak dolayları) yaşamıştı. Fatma Hanımla evlenmiş, üç çocuğu Akif, Feride ve Seher dünyaya gelmişti. Eşref Paşa, bahçeli bir evde yaşamaktaydı. 1900lü yılların başında Türk ev hayatında pek yer almayan mobilyaların varlığı, ailenin oldukça modern bir yaşantı sürdürdüğünü yansıtmaktadır. Evin yatak odasında büyük bir karyola, aynalı bir konsol, büyük bir dolap ve 1500 kuruş değerinde büyük Uşak halısı vardı. Misafirler için hazırlanmış yatak odalarına da karyolalar kurulmuştu. Mobilyaların içinde yer alan sallamalı sandalye, Paşanın rahatına düşkün olduğunu göstermektedir. Terekeden, Eşref Paşanın özel eşyalarının zevkli ve zengin olduğunu anlamaktayız. Paşa, görevinin ağırlığına uygun olarak kışları koyu giysiler giymektedir. Üç siyah ceketi, üç siyah pantolonu, dört yeleği, beş tane Frenk gömleği bir de kürkü bulunmaktadır. Pantolon, gömlek ve ceketten oluşan takımın içine muhakkak yelek giyen Eşref Paşa, 200 kuruş değerindeki küçük altın köstekli saatini yeleğine tutuşturur, yeleğinin cebine kalem, zarf açmak için sedef çakısıyla, kemikten mamul küçük enfiye tabakasını yerleştirir, sokağa çıkarken de gümüşlü sedefli bastonunu eline alırdı. Paşanın bahar ve yaz aylarında keten takımlar giydiğini anlamaktayız. Bayramlar, törenler ve özel günler için resmi elbise diktirmiş olan paşa, tören ceketinin omuzuna ve beline sırmalı kayışlarını taktıktan sonra, belinin soluna gümüş tören kılıcını, sağına da kırma revolverini asardı. Ceketinin sol göğsüne Altın Liyakat, Gümüş İftihar, Papa, Prusya ve Fransa nişanlarını da gururla iğnelerdi.Ceketinin içine giydiği yeleğine, özel günler için almış olduğu 500 kuruş değerinde, kordonu dahi altından olan büyük saatini iliştirir, yeleğinin cebine de sedefli büyük enfiye tabakasını itinayla yerleştirirken, akik taşlı deri kemerini de pantolonuna takardı. Halk çok seviyordu Eşref Paşa sabahları erken kalkıp, abdestini alıp, ipek seccade üzerinde sabah namazını kılar, bahçesindeki ahırda beslediği ineğinden sağılan taze sütle kahvaltısını yaptıktan sonra, Çin porseleni fincanlarla sunulan kahvesiyle, ağızlığına taktığı sigarasını içer, Belediyeye giderdi. Akşama kadar çalışmalarını sürdüren Eşref Paşa, dairede yetişmeyen işlerini evinde tamamlamak için çalışma masasının başına geçerdi. Akşam yemeğinden sonra sallanan koltuğuna kurulan Eşref Paşa, okuyacağı kitaplarını mermerli sehpasının üzerine yerleştirir, gümüş nargilesiyle keyif yaparken, akşam kahvesini de içerdi. Kışları sedefli kömür sobasının yanında dinlenen Paşa, yaz akşamları bahçesindeki kanepeye kurulur, İzmir Körfezinin eşsiz manzarasında istirahat ettikten sonra ertesi güne hazır olmak için yatak odasına çekilir, büyük karyolasına uzanarak gününü tamamlardı. ege@milliyet.com.tr İşini eve taşırdı