Ege Hayatımız futbol oldu

Hayatımız futbol oldu

27.10.2005 - 00:00 | Son Güncellenme:

.

Hayatımız futbol oldu

Bir meşrulaştırma aracı olarak futbolu yorumlayan Talimciler'in ilginç saptamaları var.Kendime ait notları sizlerle de paylaşıyorum.1- Futbolun her türden yorumu kaldırabilen bir yapıya sahip olması, onun hem bölen, hem de birleştiren bir spor dalı haline gelmesine yol açmıştır. Bu açıdan futbol güç odaklarına geniş bir hareket serbestisi yaratmakta, kitlelerin hedefsizleştirilmesinde iktidarlarca kullanılabilmektedir. Toplumsal bir ortak payda olarak futbol, yaratmış olduğu kimlik ve aidiyet temelli yapı ile kitlelerin ilgisini ve öfkesini siyasal temelden uzaklaştırmaktadır. Dünyanın en popüler oyunu olan futbolun, toplumda var olan güç ilişkileri ve ideolojiden uzak kalabilmesi eşyanın doğasına aykırı bir durumdur. Çünkü bir spor dalı olarak futbol gerek teknik, gerek de düşünsel bağlamıyla politika ile iç içedir. Sporu ve futbolu ideolojisi olmayan bir toplumsal etkinlik olarak göstermeye çalışmak, var olan güç ilişkilerini yeniden üretmek anlamına gelecektir. Futbol-ideoloji ilişkisini ortaya koyabilmenin yolu toplumsal ve kültürel yaşantımızda yaşanan değişim ve dönüşümleri de dikkate almaktan geçer. * * *2- Türkiye'de futbolun son yirmi beş yıl içinde geçirdiği dönüşümü bu açıdan yeniden incelediğimizde; futbolun 1980 askeri harekatı sonrasında kitleleri 'depolitize etmek' amacı ile kullanıldığını ve yerine getirdiği bu ideolojik işlev sayesinde geniş kitleleri eğlendirerek, meşgul ederek var olan toplumsal sorunlar üzerinde düşünmelerini engellemek sureti ile ülke içinde yaratılmaya çalışılan 'huzur ve güven' ortamının önemli bir bileşeni olduğunu görürüz. * * *3- Futbol, diğer spor dallarından hem daha yaygın hem daha simgesel bir toplumsal ifade kanalı açarak gelişebildiği için, diğer spor dallarına nazaran yüklenmiş olduğu anlamların da toplumsal yaşama yansıması daha fazla olmuştur. 1980 sonrası yaşanan depolitizasyon sürecinde futbol, özellikle geniş kitleler için yeni kimlik edinme alanlarından birisi haline getirilmiştir. 1980'li yıllar devletin kitle sporlarını geliştirmeye yönelik politikalarının rafa kaldırıldığı, bunun yerine futbolun ön plana çıkartıldığı yıllar olmuştur. 12 Eylül 1980 darbesinin ardından tüm toplumu düzen ve iltizam içerisine yerleştirme, gençleri terör belasından uzaklaştırmak için futboldan yararlanılmıştır. Bunun için ülkenin hemen her yerinde futbol sahalarının yapımının hızlandırılması ve yöre takımlarının desteklenmesi sağlanmıştır.* * *4- 1980'lerde devletin spor politikalarını biçimlendiren yaklaşım popülist ve faydacıdır. Bu bağlamda spor daha çok geniş kitleleri etkileme gücüne sahip popüler bir olgu olarak kavramsallaştırılır. Böylece kitle sporlarını geliştirme projesi yerini popüler görsel ya da izleyici sporlarını geliştirme projesine bırakır. Bu yeni yaklaşım, Özal hükümetinin spor politikalarının ve futbol ile ilişkisinin temelini oluşturur. * * *5- Özal'ın dört eğilimi birleştiren partisi ve onun icraatları, Türk futbol tarihinde 1980'ler ve sonrasına damgasını vuracaktır. Futbolun kitleler için ne denli önemli bir alan olduğunun bilincinde olan Turgut Özal, uzun yıllar boyunca formalite olarak görülen bir uygulamayı, kendisinin her an halkın içinde olduğunu göstermek amacı ile kullanmayı bilmiş ve daha da ileriye giderek yurt dışında dahi takımlarımızı desteklemeye gitmek sureti ile futbol-siyasal iktidar ilişkisinin boyutlarının genişlemesini sağlamıştır.* * *Son günlerde futboldan başka bir şey konuşulmuyor. Yarın da Ahmet Talimciler'in tespitlerine devam edeceğim. dsipahi@milliyet.com.tr Ege Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Sosyoloji Bölümü Öğretim Görevlilerinden Ahmet Talimciler, uzun zamandır spordaki gelişmelerle ilgili araştırmalar yapıyor. Hatta doktora tezi de bu konuda...