Ege Hasret rüzgarları çok erken esti

Hasret rüzgarları çok erken esti

11.03.2020 - 00:03 | Son Güncellenme:

.

Hasret rüzgarları çok erken esti

Medipol Başakşehir’e 3-0 yenilen Göztepe, taraftarı önünde hayal kırıklığı yaşatmaya devam etti. 3 haftadır galibiyet yüzü görmeyen sarı kırmızılıları değerlendiren yazarlarımız, “Göz Göz’ün hem sahada hem de tribünde eski coşkusu, temposu yok. Bu takım bir an evvel toparlanmalı” dedi


Bülent Buda: Demba Ba, 35 yaşında iki asist, harika bir golle maçın adamı olarak oyunu tamamladı! Tripic, 30’da oyuna katıldı. 36. dakikada sol kanatta ceza alanı içinde adam eksiltti. Topu kale önüne çevireceğine golün çekiciliğine, şehvetine kapıldı, şutu yeğledi. Dışarıya vurdu ve de dört dakika sonra Demba Ba’nın muhteşem golü geldi. Maçın döndüğü an budur. Üç gollü fark, sergilenen futbolun karşılığı gibi görünmüyor. Söz gelimi Göztepe’nin orta alanının geçiş ile karşı kaleye ulaşım süresini Başakşehir’le karşılaştırın, temel ipuçlarına ulaşırsınız. İzleyin bir kez daha Başakşehir’in gollerini, yapılış biçimini kafanızdaki yanıtları orada bulabilirsiniz. Bir de burası çok önemli; takımların oyuncu niteliğini karşılaştırın. Nitelik farkını görebileceksiniz. Başakşehir arkasında taraftarı olmadan lider, Avrupa’da ilk 16’da. Yani demem o ki, Göztepe’nin tutkulu taraftarı ve de Gürsel Aksel’in muhteşem ambiyansının hak ettiği güzellikleri şu sıralar futbolcular sergilemekte zorlanıyorlar...

Fatih Tanfer: Göztepe’nin son 3 maçının 2’si evindeydi ve sadece 1 puan alıp 8 puan kaybetti. Umutlar yerini hayal kırıklığına bıraktı. Bu maçta defansın merkezindeki Titi ve Borges’in zaafları ortaya çıktı. Rakip, kanatlardan etkili toplar getirince, tabir yerindeyse dağıldılar. Beni bu maçta üzüntüye sevk eden bazı oyuncuların maçın başından itibaren nedense konsantre olamamaları. Hücumda sayısal bakımdan çoğalamamaların yanında Poko’nun sakatlığı sonrası hala çözülemeyen, bana göre büyük problem olan ön liberoda fizik olarak rakibini yıldıran, iyi baskı yapan oyuncu eksikliğini net bir biçimde gördük. Rakibini dar alana hapseden, oyunu iyi yönlendiren, organize ataklar geliştiren, bizim zevkle ve keyifle izlediğimiz Göztepe yoktu. Nedense konsantre olamadılar ve hırslarını en önemlisi de inançlarını kaybetmiş görüntüleri vardı. Göztepe’de takım adına bu kadar olumsuzluk bir araya gelince iyi sonuç da hayaldi ve maalesef öyle de oldu. Umarım en kısa zamanda toparlanırlar.

Mehmet Demirtaş: Göztepe’yi 3 haftadır tanımakta güçlük çekiyorum. Bu tablo kabul edilebilir değil. Stat stat gezen Göztepe evine geldi, fakat kendisine bir türlü gelemedi. Başakşehir, teknik kadroya sahip bir ekip. Bu maçın zor geçeceği bariz bir şekilde ortadaydı. Fakat Göztepe’yi bu kadar isteksiz görmeyi hayal bile edemiyordum. Oyuna sonradan dahil olup rüzgarı Göztepe lehine çevirecek oyuncu yok desek yeri. Alpaslan’ın üst üste yaşadığı sakatlıklar, Göztepe’nin defans bloğundaki etkinliğini kırdı. Celso Borges görev verildiğinde elinden geleni yapmaya çalışan bir oyuncu. Fakat stoperde olmuyor. Peki, onun stoperde yaptığı işleri yapabilecek gerçek bir stoperiniz yok mu? Yoksa altyapınızda stoper oynayan bir gence sahip değil misiniz? Kesinlikle sorumluluğu yalnızca Borges’e yüklemiyorum. Serdar ve Halil ikilisi de oldukça formsuz. Öte yandan Gassama’nın tabelaya katkısı yok. Golcü diye nitelendirdiğimiz bir ismi de mumla arıyoruz. Tüm bunlar birleşince kötü sonuçlar sizi selamlıyor. Sezonun bitmesine daha birçok hafta var. Peki şimdiden havlu mu atacaksınız? Göztepe hiçbir zaman pes eden, umudunu yitiren ve yılmayı aklına getiren bir takım olmadı, olmayacak. Sizler üzerinizdeki formanın, göğsünüzdeki armanın ve arkanızda her zaman kapı gibi duran taraftarın hakkını verin. Bu sezon Avrupa söylemleri hayalden öteye geçebilirdi. Yapılan hatalar, alınan kararlar gözden tekrar tekrar geçirilmeli.

Denizlispor, büyük ikramiyeyi kaçırdı!

Bülent Buda:
Şükrü Saracoğlu’nda son anda büyük ikramiyeyi kaçırdılar. Ulaştıkları pozisyonları gole dönüştürebilselerdi fark yaparlardı. Oyunun ilk dakikalarındaki eylemleriyle, ‘Biz buraya puan ya da puanlar almaya geldik’ izlenimini verdiler. Geriden gelerek öne geçmek çok değerli. Yalnız çarpıcı bir gözlemimizi anlatmalıyız. Denizli’nin oyun karakterinde, duran toplardan azami yararlanma isteği ağır basıyor. Bunu çoğunlukla Oğuz, Mustafa Yumlu girişimleriyle de ete kemiğe büründürüyorlar. Ancak benzer eylemleri kendi kale önlerinde de yaşadılar. İki köşe vuruşundan iki gol yediler. Hele ikincisi oyun biterken olunca üzüntü büyüktü. Oysa Recep Niyaz ile Mustafa Yumlu maç sonrası gerçekçi yaklaşımla ‘Bu maç oynanmadan bir puan ister misiniz?’ deseler, kabul ederdik’ biçiminde isteklerini dışa vurdular. Futbolda yaşamsal eylem final vuruşlarıdır. O aşamada ne denli iyiyseniz rakibi de iştahlandırmadan sollar geçersiniz. Tribünlerde on binlerce kişi maçın her saniyesinde oyun alanını zorluyor. Ve siz dağılmadan zihinsel ve de fiziksel sağlığınızı koruyarak dik duruyorsunuz. Bu sorunun sevindirici yanı. Denizlisporlu futbolcular da bu baskı altında çok açık gözlenen öz güvenle oynuyorlar. Yeşil siyahlılardaki gelişim olumlu. Öyle görünüyor ki bundan böyle her şey daha güzel olacak.

Fatih Tanfer: Denizli, maçın başından itibaren ne yaptığını bilen bir takımdı. Doğru pozisyon aldı, alan paylaşımını da doğru yaptı. 22. dakikada mağlup duruma düştükten sonra maçı bırakmadı. Aissati’nin şutunu, Serdar boş kaleden çıkardı. 42. dakikada Murawski’nin penaltı golüyle beraberliği yakaladı. 10 kişi kalan Fenerbahçe, ikinci yarı daha etkiliydi. Denizlispor, rakibin hücum geçişlerindeki etkisini bilerek iyi savundu. Sadece kalesini savunmadı. Ataklar da geliştirdi. Fenerbahçe’nin boşalttığı alanları iyi kullandı. 75. dakikada Mustafa Yumlu’nun golüyle öne geçti. Sonrası sahada nefes kesen mücadeleye şahit olduk. Rodallega, 90. dakikada inanılmaz bir gol kaçırdı. Golü atsa maç kopacaktı. Sonrasında futbolun yazılı olmayan kurallarından biri olan, ‘Atamayana atarlar’ kuralı yerine geldi. 90+2’de Serdar durumu 2-2 yaptı. Heyecan bitmemişti. 90+5’te Özgür Çek’in vuruşunu boş kaleden Isla çıkarınca Denizlispor, bir puanla yetindi. İstekli oyununa rağmen üç puanı alamadı. Ancak temposunu artırıp golcüler görevlerini yaparsa izlenmekten keyif alınan bir Denizlispor ortaya çıkacak.

Mehmet Demirtaş: Denizlispor, harika bir Kadıköy deplasmanı çıkarttı. Özellikle kontra ataklar ve duran toplarda çok iyiydiler. Mustafa Yumlu ve Zeki Yavru seti, savunmadaki başarılı kademelerine ek olarak duran toplarda ileri çıkıp takımlarına hücum katkısı da yapıyorlar. Oynadıkları oyun, yakaladıkları tempo çok iyiydi. Bir de üç puan alıp dönselerdi iş, işte o zaman çok iyi olacaktı. Murawski, “Fenerbahçe’den bir puan aldığımız için üzülüyoruz” diyor. Bu bir cümlelik söz, gerçekten çok değerli. Çünkü İstanbul deplasmanları her zaman zor deplasmanlardır. Oradan alınamayan galibiyete üzülmekse paha biçilemezdir. Bu demek oluyor ki Denizlispor doğru yolda. İlerlenen yoldan sapmamalı. Bülent Uygun ile bir ivme kazandılar. Takımın bir değişime ihtiyacı vardı. Umuyorum ki bu olumlu hava hep sürer.