Ege Herkes çözümün parçası olmalı

Herkes çözümün parçası olmalı

24.12.2005 - 00:00 | Son Güncellenme:

Sosyolog Dr. Ahmet Talimciler: Futbol iktidar kavgası haline dönüştürüldü. Şiddetin tek nedeni yok. Her sorumlu bir başkasını suçluyor

Herkes çözümün parçası olmalı

Dünyada en önemli rant araçlarından birisi haline gelen futbolun psikolojik, sosyo ekonomik ve siyasi etkenlerle iktidar kavgası haline dönüştürüldüğünü belirten Talimciler, çarpıcı saptamalarda bulundu. Bilimsel anlamda konunun çok boyutlu değerlendirilmesi gerektiğini belirten Dr. Talimciler, "Sporda şiddeti tek boyutta incelemeniz mümkün değil. Bütünün her parçası, sorunun da bir parçası durumundadır. En önemlisi, her sorumlunun başkasını suçlayıp, çözüm yolu bulmaya yanaşmamasıdır" dedi. Futbolda tırmanan şiddet ve artan olayları bir de sosyolog gözüyle değerlendirdik. "Spor centilmenliktir, dostluk ve kardeşliktir" söylemleri ile bağdaşmayan tribün terörünün nedenlerini, Ege Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Araştırma Görevlisi sosyolog Dr. Ahmet Talimciler anlattı. İlginç örneklerle dikkat çeken Talimciler, "(Türkiye'de Futbol Fanatizmi ve Medya İlişkisi) konulu bir kitap yazdım. Araştırmalarımda şu sonuca ulaştım. Emniyet'e soruyorsunuz, kulüp yöneticilerini, medyayı suçluyor. Yöneticiler, güvenlik güçlerini sorumlu tutuyor. Medya mensupları da yöneticiler ve emniyette kusur buluyor. Taraftar temsilcileri, medyanın tiraj kaygısıyla olayları abarttığını ileri sürüyor. Kısacası kısır döngü mevcut. Herkes sorunrun bir parçası, ama kimse çözümün bir parçası olmaya yanaşmıyor" ifadesini kullandı. Kısır bir döngü var Tribünde adam öldürmeye kadar varan terörün tehlike sinyalleri verdiğini dile getiren Talimciler, mafyanın bile sporun içinde olduğunu belirtti, ürkütücü tabloyu şöyle yorumladı: Türkiye'de artan şiddet görüntülerinin en önemli nedenlerinden birisi, ülkenin son 15 yıl içerisinde geçtiği ekonomik, sosyal ve siyasal gelişmelerdir. 1980 sonrasında ortaya çıkan siyasetten uzaklaştırma politikalarının ve göç dalgalarının yarattığı kimlik edinme sorunları, genç kitlenin eğitim ve işsizlik sorunları sonrasında oluşan yeni insan modeli ve beraberinde yaşanan karmaşa, terörü direkt olarak tetiklemiştir. Sahalarda şiddete karışanlar, amacı sadece futbol seyretmek ve takımını desteklemek olan futbolseverlerin hakkını elinden alıp, özgürlük alanını daraltıyor. İşin bir başka boyutu, futbolun her anlamda bir iktidar nesnesi haline dönüşmesi, kolay para kazanmanın yollarından biri haline gelmesidir. Türkiye'de futbol taraftarları, aynı zamanda kulübün diğer branşlarının da taraftarıdır. Bu nedenle statlarda başlayan olaylar, zaman zaman salonlara kadar uzanır, daha geniş bir alana yayılır. Sosyal sıkıntı etken Örneğin basketbol seyircisi, maçı normal atmosferde izlerken, stattan çıkıp salona gelen futbol taraftarları, ortamı bir anda gergin hale getirebiliyor. Daha önce oturduğu yerde maç seyreden basketbol taraftarı, koltuklar üzerine çıkıp küfretmeye başlıyor. Durumun İzmir boyutuna bakarsak, kent insanı birbirine karşı müthiş kıskanç. Bir takımın taraftarı, kendisini diğerlerinden farklı konumlandırıyor ve örneğin "Kutsal topraklar", "35.5" ya da "tam 35" gibi söylemlerle rekabet başka boyuta taşınıyor. Salona da sıçrıyor İzmir'de geçen hafta bir televizyon programına canlı yayın sırasında yapılan baskını, taraftarların (Sözün gücünü ele geçirme) ve kendi iktidarlarını gösterme hareketi olarak nitelendiriyorum. Bu konuda daha önceki olaylar sırasında yapılan geçiştirmelerin, yok saymaların ve bu işi yapanlar (X takımın taraftarı değildir) açıklamalarının, hayatımızın her alanında güç ve şiddet boyutunu meşrulaştırmaktan başka bir işe yaramadığını düşünüyorum. İşin çarpıcı bir yönü, bu işi yapan insanların "Reklamın iyisi kötüsü olmaz" sözleri ile kahraman haline getirildiğini görüyoruz. Bir de İzmir kulüpleri çok kötü yönetiliyor. Taraftarlıktan gelme yöneticilik modeli, tribünlere şirin görünmek için sık sık "Ben de sizlerin arasından geldim" mesajları ve taraftarvari hareketler kıvılcımı ateşliyor. Reklamın kötüsü olur Emniyet boyutuna gelirsek, polis de futbol sahalarında olmaktan memnun değil. Maddi karşılık almadan gittikleri ekstra mesaide, zorluklarla karşılaştıklarını belirtiyorlar. İzmir kulüplerinin temsilcileri ile kurumlar arasında sağlıklı iletişim yok. Polis de memnun değil İlginç bir örnek daha vermek istiyorum, geçen sezon Prof. Dr. M.Ferit Acar'la birlikte bir kulübümüze şiddet hareketlerini önlemek amacıyla ücretsiz bilimsel destek vermeyi önerdik. Yanıt bile gelmedi. Yanıt bile alamadık