Ege "Hukuk bir gün herkese lazım olur"

"Hukuk bir gün herkese lazım olur"

09.01.2012 - 02:30 | Son Güncellenme:

CHP Milletvekili Mehmet Ali Susam, “Kim, ne yaparsa yapsın bu kentin CHP’yle olan dokusunu bozamaz” diyor. Özel savcılar eliyle ve operasyonlarla İzmir’in haksızlığa uğratıldığını söyleyen Susam’ın bu konudaki mesajı dikkat çekici, “Yaşadıklarım sayesinde haksızlığa uğramanın nasıl bir duygu olduğunu iyi bilirim.”

Hukuk bir gün herkese lazım olur

Milliyet Ege, “Misafir Odası”nın bu haftaki konuğu CHP İzmir Milletvekili Mehmet Ali Susam oldu.
Susam, milletvekili olarak geçirdiği ikinci dönemi anlatırken, İzmir’in sorunlarına da değindi ve gündemdeki konulara ilişkin yorumlarda bulundu. Esnafın temsilcisi olarak parlamentoya giren Susam, söz İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin esnaf arasındaki sürtüşmesine geldiğinde eleştirilerini keskinleştirdi.
Susam; Milliyet Ege Yayın Danışmanı Hamdi Türkmen, Yayın Koordinatörü Dilek Gappi, Yazı İşleri Müdürleri Uğur İşven ve Muhittin Akbel ile köşe yazarı Kemal Önderoğlu’nun sorularını, parti rozetini kenarıya koyarak objektif yanıtlamaya çalıştı. Partisinin belediye başkanlarından da “Daha hızlı ve halka daha yakın olmaları”nı istedi.
Misafir Odası’nın bu haftaki konuğu Susam, genel seçimler öncesi Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu ile kameraların gözü önünde yaşanan ve davası süren tartışmaya değinmek istemese de sorular karşısında, bu olayın etkisinden kurtulamadığını ise sözlerinin sonunda birkaç cümle ile ortaya koydu...
-CHP’nin İzmir’de özellikle yerel yönetimlerden kaynaklı kan kaybına uğradığı, bunun sonucu olarak kenti artık taşıyamadığı tartışılıyor. Sizce bu iddiada gerçeklik payı nedir?
Öncelikle CHP, ‘Türkiye ve İzmir için ne ifade ediyor’ bunun tespitini yapmak lazım. Cumhuriyet değerleriyle İzmir’in çok önemli bir kısmı çakışıyor ve İzmir demokrat kimliğiyle oy vermeyi düşündüğü zaman, CHP’ye kendini çok yakın hissediyor. Yani İzmir çok solcu olduğu için değil, sosyal demokrasiden, sosyal devlet anlayışına ilişkin beklentilerinden dolayı CHP’ye güveniyor ve oy veriyor. Burada oluşan bağ artık suni çabalarla bozulamayacak kadar güçlü.
-İzmir refleksleri kuvvetli, gelişime açık bir kent. Peki siz CHP’li belediyelerin kentin bu özelliklerine karşılık verdiğine inanıyor musunuz?
CHP kurulduğu günden bu yana çoğunlukla muhalefetteydi. İzmir’de ise hep yerel iktidar oldu. Bu kadar uzun süreli bir yönetimde, mutlaka eksiklikler olmuştur. Beklentilere cevap verememe, iktidar-muhalefet yönetimlerinde gereken desteği alamaması, merkezi hükümetlerin İzmir’e gözlerini kapamalarının getirdiği sıkıntılar mutlaka oldu. Ancak şunun altını çizmek istiyorum; bu kenti değerlendirilirken bir yanlışa düşülüyor. İzmir, İstanbul’dan sonra Türkiye’nin 2. büyük ihracat yapan kenti, 2. büyük ekonomiye sahip kentidir. Rakamlara baktığınızda ihracatta İstanbul, Kocaeli, Bursa’dan sonra dördüncü görünüyor. Ancak Bursa ve Kocaeli’ye tüpraş ve otomotiv yatırımlarıyla kalkındı. Bu iki teşvik de devletin tercihleri ile oldu. Onların yaptığı ihracaatı çıkarırsak İzmir ikinci ve arayı açıyor. Yani İzmir şu an iyi bir noktada ama çok daha iyi bir noktada olabilecek potansiyele sahip.

Hükümet çok geç kaldı
-Çılgın proje adı altında İzmir’e 35 büyük proje sunuldu. Bu projeleri gerçekçi buluyor musunuz?
Bu projelerin içerisinde bazılarının fizibil olmadığını biliyoruz ancak bunların düşünülmesine ve söylenilmesine itirazım yok. Hükümet bugüne kadar düşünüp yapmadıklarını, bugün yapma noktasına gelmişse bir İzmir milletvekili olarak; destekçi, takipçi, eksik kaldıkları noktada da uyarıcı olmayı görev bilirim. Bunlara ihtiyacımız var. Ancak niye bu kadar sene yapılmadığını da siyaseten sorarım. Hükümet de sonuçta bu çalışmaları cebinden değil, vatandaşların ödediği vergilerle bütçeden kaynak oluşturarak yapacak. Onların da bunun karşısında siyaseten beklentileri olacaktır. Hükümetin bu altyapı yatırımlarını yapmasının ötesinde, İzmir’e bir misyon yüklemesi gerekir. İstanbul’u finans merkezi, Ankara’ya başkent, Kocaeli’ye Tüpraş, Bursa’ya otomotiv yatırımlarını vermişsin, şimdi İzmir’e de bir vizyon kazandırmaya ihtiyaç var. İzmir bir liman kenti olarak sadece metropol alanıyla değil, bir bölgesel metropol olarak ele alınmalı. Bu kenti bir bilişim merkezi yapabilirsiniz, ucuz ve yenilenebilir enerji merkezi yapabilirsiniz ya da tarıma dayalı yüksek teknolojili bir sanayiileşme politikası hedef alınabilir.
-Rozeti çıkarıp düşünürseniz, yerel anlamda İzmir’de eksik nedir? Yerel yönetimleri başarılı buluyor musunuz?
İzmirli yerel yönetimlerin çok başarılı olduğu uygulama alanları var, eksik kaldığı alanlar da var. Eksikliklere gelince; daha iyi bir ulaşım olabilir, burada eksikliklerimiz var, daha iyi bir İzmir planlaması yapılabilir, daha iyi halkla ilişkiler yapılabilir, vatandaşla ilişkilerde daha üst noktaya gelinebilir.
-İzmir hoşgörü kenti dediniz ama CHP’li belediye başkanları arasında hoşgörü eksik değil mi? Siz nasıl değerlendiriyor sunuz?
Belediye başkanlarının aralarında problem olmamasını düşünemem. Her yöneticinin problemleri vardır. Hükümet yönetilirken bile, kendi bakanları arasında farklılıklar yaşanıyor. Burada eksik olan şudur; bunu kamuoyu önünde tartışmak yerine, kendi arasında oturup tartışıp ortak noktada çözmeye çalışmak. Çözülemeyen konularda olabilir ama medeni bir şekilde tartışmak, konuşabilmek gerekir. Belediyeler kimsenin kendi şirketi değildir.

İlknur Hanım’ın eleştiriye hakkı yok
-Son zamanlarda muhalefet; at alımı, vapur gibi ihalelerini bile gerçekleştirmeyen bir büyükşehir belediyesi olduğunu öne sürüyor.
Öncelikle şunu söyleyeyim, bu eleştirileri yaparken, nezaket kurallarına dikkat etmek gerektiğini düşünüyorum. Bu eleştiriyi AKP Milletvekili Sayın İlknur Denizli yapmıştı, okuduğum zaman üzüldüm. Hele kendisnin bunu söylememesi gerektiğini düşünüyorum. Çünkü eskiden çalıştığı bir belediyenin yaptığı ihaleye böyle bir tanımlama yapmak doğru değildir.
İhalelerde eksiklikler, yanlışlıklar nedeniyle belirli aksamalar olmuştur bunu doğru ifadelerle eleştirmek herkesin hakkıdır. Bunlardan belediye ders çıkarmalı ve hızla hatalarının özeleştirisini yapmalıdır.
Mesala, gemi ihalesinde bu işin uzmanlarının dinlenerek yapılması gerekiyordu.
- CHP Genel Merkezi’nin bu operasyonun başladığı günden itibaren yeterince İzmir’in yanında olmadığı iddia edilyor...
Bence genel merkez İzmir’e gerekli olan tüm ilgi ve desteği verdi. Her an yanındaydı ve hatta İzmir dışındaki bazı belediye başkanlarımızın ‘bizlerin de başına birçok şey gelmişti, bizleri unuttunuz’ dedikleri oldu. Genel başkanımız her arkadaşımızla olduğu gibi, bizimle de İzmir’i konuşur ve düşüncelerimizi paylaşırız. Türkiye’de bu operasyonlarda siyasal davranıldığı konusunda bir düşünce var öncelikle bunun ortadan kaldırılması lazım. Herkes denetlensin ama bugün bu denetlemeleri bir baskı unsuru halinde kullanmamak gerekir. Belediye başkanlarının bu baskı altında görev yapmaları çok zor bir iştir.
- Operasyon süreci önümüzdeki yerel seçimleri nasıl etkiler?
Bu süreç objektif olmaktan çıkar daha çok duygusal etkilemeler yapar gibi geliyor bana. Bunun için böyle şeylerden medet ummamak lazım. Bunlarla yerel yönetim hedefi koyulmamalı, ‘seçimi alırız’ diye düşünülmemeli.
Tüm bu yapılanlara rağmen anketlere baktığınızda İzmir’de CHP, AKP ile arasındaki oy farkını koruyor.
- 2014 seçimlerini sizce bu kadar baskıya rağmen İzmir’de CHP alır mı?
İki sene içerisinde İzmir’de yerel seçimlerle ilgili çok gelişmeler olur, değişimler olabilir. O günkü koşullar neyi gerektirir bilinmez. Bizim partide, ülkenin genelinde, AKP’de birçok değişimler yaşanabilir.
Türkiye’nin siyasi değişimi son zamanlarda çok hızlı oluyor. Önce 2012 yılını görmek lazım.
Tahminime göre 2012 hayli zor bir yıl olacak.

Haberin Devamı

Başkanlarımız şikayet yerine iş yapmalı

- Açık şekilde iktidar partisi İzmir’i bir rövanş kenti olarak görüyor, sizce partinizin belediye başkanları bu sorumluluğun yeterince farkında mı?
İzmir’in rövanş kenti olarak iktidar tarafından algılanmasının bir olumlu tarafı var, kente hizmet gelecektir ama burada siyasi rekabet dışındaki yöntemlere gidilmemesi konusunda siyasi iktidarı uyarmak durumundayız. Biz de kendimize daha çok çeki düzen vermeliyiz. Halkın beklentilerine cevap verecek bir çalışma yapmalıyız, belediye başkanları daha çok sokakta olmalı, halkın işini daha çabuk görmeliyiz. Başkanlarımız kendi aralarındaki sorunları kendi içinde çözmeli. Şikayet etmekten daha çok iş yapma noktasında hızla eksikliklerini gidermeli.
- Başkan Aziz Kocaoğlu ile yaşadığınız tartışma konusunda pek konuşmak istemediğinizi biliyoruz ama sormadan geçemeyeceğiz, genel seçim öncesi kameralar önünde yaşanan bu tartışma sonrası Kocaoğlu’na açtığınız dava ne durumda?
Dava devam ediyor, önümüzdeki günlerde sonuçlanmasını bekliyorum. Hiç haketmediğim ve hiçbir izahı olmayan o muamele beni yüreğimden yaralamıştır, çok üzmüştür. Başbakanlık dahil, hiç birşey o acıyı yaşamış olmaya değmez. Hiçbir siyasi kariyer, hiçbir siyasi gelecek o anı yaşamama değmez. Bunu yaşatmışlardır. Aziz Bey bunun kamuoyunda ciddi bir özrünü yapmak zorundadır çünkü çok haksızlık etmiştir. Unutmamak gerekiyor ki, hak ve hukuk bir gün herkese lazım olur.

Haberin Devamı

Meclis’te esnaf yalnız...

- Siz daha çok esnafı temsil eden bir milletvekilisiniz. Mecliste esnaf kesiminin ihtiyaçlarını karşılayacak düzenlemeler, yasalar çıkartılıyor mu?
“Ben esnafın milletvekili olarak parlamentodayım. Maalesef Meclis içerisinde sınırlı çalışmaların ötesinde esnafla ilgilenecek bir ortam yok. Yıllardır hipermarket yasası çıkartılamadı, bilerek oyalanılıyor. Ekonominin gidişatı dahi başlı başına esnaf kesiminin belini büküyor. Yıllardır ‘İhracatta rekor kırdık’ diyen Bakanlarımıza, ‘İthalatta da rekor kırdınız’ diye söylemek, hatta ‘Cari açıkta, Türkiye’nin borçlanmasında da rekor kırdınız’ demek lazım.”

Haberin Devamı

‘ Zabıtayla değil meslek odalarıyla denetleyin’

Mehmet Ali Susam’ın en sert ifadeleri ise, Büyükşehir Belediyesi ile esnaf arasında son zamanlarda yaşanan tartışmalara dair oldu.
CHP eski Genel Başkanı Deniz Baykal’ın belediye başkanlarıyla yaptığı konuşmayı anımsatan Susam’ın bu konudaki görüşleri şöyle:
“Belediye başkanlarının yanlarına zabıta ekibini alarak sokağa çıkmasını yanlış buluyorum. Başkan esnafa giderken yanına Esnaf Odası’nı, Ticaret Odası’nı alacak. Bakıyorum bu olaylarda ne Zekeriya Bey, ne Ekrem Bey var. Kordon İşadamları Derneği’nin sınırlı sayıda üyesi bulunuyor, objektif olmayabilir.
Neden AVM’lere itiraz eden yok?
Esnafa ‘40 santimi geçersen seni yakarım’ gibi ifadeler doğru değil. Böyle bir belediye başkanı dili olamaz. Siz hiç pazar günleri Balçova’da AVM’lerin yarattığı trafiğe, çıkıp AVM’lere sizi yakarım diyen belediye başkanı gördünüz mü? Belediye başkanlarının gücü esnafa mı yetiyor? Esnafın içerisinde de mutlaka yanlış yapanın olacaktır ama bu düzeni ortak akılla sağlamak belediyelerin görevi. Kentin esnafının para kazanması için, o bölgeye insanların gelmesi için mekanlar oluşturması belediye başkanlarının görevi değil mi? Kordon düzenlenmeli fakat bu düzenleme, tarafların resmi temsilcileriyle birlikte oturulup konuşulmalı. Esnafa biraz daha sahip çıkmak lazım.”

Haberin Devamı

İki bakan İzmir için şans

-İzmir milletvekili olan iki Bakanın icraatlarıyla yerel seçimlerde AKP’ye avantaj sağlayacağı öne sürülüyor. Siz ne düşünüyor sunuz?
Öncelikle iki bakanın İzmir’in milletvekili olmalarını olumlu buluyorum. İzmir’i çalışmalarıyla öne çıkaracaklarsa eğer; yürü Sayın Günay, yürü Sayın Yıldırım demekten çekinmeyiz. Sonuçta İzmir’de yapılan hizmetler kalıcı olacak. Belki bizim o dönemdeki parti kimliklerimiz unutulacak, yıllar sonra İzmir’e şu dönemde şu yapılmıştı, şunlar yapmıştı denilecektir. Geniş bakmak lazım. İki etkin bakanın olması İzmir için büyük şans. Ancak vatandaşın değerlendirmelerinin sadece kamu hizmetiyle sınırlı olmayacağını düşünüyorum.
Siz en iyi hizmeti yapın, bu ülkede işsizlik, terör gibi önemli sorunları aşamamışsanız, yaptığınız hizmetlerden sonuç alamayabilirsiniz. Aman AKP İzmir’e hizmet yaparsa AKP İzmir’e geçer diye bir korku olmamalı. Ancak şurası kesin ki; biz onlardan daha iyisini yaparız.”

Haberin Devamı

Başka hedefim yok...

-Mehmet Ali Susam’ın bundan sonraki siyasi rotası nedir?
Önce, ikinci dönemimde bilgi birikimimi ve deneyimlerimi uygun olduğu alanlarda en iyi şekilde parlamentoda milletvekilliği yaparak sürdürmek istiyorum. İzmir’in çıkarları neyi gerektiriyorsa siyasi bağnazlık ve körlük yapmadan proje üretmek benim için önemli. Temsil ettiğim esnaf kesiminin parlamentoda yalnızlığını giderebilme konusunda daha aktif bir şekilde görev yapmayı hedefliyorum. Ben, bu partiden milletvekili oldum ikinci dönemimi yaşadım, partinin en üst kısmında MYK’da görev aldım. Bunun dışında birşey düşünmüyorum.

Özel mahkemeler çığrından çıktı

-Gelelim İzmir’e damga vuran gündeme. Büyükşehir Belediyesi’ne yönelik operasyonlar konusunda ne diyorsunuz?
Aziz Bey, soruşturmanın 1 numarası sıfatıyla Adliyeye giderek ifade verdi. Büyükşehirin diğer çalışanları da sabahın köründe evlerinden alınmayıp, bu şekilde çağırılıp ifadeleri alınsaydı kötü mü olurdu? Bir kamu kurumuna baskın yaparak, bilgisayarları polisle beraber alarak götürme işlemleri, Türkiye Cumhuriyeti’nin geldiği olgunluğa, hukuk devletine, demokrasi anlayışına uymuyor. Türkiye’de özel mahkemeler çığrından çıkmış, hukuku siyasallaştırma noktasına gelinmiştir. Belediyelere yapılan bu uygulama haksız ve adeletsiz bir uygulamadır.